1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bizim siyasetçiler ayaküstü kekleniyor mu yoksa?

-“ Referandum çalışmaları sırasında dün bir mahalleyi gezerken, referandumda niçin “Hayır” denilmesini anlattım uzun uzun…
Arka sıralarda oturan ve beni can kulağıyla dinleyen bir vatandaş konuşmam biter bitmez yanıma geldi.
Ailecek 15 yıldan beri AK Partiye oy veriyormuş.
Başka hiçbir partiye oyları nasip olmamış.
Belki bundan sonra da AK parti dışındaki partilere oyları nasip olmayacakmış.
Anlattıklarımdan etkilendiğini söyledi önce.
Ardından da: “Bu işin parti işi olmadığını anladım. O yüzden referandumda Hayır demenin daha mantıklı olduğu kararına vardım. O yüzden bu referandumda Hayır oyu vereceğim. Ailemin ve yakınlarının da Hayır oyu vermesi için elimden geleni yapacağım. Eğer bu seçim parti seçimi olsaydı kesinlikle bana sen dahil hiç kimse AK parti dışında bir partiye oy verdiremezdi. Bundan sonra da verdiremez. Ancak bu memleket meselesi, bu bir seçim değil, rejim meselesi”
xxx
önceki gün referandum çalışması kapsamında bir mahallede program yapıyoruz.
Referandumda niçin “Evet” verilmesi gerektiğini uzun uzadıya ve detaylı şekilde anlatıyorum. Dinleyen kalabalığın içinde bulunan bir vatandaş geldi yanıma.
Söylediklerimi can kulağıyla dinlediğini söyledi önce.
Ardından da kendisinin ikna olduğunu ve referandumda Evet oyu vereceğini söyledi.
Aslında bu sık karşılaştığımız bir olay.
Ancak bu farklıydı.
çünkü bunu bana söyleyen vatandaşımız Cumhuriyet Halk Partisi üyesiydi.
Bugüne kadar sağda bulunan hiçbir partiye oyu nasip olmamış.
Budan sonra da kolay kolay sağ partiye oy vermeyeceğini söyledi önce.
Devamla da “Ancak bu seçim parti seçimi değil. Bu seçim ülkenin yeni bir sistem ile yoluna daha kolay devam etmesinin seçimi. Bunun için de Evet demenin gerektiğini idrak ettim. Referandumda Evet denilmesi için ailem ve yakınlarımı da bugünden sonra ikna etmeye uğraşacağım. Var olan sistemin artık işe yaramadğı çok açık. O yüzden bu referandumda parti farkı gözetmeden ülkenin önünü açacak kararı vermek, referandumda Evet oyu vermek gerekiyor”
xxx
Referandum sürecinde her karşılaştığımız siyasi aktörden mutlaka bu ve buna benzer hikayeler duyuyoruz.
Anlıyoruz k, bu ve buna benzer hikayeler, kendilerini de referandumu kazanacakları konusunda fazlasıyla umutlandırıyor.
İlginç olan…
Her iki tarafın siyasetçileri de bu ve buna benzer hikayeler üzerinden seçim zaferi ilan eder duruma geliyor.
Heveslerini kırmak istemiyoruz ama…
Kim bilir?
Belki de bu hikayelerin kahramanları bizim siyasetçileri ayaküstü kekliyor?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Referandum dışı sohbet…

ES TV’de önce AK parti Milletvekili Emine Nur Günay’ı ardından da Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u konuk ettik.
Biri Evet diğeri Hayır cephesinde olan iki isme referandumu sorduk.
İkişer saatlik programda neler söylediklerini uzun uzadıya yazmayacağız elbette.
Ancak…
Hayır çadırını ziyaret eden ve çalınan İzmir marşına eşlik eden Emine nur Günay’ın “Niye eşlik etmeyeyim ki. O marş hepimizin” sözleri, Kazım Kurt’un ise “Biz aslında 16 Nisan’da darbe anayasasını değil, 2010 yılında yapılan ve bizim karşı çıktığımız anayasa değişikliği maddelerini değiştiriyoruz” sözleri, öne çıkan sözlerdi.
Ama asıl hoş olan, başından beri Eskişehir’deki Evet ve Hayır cephesinin birbirine karşı göstermiş olduğu hoşgörünün kısa süreli de olsa ortaya çıkmasıydı.
Bir programın bitimi, diğer programın başlama öncesinde AK Partili milletvekili Emine Nur Günay ile AK parti il başkanı Dündar ünlü’nün, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile referandum dışı sohbetleriydi


