1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen bu söylediklerinde haklı değil mi?

Garanti Bankasının sponsorluğunda düzenlenen bir toplantıda konuşuyor Büyükerşen.
Konuşmasında, bizim için önemli olan bir tespiti de dile getiriyor.
Tespit şu: "Hükümet Eskişehir'de yaşayanların isteklerini dikkate almıyor"
Bu tespitine örnek olarak da, Gar ve Stadyum yerlerinin belirlenmesini gösteriyor.
Büyükerşen'in, merkezi hükümetin Eskişehirlilerin isteklerine kulak asmadığına ilişkin söyledikleri doğru.
İsterseniz şöyle bir geriye gidip hatırlayalım o tartışmaları.
Stadyum yeri ile ilgili mesele neredeyse 2 yıl tartışıldı bu şehirde.
Toplantılar, basın açıklamaları hatta anketler yapıldı.
Şehirde yaşayanların büyük bir bölümü, Stadyumun mevcut yerinde kalmasını istedi.
Mühendis Odaları "Stadyum mevcut yerine yapılabilir" raporları verdi.
Teknik adamlar "15 günde bir yapılacak spor müsabakası şehir trafiği açısından pek de sorun teşkil etmez" açıklamaları yaptı.
Bunun üzerine devletin Valisi "Stadyum mevcut yerine yapılacak" dedi.
Hükümetin siyasetçileri ise "Eskişehirlilerin isteği dışında hiçbir şey yapılmayacak" teminatı verdi.
Sonunda ne mi oldu?
-"Biz böyle istiyoruz" dediler ve yeni Stadyumu Sazova'ya yapma kararı aldılar.
Ne verilen sözler ne de Eskişehirlilerin isteği dikkate dahi alınmadı.
Aynı durum yeni Gar binasında da yaşandı.
"Şeker Fabrikasının arka tarafına yapılsın. Hem Otogar'a, hem Çevre Yoluna hem de Havaalanı'na yakın" denildi.
Bir kısım "Enverniye" olmasını istedi.
Sonuçta ne mi oldu?
-"Biz böyle istiyoruz" dediler ve yeni Gar binasını mevcut Gar binasının arkasına yapma kararı aldılar.
İşte o nedenle Büyükerşen "Hükümet Eskişehirlilerin isteklerini dikkate almıyor" tespitinde sonuna kadar haklı.
Hemen aklımıza gelen bir yaşanmış olayı anlatalım:
1998 yılında bir Fransız, oldukça karmaşık bir intihar girişiminde bulunmuş.
Deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp, boynuna bir ip, ipi de büyük bir kayaya bağlamış.
Sonra zehir içip, kendisini ateşe vermiş ve uçurumdan atlarken de tabancayla başına ateş etmiş.
Kurşun, kafasını ıskalayıp boynundaki ipi kesmiş. Suya düşünce hem yanan elbisesi sönmüş hem de soğuk su şok etkisi yaptığından içtiği zehri kusmasına neden olmuş.
Sudan bir balıkçı tarafından çıkartılıp hastaneye kaldırılan adam, orada yanlış müdahale yüzünden ölmüş.
Yani...
Adam ölmek için ilk yapması gerekeni, istemeden en son yapmış
Ölmek için bu kadar uğraşacağı yerde direkt hastaneye gitseymiş, zaten ölecek ve ölmek için bu kadar çabasına gerek kalmayacakmış.
Hani diyoruz ki:
Hükümetin Eskişehir ile ilgili karar alıcıları keşke işin başında, "Biz böyle istiyoruz. Böyle olacak" deselerdi...
İlk yapmaları gereken işi sona bırakmasalardı.
Hiç olmazsa iki yıl boş yere tartışıp,sonuçta yapılmayacak isteklerimizi dile getirmek için kendimizi boş yere yırtmazdık...
......

Avcı O ilanı veren derginin standında...
Atatürk'ün ölümünün 75 nci yıldönümünde, Akit gazetesinde bir ilan yayınlandı.
"Olmasaydı da olurduk" ibaresiyle yayınlanan ilanın altında "Sancaktar Dergisi" nin ismi yer almıştı.
Büyük tepki çekti ilan.
Odatv, bu ilanı veren Sancaktar Dergisi ile ilgili ilginç bir haberi duyurmuş.
23-27 Ekim tarihlerinde, tarihi Sirkeci Tren Garında 4.Türkiye Dergi Fuarı gerçekleştirmiş.
Sancaktar Dergisi de bu Fuara katılıp, stant açmış.
Öğrencilerin katıldığı Fuarda ücretsiz dağıtılan Sancaktar dergisinin kapağında ise "Mustafa Kemal devrilmeli" haberi yer alıyormuş.
Daha da ilginç olanı...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Dergi Fuarını gezerken Sancaktar standına bizzat uğramış ve dergiyi enine boyuna inceleyip, derginin görevlileriyle uzun uzadıya sohbet etmiş.
Ve Odatv bu haberi "Milli Eğitim Bakanı o ilana sahip çıktı" diye vermiş...
......

Erman Gölet adına
yapılan gönderiler...
Bazen, sosyal medya üzerindeki sayfalarınız, bu işi meslek edinenler tarafından ele geçiriliyor.
Başlıyorlar sizin sayfanızdan sizin adınıza gönderiler yayınlamaya.
Sizin bu işten haberiniz dahi olmuyor.
Ancak, sizin adınıza bir dolu gönderi gidiyor arkadaş listenize.
Sizin adınıza yapılan gönderiler, sizin tarzınızı yansıtmadığı için zor durumda kalıyorsunuz.
Tıpkı CHP Odunpazarı adayı Erman Gölet'in yaşadığı olay gibi.
Önceki gün Erman Gölet'in Facebook sayfası üzerinden gönderiler gelmeye başladı.
Üstelik; Müstehcen sayılabilecek sayfaların tanıtımını yapan gönderiler bunlar.
Baktık Erman Gölet ile alakası yok gönderilerin.
Hemen aradık telefonla.
-"Yoldayım" dedi.
Anlattık durumu.
Kendisi adına sosyal medya sayfalarını bir arkadaşı organize ediyormuş.
-"Hemen arayayım da, müdahalede bulunsun" diye devam etti.
Geçtiğimiz Mahalli seçimler öncesinde de böyle bir durum başına gelmiş Erman Gölet'in...
-"Benim adıma,benim haberim olmadan ve benim asla onaylamayacağım gönderiler yapılmaya başlandı. Biz de durumu savcılığa bildirdik. Savcılık yaptığı takip sonucu, benim adıma gönderiler yapanı tespit etti. Bir de baktık, karşımıza 16 yaşında bir çocuk çıktı. Bunun üzerine 'Bir daha yapma böyle şeyler' diyerek affettik ve davacı olmaktan vaz geçtik. Neticede gencecik bir çocuktu bunu yapan. Ama, işin doğrusunu çevremize anlatana kadar akla karayı seçmiştik" dedi.
Seçim tarihi yaklaşıyor.
Aday ve aday adayları seçime yönelik sosyal medyayı yoğun biçimde kullanıyor.
İşte bu süreçte, Erman Gölet'in başına gelenler muhtemelen diğerlerinin de başına gelecek.
O nedenle...
Siyasetçiler adına yapılan gönderilerin hepsine inanmayın.
Hele hele, müstehcen içerikli gönderilerden kesinlikle siyasetçileri sorumlu tutmayın.
Çünkü...
Birileri onun adına sürekli gönderi yapıyor ve görünen o ki; bundan sonra da yapmaya devam edecek gibi...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş.
Bir gece kocası yokken kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "Ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin altına dört ucundan gerin" demiş.
Sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "Kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp karizmayı çizdirmeyelim... Tamam mı?"
Adamları, "Başüstüne patron" demişler. Mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca, bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış.
Kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"Yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"Patrona söyle branda bulamadık!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi