1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Böyle de bir durum var yani...

on Tracker’ın yayımladığı bir rapora göre, Avrupa Birliği’ndeki kömürlü termik santrallerin yarısından fazlası zarar ediyor ve bu oran 2030’da yüzde 97’ye yükselecek.


Rapor’a göre, santral sahibi şirketleri ilgili tarihe kadar toplam kurulu güçlerinin sadece yüzde 27’sini kapatmayı planlıyorlar. Ancak, 2030 yılına kadar tüm santrallerin kapatılması kararı alınırsa, elektrik şirketleri, 22 milyar Euro zarardan kurtulabilir.


Avrupa Birliği’nde giderek artan hava kalitesi standartları ile karbon fiyatları kömürlü termik santral işletme maliyetlerini arttırırken,  temiz teknoloji maliyetleri ise düşmeye devam ediyor. Kömürlü santraller hali hazırda finansal sorunlar ile karşılaşıyor, bu durumun giderek kötüleşmesi bekleniyor.


Carbon Tracker Analisti ve raporun yazarlarından Matt Gray: “Yenilenebilir enerjide yaşanan ekonomik değişim ile hava kirliliği politikaları ve artan karbon fiyatları da AB’de kömüre dayalı elektriği bir “zarar sarmalı”na soktu. Şirketlerinin önlerinde, kömürden vazgeçmek ya da hükümete lobi yaparak kendilerini kurtarmlarını ummaktan başka bir seçenek görünmüyor.” dedi.


Carbon Tracker, raporda AB’deki tüm kömür santrallerinin karlılığını analiz ederek, Paris Anlaşması’na uyumlu bir biçimde alınacak olan kömürü terk kararlarının finansal etkilerine baktı.


Analize göre, Alman elektrik şirketleri RWE ve Uniper 2030’a kadar kömürlü termik santrallerini kapatarak sırasıyla 5,3 milyar euro ve 1,7 milyar euro değerinde kaybı önleyebilir. Bu stratejiyle, İtalyan Enel ve Romen CE Oltenia hariç, Avrupa’nın en büyük 15 kömürlü termik santral işletmesinin tümünün zararlarını büyümeden önlenebilecek.


Almanya en fazla kar etmeyen kömürlü termik santralin bulunduğu ülke olarak santralleri erken tarihte kapatarak 12 milyar euroluk olası zararı önleyebilir. Polonya’da bu sayı 2,7 milyar Euro, çek Cumhuriyeti’nde 2,2 milyar Euro, İspanya’da 1,8 milyar Euroyu buluyor.


Eskişehir'de Alpu'ya kurulacak termik santral meselesi konuşulup, tartışılıyor ya hani...


Termik santral ile ilgili böyle de bir durum var ve bunun da bilinmesinde yarar var yani...


.....


Bizimkiler seçim derdinde de o yüzden…


 


Van’da ne kadar kuaför varsa, hepsi kapısına “çocuk gelinlerin gelin başını yapmıyoruz” diye yazmış.


Yalova’da terziler ve konfeksiyon işi yapan ne kadar esnaf varsa, çocuk gelinlere elbise dikmeyeceklerini ve satmayacaklarını belirten yazıları dükkanlarına asmışlar.


Bazı şehirlerde lokantacılar, çocuk yaşta evlendirilen gelinlerin düğün yemeklerini pişirmeyeceklerini ilan etmiş.


çoğu şehirde kuyumculardan tutun da gelinlikçilere hatta düğün salonu sahiplerine kadar, çocuk yaşta gelinlerin olmaması için resmen kampanya başlatmışlar.


Tüm bunları gazetelerden ya da televizyon haberlerinden öğreniyoruz.


Eskişehir’de buna benzer bir kampanya örneği görmedik.


Doğrusu, Eskişehir gibi bir kentte böylesine bir kampanyanın başlatılmamış olmasından da üzüntü duyduk.


Akıllarına mı gelmedi yoksa “Eskişehir’de b tip evlendirmeler pek sık olmuyor” diye mi düşündüler bilemiyoruz…


Kim bilir?


Belki de, yukarıda saydığımız mesleklerin Eskişehir’deki temsilcilerinin, şu sıralar seçim derdinde olmalarından kaynaklanıyordur bu ilgisizlik…


.....


 


ölüm kapıya geldiğinde farkına varmayın diye…


 


 


“İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım. Diğerlerinin gözünde hayatım mükemmel bir başarı misaliydi.


 


Gel gör ki, iş dışında çok az mutluluğum oldu. Sonuçta, maddî zenginlik hayatımın gerçek bir parçasıydı, artık alışmış olduğum.


 


 


 


Şu anda, hasta yatağında yatarken ve bütün hayatımı hatırlayıp gözden geçirirken fark ediyorum ki; o kadar gurur duyduğum herkes tarafından tanınma, takdir edilme ve bu maddî zenginlik, yaklaşan ölümle soluyor ve anlamını yitiriyor.


 


Karanlığın ortasında yaşam destek ünitelerinden çıkan yeşil ışıklara bakıyor, onların mekanik seslerini işitiyorum, ölümün nefesinin giderek yaklaştığını hissediyorum.


 


Artık biliyorum ki; hayatımızı idâme ettirecek kadar maddiyata ulaştığımızda maddiyatla alakası olmayan meselelerin peşinden gitmeliyiz. Maddiyattan daha önemlidir, olmalıdır bu meseleler.


 


Belki ilişkilerimiz, belki sanat, belki de daha genç olduğumuz zamanlardan bir rüya, bir emel. Hiç durmaksızın maddiyat peşinde koşmak bir insanı yoldan çıkmış bir varlığa dönüştürür, aynı benim gibi.


 


Tanrı bize hisleri diğer tüm insanların kalbindeki sevgiyi hissedebilmemiz için verdi, maddiyatın bizi uyutarak yönlendirdiği yanlış algılar için değil.”


Bu sözler dünyanın en zengin insanı olan Steve Jops'a ait.


Bu sözleri buraya almamızın tek nedeni ise: bu tür başarı ve hırs peşinde olan insanların gerçeği ancak hasta yatağında ve ölümü beklerken anlıyor olmaları.


O yüzden...


Siz siz olun ve hayatın bu gerçeğini hayatı yaşarken anlamaya çalışın.


....


Beş gün müsaade…


Şu da geçsin, bu da bitsin falan derken bir de baktık koskoca yaz geçip gitti.


Şu-bu derken koskoca sonbahar’ı da geride bıraktık.


Tatil yapamadık anlayacağınız…


Meslek yorucu…


Hiçbir gün diğerine benzemiyor.


Bizimki de zihin tabii ki…


Biraz olsun dinlenmeyi istiyor.


O yüzden bir 5 gün müsaadenizi istemek durumundayım.


Yeni yılla birlikte yeni umutlarla görüşmek üzere…


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi