1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu kadarını bilmeye de hakkımız olsun

 


 


Alpu’ya kömürlü termik santral kurulacak.


İhalesine sayılı günler kaldı.


Şehirde büyük tepki var ama santralin yapımını kafasına koyanlar da bir hayli kararlı.


Eğer, ihalenin olacağı 26 güne kadar bu işten vaz geçilmezse, termik santralin yapımı için düğmeye resmen basılmış olacak ve 2 yıl içinde de söz konusu santral bitirilerek,  çalışmaya başlayacak.


Böylece…


İnsanlar, termik santral yapılmadan önce bilgi sahibi olamayacak.


Başlarına ne geleceğini bizzat görerek ve yaşayarak öğrenecek.


çünkü…


Konu detaylı biçimde bir türlü anlatılmadı.


Konunun sağlıklı tartışma zemini hiç olmadı.


Termik santral yanlıları ve karşıtları hiç aynı platformda buluşmadı.


Bilimsel anlamda hiçbir veri ortaya konmadı.


Verilerden hareketle herhangi bir kıyaslama yapma ortamı oluşmadı.


Birileri çıkıp “Biz karar verdik ve yapacağız” dedi, başka birileri ise “Yaptırmayız. Canımızı sokakta bulmadık” dedi.


Muhtemelen mesele bundan sonra da bu şekilde gidecek.


Halbuki merak edilen bir ton soru var termik santral ile ilgili.


örneğin:


Yenilenebilir enerji kapsamında, rüzgar tribünleri ve güneş enerji panel fiyatlarının özellikle son 10 yılda hızla düştüğü belirtiliyor.


Güneş enerjisinin maliyetinin son 5 yılda yüzde 80 oranında düşüş kaydettiği, rüzgar enerjisinin maliyetinde de son 5 yılda üçte bir oranında düşüş olduğu rakamlarla açıklanıyor.


Yani…


Rüzgar ve güneş sistemleri ile elektrik üretmenin daha da düşük maliyetlere indiği söyleniyor.


Böyle bir durumda, 1125 hektarlık alana kömürlü termik santral yerine, güneş enerji alanı kurulsa ne olur?


Biri çıkıp bunun mukayesesini yapsa fena mı olur?


En azından bunu bilmeye hakkımız olsa gerek…


Bu mukayese yapılsa, belki “aynı oranda elektrik üretimi olur” sonucu çıkacak…


Belki de, aynı genişlikteki alanda yapılacak güneş enerji sistemi bütün tartışmaları ortadan kaldıracak nitelikte bir sonucu ortaya koyacak.


Belki de bu ve benzeri sorular yanıt buldukça ve mukayeseler ortaya konuldukça kömürlü termik santral en mantıklı yol olarak çıkacak karşımıza…


Ama yok!


Birileri termik santrali yapmayı kafasına koymuş…


Birileri de yaptırmamak için elinden geleni haliyle yapıyor…


Ve bizim kafamızda hala cevap bulamamış yüzlerce soru dolaşıp duruyor…


.....


Tatil ülkesinden Eskişehir turları…


 


2017 yılı içinde yapamadığımız tatili yılın son günlerine ancak sıkıştırabildik.


Birkaç günlüğüne de olsa Kıbrıs’a attık kendimizi.


Yavru vatanda otele iner inmez lobide işlemleri beklerken, Kıbrıs’ın gazetelerini karıştırmaya başladık.


Gazete sayfalarını karıştırırken tanıdık bir fotoğraf çıktı karşımıza.


Şaşırdık tabii.


Zira karşımıza çıkan fotoğraf, Eskişehir’deki Sazova parkı ve porsuk’un fotoğraflarıydı.


Detaylı bakınca bunun bir gezi turu duyurusu olduğunu gördük.


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ki turizm firmaları Eskişehir’e 2 gece 3 gün sürecek turlar düzenlemiş.


Bu turların duyurusunu da Kıbrıs gazetelerine ilan olarak vermiş.


Kıbrıs’tan Eskişehir gezisine katılacakların ödemesi gereken tutarı da 950 lira olarak tespit etmişler.


Ne diyelim…


İçten içe bir sevinç duymadık desek yalan olur…


Düşünsenize, yavru vatan da olsa başka bir ülkeye gidiyorsunuz ve o ülkenin gazetelerinde Eskişehir fotoğrafları çıkıyor karşınıza…


Dahası…


En büyük geliri Turizm olan bir ülkeden, Eskişehir’e turizm turları düzenlendiğine ve bu turlara büyük ilgi gösterildiğine şahit oluyorsunuz…


Bir Eskişehirli olarak gurur duymamak mümkün mü?


.....


 


çeyrek akıldan yarım akla…


 


-CHP son derece kötü bir seçim kampanyası yapıyor, yüzde 25 oy alıyor.
Aynı CHP muhteşem bir seçim kampanyası yapıyor, yine yüzde 25 oy alıyor…



xxx

-CHP’nin başına iyi bir genel başkan geliyor, yüzde 25 oy alıyor.
Aynı CHP’nin başına kötü bir genel başkan geliyor, yine yüzde 25 oy alıyor.
xxx

-CHP milletvekilleri mecliste esip gürlüyor, parti yüzde 25 oy alıyor…
CHP milletvekillerinin mecliste varlığı bile fark edilmiyor, parti yine yüzde 25 oy alıyor…



xxx

-CHP, hükümetin almış olduğu çoğu sıkıntılı yasaları anayasa mahkemesinden iptal ettiriyor, parti yüzde 25 oy alıyor.
Aynı CHP, hükümetin almış olduğu sıkıntılı kararlar karşısında etkisiz kalıyor, yine alınan oy oranı yüzde 25’i geçmiyor…



xxx

-CHP içten içe kaynıyor, alınan oy oranı yüzde 25.
Aynı parti tarihinin en huzurlu dönemini yaşıyor, oy oranı yüzde 25’i aşamıyor…



xxx

-Partide adaylar, genel merkezde ve masa başında belirleniyor, alınan oy yüzde 25.
Aynı parti ülkenin yüzde 70’e varan şehirlerinde adaylarını ön seçimle belirliyor, oy oranı değişmiyor. Yine yüzde 25.



xxx

-CHP seçim öncesi muhteşem vaatlerde bulunuyor, oy oranı yüzde 25 çıkıyor.
Hiçbir vaatte bulunmadığı seçimler oluyor, alınan oy yine yüzde 25.



xxx

-CHP doğruları söylüyor, yüzde 25 oy alıyor.
Aynı CHP hiçbir şey söylemiyor, oyu yine yüzde 25’de kalıyor…



xxx

-CHP her söylediğinde haklı çıkıyor, bunun seçime yansıması yüzde 25 ile sınırlı kalıyor.
Aynı CHP haksız söylemleri karşısında yine en az yüzde 25 oy alıyor.
Sonuç olarak…
CHP doğru söylese de, yanlış söylese de…
Haklı olsa da, haksız çıksa da…
Ilımlı ya da hırçın siyaset yapsa da yapmasa da…
Ve hatta…
Genel başkanı olsa da olmasa da, yapılan her seçimde yüzde 25’e çakılı kalıyor.
İşin tuhaf tarafı, her koşulda var olan bu yüzde 25 oyun yükselmemesi adına, parti içinde bulunan direnç, parti dışındaki dirençten daha fazla etkili oluyor.
Sonuç olarak…
Parti içinde yaşananlara baktığınızda, bu partinin oyunun yüzde 26 olmaması adına büyük bir çoğunluğun çaba harcadığı gibi bir durum çıkıyor ortaya.
Demek ki, “çeyrek” yetiyor ağabeylere…
Aralarında kavga ve gürültünün bir türlü bitmediğine bakılırsa…
“Yarım” olacak diye akılları çıkıyor demek ki…


Daha önce de benzeri bir yazımız olmuştu.


Kazım Kurt’un “5 yıl önceki siyaset yöntemini terk etmeyenler yanıma gelmesin” sözleri bize bu yazıyı yeniden hatırlattı.


 


.....


Biraz da gülmek lazım…


 


B ir grup erkek arkadaş, birlikte barda otururlarken birinin cep telefonu çalar. Birisi telaşla telefonu açar. Ortam çok gürültülüdür. Telefonun öbür ucundaki kadın sesini zorlukla duyar:
- Sevgilim, arkadaşımla geziyorum da, biraz önce çok güzel bir kürk gördüm. 400 TL' cik. Senin kredi kartından alabilir miyim? N'oooolur, alabilir miyiiiiimmmm?
- Tabi canım, Al.
- Ah sevgilimmmm! çok şekersin. Bişeycik daha var ama kızmayacaksın, değil mi?
- Hayır, kızmam...
- Kuyumcuda tek taş pırlanta yüzük gördüm. çok güzeldi sevgilim. Senin kredi kartından alabilir miyim? 1000 TL'cik. N'ooooluuurrrr. Alabilir miyim?
- Peki, al canım. .
- Sevgilim benim. Bir tanem. çok şekersin. Bu akşam sana harika bir gece yaşatacağım. Canım bir şey daha var. Ama kızarsın diye korkuyorum...
- Kızmam, söyle bakayım.
- Galeride bir araba beğendim sevgilim. çok güzeldiiii... 20000 TL'ye bırakacak. Senin adına bankadan bir kredi açtırsak diyorum sevgilim. Bankanın şube müdürü tanıdık. Sen tamam dersen hemen yapacak işlemleri. N' ooolurrrr sevgilim, seni çok seviyorum.  
- Peki, peki. Tamam. Olur. Al bakalım.
- Tatlı sevgilim benim. Canım sevgilim. Seni çoook seviyorum. Hadi by akşama görüşürüz.
Genç adam telefonu kapatır ve arkadaşlarına sorar:
- Bu telefon kimindi yahu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi