4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

BU BİR NANKÖRLÜKTÜR

Yıllardır bazı kesimler, Büyük Önder Atatürk' ün, kendi görüş ve eğilimlerine uyan bazı sözlerini, yüzlerine maske yaparak, Atatürk' ü sömürdüler. Maalesef Atatürk sömürücülüğü, dün olduğu gibi, bugünde var. Gelecekte de olacaktır. Bu gelişmelerin içinde ve perde gerisinde, art niyetli politikacılar, bazı kesimler, dış ve iç şer odakları mevcuttur.
Aslında bu durumu, yadırgamamak lazımdır. Dünyada ve Siyasi literatürümüzde, Atatürk kadar sömürülen, bir önder ve siyasetçi yoktur. Hülasa bazı kişi/kişiler, bugüne kadar Atatürk' ü, istedikleri kılığa soktular.
Diğer yandan Türkiye' de, bazı kişi/kişiler, Türklüğe, küfrederek, maddi ve manevi değerleri küçülterek, Türk milletini geçmişte, başarıyla temsil eden insanlarımızı kötüleyerek, kendilerine rant sağladılar. Hatta bu kişi/kişiler, Türk düşmanı çevrelerce de ödüllendirildiler.
Bugünde, her dönemin adamı olan, Gazeteci Can Dündar, hangi çevrelerce ısmarlandığı belli olmayan, Atatürk'le ilgili, bir belgesel hazırladı. Türk milletinin çok şey borçlu olduğu Atatürk' ü, yalnız ve umutsuz, kadınlara zaafı olan, yaptıklarından pişman biri gibi göstermesi, kamuoyundan haklı olarak tepki aldı. Ancak bu icraatı ile de Türk düşmanı çevrelerin, ödülüne aday oldu. Yakın da Orhan Pamuk gibi, dış ve iç şer odaklarından, ödül alırsa şaşmamak gerekir.
Belgeseldeki, haksız, yersiz, kasıtlı, mantıksız iddia ve kanaatler, karşısında çok şey söylenebilir. Ancak hedef, net ve açıktır. Bütün dünyanın hayran olduğu Atatürk' ü, insanımız nazarında erozyona uğratmaktır. Ancak Can Dündar' bir şeyi unutmuş. Altın yere düşmekle paslanmaz. Ayrıca bu nankörlük ve ihanet değil de nedir?
Atatürk, mutsuz, yaşlı, umutsuz ve başarısız bir insan gibi gösterilmesi yanında, laiklik ilkesini, yani dinle, devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, çocukken Kaymak Hafızdan yediği dayağın, intikamı gibi gösterilmesi, " Atatürk Filmi" nin, bazı çevreler veya dış ve iç şer odakları tarafından, kasıtlı olarak hazırlatıldığının da bir işaretidir.
Diğer yandan filmde, Atatürk' ün diktatör gibi gösterilmesi, özellikle de " İslami öğreten tekke ve zaviyeleri bir gecede kapattı", TBMM' nin açılışını yaptığı gün " İktidar gökten yere indirildi" ifadeleri, Can Dündar'ın, kime/ kimlere hizmet etmek istediğinin de bir işaretidir. Diğer yandan filmde, Cumhuriyeti kurmakta birlikte hareket ettiği insanların, sonradan Atatürk' e, ihanet ettiğinin belirtilmesi, özellikle de Atatürk'ün manevi oğlu için gerçek oğluydu havası verilerek, gayrimeşru ilişkileri ve de çocuğu olduğu imaları yapılıyor." olması, elit bir yaşamı, tercih eden Atatürk imajı çizilmesi, aklıselim insanlarımızı çileden çıkardı.
Can Dündar' ın, Atatürk' ü, bütün dünya ayakta alkışlamışken, ille de kişisel zaaflar konusuna odaklanması, filmin art niyetli hazırlandığının da bir göstergesidir.
Can Dündar, böyle bir filmi niçin hazırladı veya neden gerek duydu, perde gerisinde, kime/kimlere hizmet etti; en iyi kendisi bilir ama filmin içeriği, çok iyi analiz edildiğinde, Can Dündar'ın ' ın, Atatürk, özellikle de Türk milletinin düşmanı olan bazı çevrelerin, taşeronluğunu yaptığı da ortada.
TURCEL," Mustafa Filmi"ne sponsor olmazken, bugünkü varlığını Atatürk' e borçlu olan, Sabancı Holding' in, böyle bir filme sponsor olması, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de. Her halde, Rahmetli Sakıp Sapanca' nın, kemikleri sızlamıştır.
Can Dündar, "Mustafa' m Filmi" ni gerçekleştirirken, Genelkurmay arşivlerinden, yararlandığını söylüyor. Bunun gerçek olup olmadığını ve filmi kamuoyuna kabul ettirmek veya eleştirilerin önünü kesmek için, yalan söyleyip söylemediği bilinmiyor. Kamuoyu, bu hususu merak ediliyor. Genel Kurmay, bu iddialar için, inceleme başlatmalı, sonuçtan kamuoyunu bilgilendirmeli, doğru değilse, Can Dündar ve film hakkında yasal işlem başlatmalıdır. Çünkü film, TSK' yı da töhmet altında bırakmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bu film ve iddialar karşısından ne gibi yol izleyecek bekleyip göreceğiz. Ancak film, inanılması güç zehirli mesajlar içeriyor. Hedef ise Atatürk'ü önce sıradanlaştırmak, sonra da dışlamaktır. Bu durumda, Türk insanına düşen görev, gerekli tedbiri almak ve "bu filmi seyretmeyin-seyrettirmeyin" kampanyasını yaymaktır.
Türkiye' yi düşünen, Atatürk'ü seven, herkes için, bu bir görev ve ödev olduğu kadar, bir haktır da.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi