1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu seçim başka bir seçim olacak ?

Mahalli seçimlere adım adım yaklaşıyoruz.
Seçimlerin havası şimdiden esmeye başladı bile.
Önümüzde ki bu seçim başka bir seçim olacak.
Yine bir tarafta Büyükerşen, karşısında da iktidar partisi olacak sonuçta ama...
Bu seçimde...
-Büyükerşen'in, CHP adayı olarak seçime girmesinin, seçimleri ne şekilde etkileyeceğini göreceğiz.
-Bu seçimde ilk kez büyükşehir için oy kullanacak olan ilçelerin nasıl bir etki yaratacağına şahit olacağız.
-İktidar partisinin aday belirleme konusunda bu güne kadar yaptığı hataları tekrarlayıp tekrarlamadığını anlayacağız.
-Sol'un yine birbirine düşüp düşmeyeceğini, Odunpazarı'nı bu kez de sırf bu yüzden kaybedip kaybetmeyeceğini göreceğiz.
Bu seçimde belki...
-Büyükerşen'in 4 ncü dönemi kazanarak bir rekor kırdığına ya da ilk kez seçim yenilgisi yaşadığına şahit olacağız.
Belki...
-"Büyükerşen'i kendi kulvarında hiç kimse geçemez" söylemimiz bir kez daha kanıtlanmış olacak.
Belki de...
-"Ortada bir Marka varsa, o marka ile mücadele yöntemi de vardır" düşüncemiz geçerlilik kazanacak.
Kısacası bu seçim...
-"Şehrin kazanımları kaybedilmesin" diyenlerle "Şehrin değişime ihtiyacı var" diyenlerin yarıştığı bir seçim olacak.
---------------------------
Ne yardan geçer ne serden...
Çok kullanılır bu deyim.
İstediği şey fedakârlığı gerektirdiği hâlde, fedakârlığa yanaşmayan ama istediğinden de bir türlü vazgeçmeyen kimseler için kullanılır.
Tıpkı Bekir Sıtkı Saraç'ın yapmış olduğu gibi.
Doğru Yol Partisinin önemli bir ismiydi Saraç.
İlçe Başkanlığı ve Milletvekilliği adaylığını yapmıştı partinin.
Demokrat Parti olunca da ayrılmadı partiden.
2009 seçimleri öncesi Büyükerşen etrafında oluşan birlikteliğe katıldı.
Demokrat parti'den istifa edip, DSP ye geçti.
Ardından da partinin meclis üyesi oldu.
DSP meclis üyesiyken dahi Demokrat Parti'nin toplantılarına rahatlıkla katılıyordu Bekir Sıtkı Saraç.
Büyükerşen dahi tüm DSP Meclis üyeleri topluca DSP den istifa edip CHP ye geçince, o bağımsız kalmayı tercih etti.
CHP ye geçmek istemedi.
Taa ki geçtiğimiz aya kadar.
Geçtiğimiz aylar içinde CHP'ye üye başvurusunda bulundu.
CHP'de kabul etmediler üyelik başvurusunu.
Buna rağmen Büyükerşen'in toplantılarında yerini aldı.
Sordular kendisine "CHP sizi üye yapmıyor ama siz CHP nin toplantılarına geliyorsunuz?" diye...
Ne cevap verdi biliyor musunuz?
-"Yılmaz Hocam o işi halledecek" dedi.
Yani...
-"Siz kafanızı yormayın ben ne yapar eder CHP ye üye kaydımı yaptırır, ardından da Meclis üyesi olurum. Evelallah arkamda Hocam var" demeye getirdi.
Önceki gün Demokrat Parti il kongresinde çekilmiş fotoğraflara baktık, en önde Bekir Sıtkı Saraç oturuyor.
Şaşırmadık desek yalan söylemiş oluruz...
Şaşırdık tabi...
CHP'ye üye olmak için müracaat edilecek.
CHP müracaatı ret edecek.
-"Merak etmeyin o işi hocam halleder" diyecek.
Bir hafta sonda DP kongresinde (Ben demokrat Partilinin hasıyım) dercesine, en önde yer alacak.
Tıpkı; Ne yardan ne serden misali...
---------------------------------
Kötü karaktere iyi rol gitmiyor
Beğendiğimiz bir dizide, Kötü karakteri canlandıran bir sanatçıyı, başka bir filmde "İyi Karakter" canlandırırken görsek bile, O'nun "İyi" olduğuna bir türlü inanmayız.
Yaptığı rol gerçekçi gelmez.
Çünkü...
Aklımızda hep bir önceki dizinin kötü karakteri vardır.
Biz O'nu kötü tanımış, O'da kendisini kötü tanıtmıştır sonuçta.
"İyi" rolünü bir türlü yakıştırmayız.
Açık oturum izlerken de benzeri bir algı içinde oluruz.
O tartışmada bulunmasını dahi haz edemediğimiz insanlar, söyledikleri doğru bile olsa etkileyemez bizi.
Çünkü...
İster ön yargı deyin isterse peşin hükümlü, o insanların nazarımızda herhangi bir değeri yoktur.
Söyledikleri doğru dahi olsa, söyledikleri bir anlam ifade etmiyordur.
Çünkü...
Biz O'nu öyle tanımış, o da kendisini öyle tanıtmıştır.
Kısacası...
Mesele "Algı" meselesidir...
Şimdi bu yazıyı durup dururken niye mi yazdık?
Zaman zaman karşılaştığımız AK partililer ile yaptığımız sohbetler sırasında sık sık şu mesele gündeme geliyor...
-"Efendim. Yılmaz Büyükerşen zaman zaman bir şeyler söylüyor. Buna karşılık bizim partinin yetkili isimleri de kendisine cevap veriyor. Ama gelin görün ki, halkın büyük kesimi doğru olmasına rağmen bizimkilerin söylediğine itibar etmiyor. Büyükerşen ne söylerse söylesin, söyledikleri daha çok inandırıcı oluyor ve itibar görüyor" diyorlar...
Demek ki haklıyız yukarıda söylediklerimizde...
Demek ki...
Kötü karakter'e iyi Rol yakıştırılamıyor.
Demek ki...
İnsanlar Doğruyu söyleyene bakmadan önce, doğruyu söyleyenin doğru olup olmadığına bakıyor.
-------------------------------
Listeler için mi gitti?
Birçok CHP'liden duyduk.
Önceki gün Ankara'ya gitmiş Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen.
Yanında da Eskişehir'in tanınmış bir işadamı varmış.
Ankara'da istikamet ise, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkeziymiş.
Genel Merkeze girilmiş, görüşülecek isimlerle görüşülmüş.
Birkaç saat sonra da Eskişehir'e geri dönülmüş.
Vaziyet böyle olunca büyük bir merak başlamış parti çevresinde...
-Büyükerşen aniden Ankara'ya neden gitti?
-CHP Genel Merkezine niçin gitme gereği duydu?
-Genel Merkezde Genel başkan ile görüştü mü?
-Yanında işadamı niye vardı?
-Acaba Odunpazarı adayı içim mi gitti?
-Acaba Meclis üyesi listelerini mi götürdü?
Sorular birbirini izlemiş anlayacağınız üzere.
Hiç kimse bulamamış bu soruların cevabını.
Ve birçoğu...
Hala arıyor bu soruların cevabını iyi mi?
------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan
biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman çağırdılar.
Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra çantasından
bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin
belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi :
"Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura geldi :
Makineye çekiçle vurma bedeli;1 $
Nereye vuracağını bilme bedeli;999 $
Toplam;1.000 $

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi