4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

BOP'A ZEMİN Mİ OLUŞTURULUYOR?

AKP iktidarı döneminde, AB' nin isteği doğrultusunda, düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili pek çok yasa çıkartıldı. Eyleme dönüşmediği sürece de herkes, her alanda istediği düşünce ve fikirlerini açılayabileceği de hep söylendi. Ancak düşünce özgürlüğü, bugün ihanet özgürlüğüne dönüştü. Ülke bütünlüğü, rejim, ünite ve ulus devlet yapısı, tartışma konusu yapılıyor. Nitekim 4-5-6 Temmuz 2008, tarihleri arasında bir Cemaat tarafından düzenlenen, Abant Platformu'nun, ''Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak'' konulu 17. toplantısında, akıl almaz öneriler yapıldı. Abant Platformu'nun 17. toplantısında, DTP' den kimse yoktu ama katılanlar, DTP 'lileri aratmadı. Ayrıca Abant Platformu'nda, dile getirilen talepler aklıselim insanlarımız şok etti.
Nitekim toplantıda, araştırmacı-yazar Mustafa Akyol, "Bütün Türkiye Kürdistan'dır, başkent İstanbul'dur" gibi, akıl almaz sözler söylemiş. Ahmet Tan ise, Kürtçe ana dilde eğitimin önünün açılması, isteyenlere ilkokuldan itibaren Kürtçenin, seçmeli dil olarak okutulması, Kürt enstitüleri kurulması, Kürtçe olarak radyo ve televizyonlarda sınırsız ve süresiz yayın hakkı tanınması, Kürtçe olduğu için değiştirilen yer, şehir, köy isimlerinin iadesini istemiş...
Dikkat çeken, ve adeta BOP' un sözcülüğünü yapan, Cengiz Çandar'a göre de, Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde Kürtçe resmi dil kabul edilmeli, trafik levhalarındaki uyarılar da Kürtçe yazılmalıydı. Lazların yoğun olduğu bölgelerde Lazca, Çerkezlerin yoğun olduğu bölgelerde Çerkezce, Boşnakların yoğun olduğu bölgelerde de Boşnakça resmi dil olsun. Trafik levhaları da buna göre düzenlenecekmiş...
Ayrıca Cengiz Çandar'ın, "Kürt sorunun, en önemli tanımı, bir devlet sorunu olmasıdır. Kürtlerin devleti yok. 19'uncu yüzyıldan itibaren milliyetçiliğin tarih kulvarına girdiği dönemi yaşıyoruz. Ama Kürtlerin yok. Bu bölgenin otokton halkı olan Kürtlerin yok. Kürtler, bir devlete kavuşamadığı sürece, Ortadoğu'da sorun bitmez." sözleri, gaflet ve ihanetin boyutlarını ortaya koyuyordu.
Abant Platformu' da, Kürt yoktu ama katılanları her biri bölücüden daha bölücüydü idi. Hedef ise federal yapılanma idi. Yani BOP' u, Türkiye'de gerçekleştirmekti.
Bu gelişmeler gösteriyor ki, ABD, AB ve onun taşeronları, Büyük Ortadoğu Projesine zemin oluşturuyorlar. Yani Türkiye'yi eyaletlere ayırmak veya Yugoslavya gibi bölüp parçalayarak, bölgesinde etkisiz hale getirmek istiyorlar. Bu, Abant Platformunda, net bir şekilde ortaya çıktı.
Öte yandan Büyük Ortadoğu Projesi, Bush yönetimince ilk kez 2002 yılında, Dışişleri Bakanı Colin Powell tarafından gündeme getirildi. Görünen gerekçe ise "tüm Ortadoğu'ya demokrasi getirmekti. Örtülü strateji ise, Bill Clinton, döneminde ortaya çıktı. Bill Clinton, "Yeni bir Yüzyıl için Ulusal Güvenlik Stratejisi" adı verilen belgeyi imzaladı. Belgenin özü "ABD çıkarlarına dayanan ekonomik milliyetçiliğin", gerekirse silah gücüyle dünyaya egemen kılınması üzerine bina edilmişti. Ve "...iki yüz milyon varillik petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi dünyanın artan enerji talebini karşılamada önemli bir rol oynamaya adaydır... Kendi petrol kaynaklarımız tükeneceğinden, bu bölgedeki kaynaklara ulaşmak, ABD'nin yaşamsal çıkarlarından biridir..." denilmişti. Hülasa ABD Geniş Ortadoğu projesi ile bölgedeki zengin petrol ve doğal gaz yataklarını denetim altına almak AB, Çin, Rusya ve Japonya gibi devletleri de petrol ve doğalgazdan uzak tutmak istiyor.
Diğer yandan değişen dünya dengeleri içerisinde, Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna gelmiş ve jeostratejik önemi de artmıştır. Ortadoğu, Kafkaslar, özellikle de Orta Asya'nın, zengin enerji kaynaklarının, Batı tarafından kontrol altında tutulup, kullanılması hayati önem kazanmıştır. Bu nedenle de ABD ve AB bu bölgelerde güçlü bir Türkiye ve TSK istemiyor. Bunu gerçekleştirmek için de evrensel kavramları kalkan yaparak, etnik milliyetçiliği de körükleyerek, bazı medya mensuplarını da taşeron gibi kullanarak hedefe ulaşmak istiyor.
Bir cemaatin düzenlediği, Abant Platformu'nun, ''Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak'' konulu 17. toplantısı, zihinleri karıştırdı. Büyük Ortadoğu Projesine de, zemin hazırlayacak, bir görüntü sergilendi.
Ülkemizde, " Ulusalcılar " ve "milliyetçiler", günah keçisi yapılırken, rejim, TSK ve yargıyı hedef tahtası, ülke bütünlüğünü ve bağımsızlığını, tartışma konusu yapan kesimlerin, özellikle de kişi/kişilerin, göz ardı edilmesi, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi