
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Bu seçim sonuçlarıyla çok şey söylenir, çok şey yazılır...
Ticaret Odası seçimleri için çok şey söylenir, çok şey yazılır.
Nitekim söylenecek ve yazılacaktır da…
Seçim sonuçları üzerine örneğin…
-“Karacan’ın desteği ters tepti” de denir…
-“Karacan olmasaydı Erdoğan daha çok oy alır” da denir…
-“Karacan olmasaymış Erdoğan hiç oy alamazmış” da denebilir…
Hatta bu seçim sonuçlarına bakarak…
-“Karacan CHP’li, AK Partili, MHP’li ve ne kadar parti varsa herkesi karşısında birleştirdi” de denir…
Dahası…
-“Karacan bir risk aldı, desteklediği taraf kazansaydı büyük bir güce ulaşacaktı. Ancak desteklediği aday kaybedince aldığı riskin altında kaldı” da denilebilir.
Yine seçim sonuçlarına bakarak…
-“Siyasi baskı varsa ve ESO bu baskıyla alındıysa, aynı siyasi baskı ETO’da niçin işlemedi?” diye bir soru da sorulabilir…
Hatta sonuçlara bakıp…
-“Sanayiciler baskıya boyun eğmiş ama Ticaret adamları boyun eğmemiş” diye bir tahlil de yapılabilir.
Yine seçim sonuçlarına bakıp…
-“Karacan artık Eskişehir’de AK partinin büyükşehir adayı olamaz”
-“Metin Güler artık siyasette potansiyel isim ve aday haline gelmiştir” yorumları da yapılabilir…
Dahası…
-“Ticaret Odası seçimlerinden Metin Güler kadar, Güler’e başta belediye başkanları olmak üzere tam destek veren CHP’de kazanmıştır” da denilebilir “Seçim sonuçları AK Partinin Eskişehir’deki rahatsızlığını ve bölünmüşlüğünü bir kez daha ortaya koydu” da denebilir…
Yukarıda da söyledik ya…
Ticaret Odası seçim sonuçları ile ilgili çok şey söylenir, çok şey yazılır…
Yukarıda saydıklarımız ve benzeri bir sürü yazının konu başlığı çıkar bu seçim sonuçlarından.
Nitekim söylenecek ve yazılacaktır da bunlar…
Fakat ortada bir gerçek var…
Bu gerçeği bu sütunlarda seçim öncesi de dile getirip:
“Mevcut yönetimlerin seçimlere yüzde 10 avantajla girer. Bu bir anlamda ölçüdür. Yönetim olarak seçime girenlerin yüzde 10’un üzerinde fark yapması halinde, başarısı mutlak ve şüphe götürmez olacaktır” demiştik…
Sonuç olarak Metin Güler, yüzde 10’luk avantajını seçimde yüzde 85’lere kadar taşıdı.
Bu kimsenin görmezden gelebileceği bir oy oranı değildir.
Bu kimsenin burun kıvıracağı bir oy oranı da değildir.
Bu oy oranı ile kazanılan seçim, tartışmasız zaferdir…
.....
Sahi! Ne oldu Türkiye’nin ilk Yaşlı Bakım merkezine?
2015 yılıydı…
Osmangazi üniversitesi Rektörü Prof Dr Hasan Gönen ile Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen kameraların karşısına geçip, Türkiye’de ilk “Yaşlı Bakım merkezi” nin Eskişehir’de açılacağını müjdeliyorlardı…
üniversite böyle bir proje geliştirmiş, büyükşehir belediyesi tarafından çevre yolu üzerinde “hastane” olarak yapılan fakat Bakanlığın kadro vermemesi üzerine açılamayıp, boş duran bina istenmiş, büyükşehir belediyesi de binayı tahsis etme kararı almıştı…
İşte bu merkezin hayata geçeceği duyuruluyordu bu toplantıda…
Rektör “Türkiye’nin ilk Yaşlı Bakım Merkezi’ni Nisan ayında hayata geçirmiş olacağız” derken, Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen “Böyle projelere katkı vermeye her zaman hazırız. Bu proje için istenilen binayı tereddüt bile etmeden tahsis ettik” diyordu…
Türkiye’nin ilk Yaşlı Bakım Merkezi’nin hayata geçmesi beklenirken ne olduysa oldu…
üniversite kendi projesini gerçekleştirmekten vazgeçti.
Büyükşehir belediyesi baktı ki ortada merkez falan yok, tahsis ettiği binayı geri aldı ve kendi işinde kullanmaya başladı…
Şu sıralar Osmangazi üniversitesi son yaşanan üzücü olaylarla da sıkça konuşuluyor ya…
Bizim de aklımıza bu merkezin akıbet geldi…
Sahi! Ne oldu Türkiye’nin ilk Yaşlı Bakım merkezine?
.....
Ne iktidar olacağına inanıyor, ne iktidar olmayı istiyor…
Cumhuriyet Halk Partisi’nden bahsediyoruz.
Daha doğrusu Cumhuriyet Halk Partisini yönetenlerden…
Ne iktidar olacaklarına inanıyorlar ne de iktidar olma gibi bir niyet ve çabaları var…
İnanın, hemen her seçimden partiye oy veren yüzde 25 seçmen bile, iktidar olmaya partiyi yönetenlerden daha çok inanıyor…
İktidar olabilme adına daha çok çabalıyor…
Şöyle bir bakın CHP’nin yönetim kadrosuna…
Genel başkan yardımcılarının neredeyse tamamı, belediye başkanı olmak istiyor…
Milletvekillerinin neredeyse tamamı, şehirlerinde belediye başkan adayı olmak için çaba harcıyor.
İktidar olmaktan çoktan vazgeçmiş hepsi…
Hemen hepsi “Nasıl olsa bu konjonktürde biz iktidara falan gelemeyiz. Bari kendimizi bir belediyeye atalım ve dümenimiz devam etsin” diye düşünüyor…
Hatta…
-“Nasıl olsa bizim partiye yüzde 25 seçmen oy veriyor. Bu oy oranıyla bazı belediyeleri rahatlıkla kazandığımız yerler de var. Bu rahat belediye başkanı olunacak yerlere ben niye kapağı atmayayım. Hem belediyelerin de hatırı sayılı bütçeleri var” diye plan yapıyor…
Sonuç olarak…
Bir: Her seçimde CHP iktidar olsun diye oy veren yüzde 25 bir seçmen kitlesi var…
Bir de: “nasıl olsa iktidar olamayız. Ben en iyisi kendi dalgama bakayım” diyen CHP’yi yönetenler…
Netice olarak…
CHP’yi yönetenlerde yıllardır “İktidar olamayız. Belediyelerle idare edelim” anlayışı var.
Dahası “İktidar sizin olsun, biz bize kalan belediyelerle idare ederiz” teslimiyeti var
Bu anlayış ve teslimiyet, her seçimde genel başkana en yakın isimlerin bir belediyeye kapağı atmak istemesiyle açıkça ortaya çıkıyor…
Tıpkı bugün neredeyse her genel başkan yardımcısının bir yerlerden belediye başkan adayı olmasını istediği gibi…