1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen'i alt edebilmek...

Belki daha önce de defalarca yazıp çizdik.
Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'de üç dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen bir isim.
Şu anda Türkiye genelinde bir anket yapılsa, en çok tanınan Belediye Başkanları arasında olacağından da kuşkumuz yok.
Büyükerşen'in üç dönem üst üste, hem de DSP gibi, oy oranı barajın yarısını bile geçemeyen bir partiden seçilebilmesi, aslında bu işin uzmanları için bir tez konusu olmalı.
Öyle ya...
Türkiye'de AKP rüzgarı eserken, Eskişehir'de bir adam çıkıyor ve üst üste üçüncü kez seçim kazanıyor.
Hem de iktidarın, gerek özellikle gönderdiği Bakan ve gerekse sağlamış olduğu tüm imkânlara rağmen.
Üstelik...
Her girdiği seçimde oyunu yükseltmesine rağmen..
Doğrusunu söylemek gerekirse, Büyükerşen'in bu şehirde bu denli oy almasının nedenlerini biz de çok merak ediyorduk.
Gerçi herkes bu konuda bir yorumda bulunuyor ama...
Büyükerşen'e bu şehirde bu denli sahip çıkılmasının mutlaka bazı önemli nedenleri olmalıydı bize göre.
Sonunda şuna karar verdik...

DEMEK Kİ YAPILAN ELEŞTİRİLER
VATANDAŞI İKNA EDEMİYOR.

Mantıklı olup olmadığı tartışılır ama, bize göre: Büyükerşen'e yaklaşık 15 yıldır yapılan eleştiriler, vatandaşa gerçekçi gelmiyor.
Elbette eleştirilecek mantıklı birçok yönü vardır Büyükerşen'in...
Ancak...
Yapılan eleştiri, vatandaşı ikna edemeyen eleştiri ise, bu durumun eleştiriyi yapana değil, Büyükerşen'e fayda sağladığı defalarca ortaya çıkmış oldu.
Zaten bunun böyle olduğu da üç seçimdir açıkça görüldü.
Hatırlarsanız, özellikle son 10 yılda birçak eleştiriye maruz kaldı Büyükerşen...
Örneğin:

-"Heykeller kültürümüzü yansıtmıyor" dediler.
Vatandaş ise:
-"Neyi var? Eskiden bunlar da yoktu" diye düşündü.
-"Köprülerde hangi kültürümüz var ki?" diye eleştiri yapıldığında ise vatandaş:
-"Nesi var. Ne güzel olmuş. Modern bir hal almış" yorumunda bulundu.
-"Bu Faytonlar, bu Gondollar bizim hangi tarihimizi yansıtıyor ki?" diye eleştiri geldiğinde vatandaş Fayton ve Gondol başında fotoğraf çektiriyordu.
Birileri, Yapılan parkalarda ki Caferler ve Korsan Gemilerini eleştirirken, vatandaş; gezip gördüğü ve beğendiği bu parkları en yakınında ki insanlara ballandıra ballandıra anlatmaya çalışıyordu.
Bir tarafta...
-"Katılımcı değil, şeffaf değil. Vurduğu vurduk, kırdığı kırdık. Ben yaptım oldu mantığıyla Belediye yönetiyor" denilirken...
Diğer tarafta, Eskişehir'in ne kadar Sivil toplum örgütü varsa, Büyükerşen'den yana pozisyon almaya başlıyordu.
Operasyonular yapılıyor, davalar açılıyor,yargılamalar başlıyorken vatandaş ise bunun kasıtlı yapıldığını düşünüyordu.
Neticede ortaya çıkan tablo şuydu;
Büyükerşen'i 15 yıldır eleştirenler, bu eleştirilerini Eskişehir'de yaşayanların büyük bir çoğunluğuna bir türlü kabul ettiremiyor,Bu yüzden inandırıcı da olamıyordu.
Çünkü...
İnsanların büyük bir kısmı, duyduğu ile gördüğünü kıyaslayıp, bundan bir sentez çıkartabiliyordu.

VATANDAŞI İKNA EDEMEYEN
HER ELEŞTİRİ BÜYÜKERŞEN'E YARIYOR

Sonuç olarak...
Büyükerşen'in üç kez üst üste seçilme başarısının altında, özellikle de son iki dönemdir kendisine yönelik ve vatandaşı çok da ikna edemeyen eleştiriler yatıyor.
Üstelik...
Vatandaşı yeterince ikna edemeyen ve seçime de tesiri olmayan bu eleştirilerin, Büyükerşen'e puan kazandırdığını da söylemek zor değil.

Bu gün baktığımızda, 15 yıldır itibar görmeyen bu tip eleştiriler hala ve ısrarla devam etmekte.
Hala bazıları ısrarla porsuk düzenlemesinden tutun da, köprülere hatta Gondollara ve faytonlara kadar bıkıp usanmadan aynı eleştirileri yapıyor.
Üstelik işe yaramadığı ve aksine Büyükerşen'e puan kazandırdığı açıkça görülmesine rağmen, ikna kabiliyeti olmayan eleştirilerden bir türlü vaz geçilemiyor.

Son olarak söyleyeceğimiz şudur;
İktidar Partisi, biraz da kendi gayreti ile Marka haline getirdiği Yılmaz Büyükerşen'i alt edebilmek için, Gondollara, heykellere ve trafiğe endekslediği eleştiri muhalefetini, daha akılcı ve inandırıcı boyutlara taşımak zorundadır.
Bu nasıl mı olur?
Gayet basit...
Eğer orta yerde bir Marka varsa, o marka ile mücadele yöntemi de mutlaka vardır.
Yani, istenirse bulunur...
Ama bu mücadele yöntemini bulmak ve uygulamak da, Heykel, Gondol ve Trafik eleştirilerini muhalefet zanneden düşünce yapısının başarabileceği bir iş değil gibi görünüyor.
.......

Çok kıllandık bu habere
Dün Ankara'da bulunan bir dostumuzla telefonda sohbet ederken duyduk meseleyi.
-"Eskişehir'e 25 Bin Suriyeli'nin getirileceği söyleniyor bu taraflarda" dedi.
-"Nasıl yani?" diyebildik şaşkınlıkla...
-"Vallahi konuşulan bu. Doğru da olabilir, aslı olmaya da bilir" diyerek kapattı konuyu.
Böyle konular durup dururken ortaya atılmaz.
Atılıyorsa ve üstelik konuşuluyorsa mutlaka bir çıkış noktası vardır...
Her ne kadar inandırıcı bulmadıysak da, kıllanmadık değil hani...
Ya söylenildiği gibiyse?
25 Bin mültecimiz mi olacak?
Umarız haber balondur...
.......

V-ALİ ve e-posta'nın yarattığı deprem...
Gezi olayları sırasında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, yaptığı açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları ile günlerce gündemden düşmedi.
Eskişehir valisi Güngör Azim Tuna da, Gazeteci İsmail Saymaz'a yolladığı mail ile günlerce gündemden düşmeyeceğe benziyor.
Zira...
Vali Tuna'nın Gazeteci Saymaz'a gönderdiği mail dün TBMM ye bile taşındı.
Tabi bunlar olurken, AK partili Milletvekilleri dahil Vali Tuna ile ilgili Kamuoyuna bir çok açıklama da yapıldı.
AK Parti eski Bakanlarından Nimet Baş "Böyle bir ifadeyi değil Vali'ye hiç kimseye yakıştıramıyorum. Ben Bakan olsaydım görevden alırdım" derken, BDP Milletvekili Altan Tan "Başbakan Gazete patronlarını telefonla arayıp posta koyarsa, Vali de bunu yapar. İmam cemaat meselesi" diye görüş belirtti.
CHP milletvekili Alattin Yüksel "Eskişehir Valisi bu cesareti Başbakandan alıyor. Derhal görevinden alınmalı" açıklaması yaparken, CHP Genel başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise Vali'nin gazeteciye gönderdiği mail ile ilgili TBMM de soru önergesi verdi.
Olayla ilgili en ilginç yaklaşım ise ünlü gazeteci Ahmet Hakan'dan geldi. Hakan sosyal medya üzerinden "Ben gazeteci İsmail Saymaz'ın yerinde olsam, Eskişehir Valisi'nin "Oğlum İsmail" diye başlayan mailine "Oğlum vali" diye cevap yazardım" dedi.
Yukarıda da söylediğimiz gibi...
Vali Tuna'nın Gazeteci İsmail Saymaz'a gönderdiği mail, daha uzun süre gündemde ki yerini koruyacak gibi...
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir aile davetinde, erkekler ve kadınlar ayrı ayrı gruplar halinde sohbet etmektedir.Sohbetin iyice koyulaştığı sırada, erkeklerden biri, birazda yüksek sesle;
- Ah ulan ahh!!! Şu anda Patagonya'da olmak vardı!!
Sesi duyan arkadaşları dayanamaz nedenini sorarlar...
O da:
- Hiç sorma arkadaş!! Patagonya'da 1 erkeğe 10 kadın düşüyormuş...Üstelik kadınlarla beraber olduğun zaman, her defasında sana 100 dolar vermekteler.. Ah ulan ahh..Şu anda Patagonya'da olmak vardı...
O ana kadar konuşmaları sessizce dinleyen eşi lafa girer;
- Kocacığım sana bir soru sorabilir miyim?
- Tabii hayatım... Bir değil iki soru dahi sorabilirsin... Neyi merak etmiştin acaba? Genç kadın olabildiğince sakin;
- Şunu merak ettim. Acaba sen şu Patagonya'da 200 dolara koskoca bir ay boyunca nasıl geçineceksin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi