
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Buradan siyasi bir gol çıkmaz!
Tüketiciyi Koruma Derneği, suya yapılan yüzde 60’lık zammı protesto edip, zammın geri alınmasını istemiş.
Dernek üyeleri ellerinde pankartlarla dile getirmişler bu isteği.
öncelikle şunu söyleyelim ki; biz de su zammı konusunda aynı şekilde düşünüyoruz.
Ama şunu da söylemek isteriz ki: bu yaptıklarını hiç mi hiç samimi bulmuyoruz…
Dahası…
Başkanından yöneticilerine kadar iktidar partisi mensubu olmaları nedeniyle, bir yerlerden gelen talimat üzerine böyle bir harekette bulunduklarını düşünüyoruz…
Evet! Hiç mi hiç samimi bulmadık bu yaptıklarını…
Eğer;
Su zammının geri alınmasını isterken, birkaç saat öncesinde akaryakıta gelen zamların da geri alınmasına yönelik birkaç kelam etmiş olsalardı, samimi bulurduk…
Yılbaşından itibaren iğneden ipliğe zam gelen tüm mal ve hizmetlerle ilgili birkaç söz söyleselerdi de samimi bulurduk…
Gelen ve neredeyse suya yapılan zam kadar olan elektrik ve doğalgaz zamlarının da “Devletin görevi kar elde etmek değildir” diyerek geri alınmasını isteselerdi gayet samimi bulurduk…
Hele bir de, devletin bir yandan, belediyelerin diğer yandan yaptığı zamlara karşı orta yerde konuşulan asgari ücret zammı ile ilgili bir-iki çift laf etmiş olsalardı, kendilerini çok ama çok samimi bulurduk…
Bu haliyle yaptıkları protesto ve çağrıyı hiç mi hiç samimi bulmadık…
Yaptıkları sadece, sudan sebepli bir çağrı ve protesto gibi geldi bize…
.....
CHP’liliğin tarifi yapılırken…
Bundan bir sure önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı bir konuşmada CHP’li olmayı tarif etmişti…
çok iyi hatırlıyoruz ki, sıraladığı kriterlerin başında şu vardı:
-“CHP'li olmak demek; kavgadan yana değil huzurdan yana olmak demektir.”
CHP’nin yapılan kongrelerinde çıkan kavgaları görünce kendi kendimize “Demek ki CHP içinde hala CHP tarifine uymayanlar var” diye düşündük…
İkinci kriter olarak şunu söylemişti genel başkan Kılıçdaroğlu:
-“CHP'li olmak demek, kul hakkı yememek demektir.”
CHP’li olmayan öztürk Yılmaz, İhsan özkes, Sinan Aygün gibi isimlerin tepeden inme milletvekili yapılışını ve sonra bu isimlerin CHP’nin başına açtığı onca işleri görünce, bu kriteri söyleyenin bile yerine getirmediğini düşündük…
Genel başkan Kılıçdaroğlu üçüncü kriter olarak “CHP’li demek liyakate önem veren demektir” dediğinde ise nedendir bilinmez aklımıza direkt Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi gelivermişti.
.....
Devlette sıkıntı var…
İşsizler iş imkanı bekliyor devletten.
üniversite mezunu olup da iş bulan, işçi statüsü değişikliği bekliyor.
Sözleşmeli olarak çalışanların tamamı kadroya geçmeyi ve böylece iş güvencesine kavuşmayı bekliyor.
Kadrolu çalışanlar göstergelerinin arttırılmasını istiyor.
Emekliliğe hak kazanıp yaşa takılanlar ise emeklilik hakkının verilmezsini bekliyor.
Kısacası…
İşsizinden tutun da işçisine, sözleşmelisine, kadrolusuna ve emekli olamayanlara kadar her kesim bir şeyler bekliyor.
Kimden bekliyorlar bunu?
Elbette ki devletten…
Devlet, işsize iş imkanı yaratamıyor. Hatta iş imkanlarını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Devlet, çalışan fakat üniversite mezunu olanlara statü değişikliğini sunamıyor.
Devlet sözleşmeli çalışanlara kadro yaratamıyor.
Devlet kadrolu çalışanların göstergelerini de yükseltmiyor.
Dahası…
Devlet, yaşa takılanları emekli de etmiyor…
Sonuç olarak, çalışma yaşamına ilişkin devlet büyük bir sıkıntı var ama yapılan herhangi bir girişim bulunmuyor…
Halbuki…
Bu sorunların tümü acil çözüm bekliyor…
.....
Fıkra köşesine
koymaya kıyamadık
Bir tanıdık göndermiş.
-“Senin köşende ne istiyorsan aç söyle köşesi var ya. İşte oraya gider bu” diye.
Okuduk, fıkra köşemize koymaya kıyamadık.
Yanından paylaşalım istedik:
Kral o gün balığa gitmeye karar vermiş... Müneccime havayı sormuş. Müneccim:
- Bugün hava bütün gün açık olacak haşmetmaab, diye kısa bir rapor vermiş
Kral yanına kraliçeyi de alıp yola çıkmış. Yolda onları gören bir köylü, balığa gittiklerini öğrenince:
- Ama bugün yağmur yağacak efendimiz, diye kralı uyarmış
Kral inanmamış tabii. Yola devam etmiş. Ama köylünün söylediği gibi... Dere kenarına gelip oltayı atmadan şiddetli bir yağmura yakalanmış. Kral müneccimi kovmuş. Yolda gördüğü köylüyü çağırmış:
- Nereden bildin yağmur yağacağını...
- Benim eşeğin kulakları aşağı düştü mü yağmur yağar efendim, demiş köylü, oradan anladım.
Kral eşeği tam maaşla kadroya almış.
Eşekler o gün bugün saraylarda hep iyi yerler bulmuşlar.
.....
Biraz da gülmek lazım
çevresinde katı kurallarıyla tanınan bir aile, 30 yaşına gelmiş oğullarını evlendirmek için bir çöpçatanla anlaşır. Ondan oğullarına iyi bir eş bulmasını isterler.çöpçatana istedikleri gelinden beklentileri konusunda uzunca bir liste bile verirler.
İki hafta geçmeden çöpçatan, aileye çok iyi bir kız bulduğunu müjdeler:
— Tam oğlunuza göre… Mutlu bir yuva kurar, duaların çoğunu ezbere okur, harika yemek yapar, çocukları çok sever, çok çocuk sahibi olmak ister ve en iyisi de gerçekten bir içim su yani çok güzel !! vs. vs…
Bunları duyan aile çok memnun olur. Hemen tatlı bir telaş başlar, düğün dernek hazırlıklarını dahi kararlaştırırlar. çok kısa sürede ilerleyen bu gelişmelerden kuşkulanan, duraksayan damat adayı, çöpçatanın kulağına doğru eğilir:
— Peki, yatakta nasıl acaba?
— Valla! Kimisi iyi diyooor, kimisi kötü!