***


Seçim sonuçlarının sevinci de üzüntüsü de sadece iki hafta sürüyormuş…

-Kişi oy verme davranışını yaparken deneyimlerimden, geleneklerinden, güven duygusundan etkileniyormuş.
-Psikolojik, sosyolojik ve çevresel nedenlerden de etkilenerek oy verme davranışı olabiliyormuş.
-Toplum, kendilerini ve ailelerini güvende hissettirecek ve onlara iş, kaynak, aile, sağlık, mülkiyet güvenliğini sağlayabileceği bir partiye oy vermek durumundaymış.
-Seçmenler oy verirken, kişinin veya partinin geçmiş tecrübelerine ve gelecekle ilgili beklentilerine göre oy vermekteymiş.
-Vaatler tek başına etkili bir argüman olmayıp, vaatlerden çok yapılanlara bakılıyormuş.
-İnsanoğlu sosyal bir varlık olarak, bir gruba ait olma isteği içindeymiş.
-Kişi bir parti ile özdeşleştiği zaman o partiye diğer partiden daha samimi davranıyormuş.
-Bir partiye veya gruba ait olmak, “statü”, “prestij”, “farklılık” sunarak, “benlik” duygusuna hitap ediyormuş.
-Duygusal bir toplum olduğumuz için seçimde de duygusal olarak oy veriyormuşuz.
-Duygu temelli bir toplum olduğumuz için seçim sonuçlarına göre desteklediğimiz, çalıştığımız bir partinin kaybetmesi durumunda hayal kırıklığı yaşıyormuşuz.
Bu tespitler Psikolog Ertuğ Gül’e ait.
Diğer bir tespiti de, Seçim sonuçlarına göre kaybedenlerin “depresif durum ve acı” kazananların ise “mutluluk” hissedecekleri.
Ancak…
Sandık sonrası psikolojik durum kazanan ve kaybeden için de sadece iki hafta sürüyormuş…
O yüzden…
Referandum sonucunda kaybeden tarafı destekleyenler, bunun sıkıntısını en fazla 15 gün yaşayacak…
Kazananlar ise…
Bu mutluluğu en fazla 15 gün tadacak.
Kısacası…
Kaybetmenin kahrı da, kazanmanın keyfi de topu topu 15 gün sürecek.
Sonra mı?
Hayat kaldığı yerden devam edecek…
Her zaman olduğu gibi…


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Zengin ve ikram seven ağanın konağına bayramda önce bir molla gelmiş, peşinden de Bektaşi... Ağa ikisini de ağırladıktan sonra ocak başında kahvelerini içerken mollaya sormuş:
- Tütün içer misiniz?
- Estağfurullah, mekruhtur!
- Ya içki?
- Aman efendim haramdır, hiç olur mu?
- Ya kadınlarla ilişkiniz?
- Hiç olur mu, biz harama uçkur çözmeyiz!
- Saz, çalgı, musiki?
- Tövbe tövbe! Bunları, bana sorarak günaha giriyorsunuz.
Ağa, Bektaşi'ye dönmüş, aynı soruları ona da sormuş, Bektaşi her soruya;
- Eyvallah imanım, emrin olur! diye cevap vermiş...
Yemek bitmiş, misafirler yola çıkarlarken ağa onlara diş kirası vermiş. Mollaya bir altın, Bektaşi'ye de elli altın. Bunun üzerine Molla itiraz etmiş:
- Böyle bir kâfir adama elli altın, bana bir altın veriyorsun.Sana yakıştı mı bu ağam?
Ağa gülmüş;
- Onun masrafı ağır be Molla!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi