1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu kadar da vurdumduymaz olunmaz ki canım...

-TOKİ Atatürk Stadyumuna el koydu, kemsinin sesi dahi çıkmadı.
-Vilayet fidanlığına bina dikmek istiyorlar, kimsenin umurunda değil.
-Eskişehir'in en merkezi yerine led ekranlar dikiliyor, oralı bile olmuyor kimse...
-İmara açılacak yerlerle ilgili bir sürü film dönüyor, çoğunluğun haberi bile yok. Olsa da kimsenin tındığı yok.
-Anadolu Üniversitesinin ilk kurulduğu bina göz göre göre yıkıldı, tek bir ses dahi çıkmadı.
-Demiryolunun yer altına alınmasının 6 ncı yılı doldu, üzerinden hoplayıp, zıplayarak geçerken bile aklımıza gelmiyor.
-Havaalanımızı yapıp, uçağımızı aldılar, haberimiz bile olmadı.
-Eskişehir Trafiği büyük bir tehlikeyi şimdiden haber veriyor gören yok.
-Çevre yolu genişletildi, hala Üniversite önünden Ankara yoluna çıkılamıyor, çünkü çaba harcayan yok.
-Üst geçitler yapılıyor, üzerine çıkılacak gibi değil.
-Köprülü üst geçitler inşa ediliyor, ucube mi ucube.
-Kültür Merkezi diye başlayan inşaatların biri Kütahya yolu üzerinde, diğeri Kentpark içinde öylece bekliyor, kimsenin sorası bile yok.
-Bat-Çık'lar yapıldı, ışıklandırmaları eksik.
-Yeni Stadyum yapılıyor, oraya insanların nasıl gelip gideceğini, ulaşımın nasıl sağlanacağını kimse bilmiyor.
-Kent trafiğini taşıyan Atatürk, Yunus Emre, Kızılcıklı ve Sivrihisar Caddeleri en az 50-60 yıllık, alternatifleri bile yok.
Daha bunun gibi neler neler.
Kılımız bile kıpırdamıyor bu gibi olaylar karşısında.
Vurup, yıkıp, kıralım demiyoruz elbet ama...
Demokratik bir tepki de mi gösterilmez bunca olay karşısında?
Gösterilmiyor işte.
-"Bana ne?" diyor herkes, sanki bu şehirde yaşamıyormuş gibi.
O yönetenler de öğrenmişler ya bu şehirde yaşayanların bu hallerini...
Adeta...
-"Vuruyorlar ensemize, alıyorlar ekmeğimizi" misali...
Canımız yanmadıkça hiçbir olumsuzlukla ilgilenmiyoruz.
Canımız yandığında da yanımızda destek verecek kimseleri bulamıyoruz.
Böyle yapamadığımız için de zaten iş işten her zaman geçmiş oluyor.
......

Yüzde 70 kazıklandık mı şimdi?
Çarşıda gezerken dikkatinizi çekmiştir.
Vitrinlerin üzerinde indirim yazıları var.
Hemen her mağazada var olan bu yazılarda indirim oranları yüzde 70-80'lere kadar varıyor.
Yani...
Mağazalar ellerinde kalan malları satabilmek için büyük bir indirim kampanyası başlatmış durumda.
İndirim oranlarının 70-80'lerde olması...
İnsanın aklına ister istemez;
"Kazıklanıyor muyum?" sorusunu getiriyor. Çünkü yüzde 70-80 oranında yapılan indirimin iki türlü açıklaması var.
Ya mağazalara fiyatlarını önce yükseltip, sonra indiriyor...
Ya da...
Yaptığı indirime rağmen para kazanıyor.
Her iki durumda da, vatandaşın kazıklandığı çıkıyor ortaya.
Vatandaş indirimli malların fiyatını gördüğünde;
"Beni yüzde 70 kazıklamışlar" diye düşünüyor.
Artık bu ciddiyetsizliğe bir son vermek lazım.
İndirim, dünyanın hemen her ülkesinde var olan bir uygulama.
Ama bizde ki gibi, bütün bir yıla yayılan indirim eminiz ki hiçbir ülkede yoktur.
.......

Bir masa, bir kasa
ve arkaya da
Mustafa Kemal Paşa...
Müteahhit olabilmenin önünde hiçbir kriter yok.
Başlıkta ki tanım gibi, kiralayın 10 metrekarelik bir dükkân, bir masa, bir de kasanız olsun, arkaya da Atatürk'ün bir resmini astınız mı, oldunuz işte yüklenici.
İkinci el arkası açık bir de pikap aldınız mı krediyle, Müteahhidin hası oluveriyorsunuz.
İşte o yüzden, Bakkalından berberine, kasabından tuhafiyecisine kadar herkes rahatlıkla Müteahhit olabiliyor.
Geçenlerde Fercan yavuz vermişti rakamları.
Eskişehir'de tam 2800 civarında Müteahhit varmış.
Buna karşılık...
Mimar ve İnşaat mühendisi sayısı ise 1700 bile etmiyormuş.
Bu rakamlar bile açıkça gösteriyor.
O yüzden, Türkiye gibi Müteahhit olmanın, berber çırağı bile olmaktan daha kolay olunabildiği bir ülkede, hiç kimse "Emekli olunca ne yapacağım?" diye kara kara düşünmesin.
Hiçbir şey olmasa bile Müteahhit olurlar...
.......

Herkesin seçim algısı birbirinden farklı...
-Mahalli seçimlere "Aday endeksli seçim" gözüyle bakanlar var.
Bunlar için partiler hiç mi hiç önemli değil.
Gidip oylarını tanıdıkları ya da beğendikleri adaya verecekler.
-Mahalli seçimlere "Parti endeksli seçim" gözüyle bakanlar var.
Bunlar için de adaylar önemli değil.
Aday kim olursa olsun bakmayıp, gidip oylarını beğendikleri partilere verecekler.
-Mahalli seçimlere "AK Parti karşıtı seçim" gözüyle bakanlar var.
Partisi ne olursa olsun mahalli seçimlerde AK Parti'nin karşısında en güçlü aday kimse, gidip ona oy verecek böyle düşünenler.
-Mahalli seçimlere "Büyükerşen karşıtı seçim" gözüyle bakanlar var.
Bunlar da, partisi ne olursa olsun, Büyükerşen'in karşısında seçim alma şansı kimin fazlaysa, götürüp oylarını ona verecek.
-Mahalli seçimlere "İntikam günü seçimi" gözüyle bakanlar var.
Partilerinde haksızlığa uğradığı için seçim gününü "Hesap günü" olarak görenler de, seçim günü geldiğinde tam ters düşünceye sahip partiye oy verecekler.
Sonuç olarak...
Mahalli seçimler çoğu insan için değişik bir algı yaratmış vaziyette.
O nedenle...
Bu seçimde Sağcının Sol adaya, Solcunun Sağ adaya oy verdiği de olacak, kendi partisinden ve adayından oy vermeyerek intikam alacaklar da...
......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Temel üniversite sınavına girmiş. Her soruda yazı tura atarak cevapları vermiş. Ona rağmen heyecanlıymış. Üç saat sonra öğrencilerin çoğu soruları yanıtlayıp, sınav kağıdını verip salonu terk etmiş, Temel hala yazı tura atıyormuş. Sınav görevlisi öğretmen gelip başına dikilmiş demiş ki:
- Temel, soruların hepsini yazı tura atıyorsun, soruları cevaplamayı hala bitiremedin mi?
Temel:
- Hocam bir saat önce bitirdum; ama cevaplarımı kontrol ediyrum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi