4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

CESARET ÖNEMLİ ERDEMDİR

Ülkemizde, dalkavukçu olmayan, gerçeklerini, söylemekten çekinmeyen, cesur insanlar, dün vardı. Bugün de var. Bu insanlarımızdan biri de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Prof Dr. Metin FEYZİOĞLU' dur. Ülke sorunları ve çözümleri üzerinde, Özellikle de ülkemizde oluşan, etnik ve mezhepsel kutuplaşma, polisin orantısız güç kullanması, yargı bağımsızlığı gibi, alanlardaki açıklamaları ile dikkat çekiyor.
Ona göre Türkiye, mevcut sorunlarını kendisi yaratıyor. Bu sorunları da Türkiye, kendisi çözecektir. Siyasi iktidar, ülkeyi felakete götürdüğünü görecek, zararın neresinden dönülürse, kârdır diyecek; mezhepçi, kutuplaştırıcı, düşman yaratıcı söylemlerinden ve uygulamalarından vazgeçecektir.
Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU' na göre, milletvekilleri, denizin tükendiğini görecek; genel başkanlarını, parti yönetimlerini itidalli davranmaya zorlayacak. Siyasi iktidar "ben yaptım oldu" demek yerine, projelerini sivil toplumla paylaşacak, dayatarak değil, ikna ederek yürüyecek. İktidar partisi milletvekilleri, parmak çoğunluklarına dayanarak değil, ortak aklı bulma amacını gözeterek, yasama faaliyetinde bulunacak.
Yargı, özel görevli mahkemelerin, kaldırılmış olmasının doğru değerlendirilmeli tasfiye/baskı uygulamalarına, izin verilmemeli, millet adına karar verdiğini hatırlayarak yargıda oluşan yaraları, bir an önce sarmalıdır.
Üniversite rektörleri, fakülte dekanları, bürokrat değil bilim insanı olduklarını, bir an için bile unutmamalı, Başta mülki amirler olmak üzere, bürokratlar, iktidar partisinin değil, devletin memuru olduklarını daima hatırlamalıdır.
Basın, elbette siyasi görüşüne göre yorum yapacak ama tarafsız olacak, gerçeği gizlemeyecek, iftira atmayacak, yangına körükle gitmeyecek. Kısacası, sorumlu davranacak.
Muhalefet, partileri iktidar alternatifi çalışabilmesi için de önerileri var. Ona göre muhalefetin, iktidar alternatifi olabilmesi için, İnsanı, temel değer olarak benimseyecekler, insana hizmet eden, devlet anlayışını, esas alacaklar, Yasamada, yürütme ve yargıda da merkeze daima insanı ve insana hizmeti yerleştirecekler.
Öte yandan muhalefet, halka güven verecek. Geleceklerini İnandıracaklar..
Halkçı olacaklar. Halkın içinde duracaklar, toplumsal gerçekleri halktan öğrenecek. İnsanlarla aralarında, gönül köprüleri kuracaklar. Çözümü mucizelerde aramayacaklar, tek mucizenin sistemli çalışmak olduğunu bilecekler.
Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, adil yargılama konusunda, samimi olacak; çağdaş dünya uygulamalarını dikkate alarak, projelendirecek, her yurttaşa hukuki güvenlik, sosyal adalet, refah, huzur, daha kaliteli sağlık hizmeti, daha kaliteli eğitim sağlamaya söz verecekler.
Yine Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU' na göre, Devleti kutsal olmaktan çıkarıp, sızlanmayacak, mazeret üretmeyecek, hamasete, hamasetle değil, kitleleri sürükleyen heyecanlı bir akılcılıkla cevap verecek. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın haksızlıktır" diyebilecek, ezilenlerin, emeği sömürülenlerin, yanında duracak. Toplumun hiçbir kesimini dışlamayacak, ilgisiz bırakmayacak.
Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU' nun, halka daha çok iş ve daha çok istihdam sağlayacak basit, somut, elle tutulur, uygulanabilir projeler üretilmesi, önerisi siyasiler tarafından dikkate, alınır mı bilinmez ama siyasi partiler, istihdama yönelik büyümeyi tercih etmelidir. Her alanda, proje üretmelidir.
Ayrıca geleceğe bakmak, vaat ve sözle olmaz."PROJE ÜRETMEK" gerekir. Çağımızda toplumlar, zengin ve yoksul diye ayrılmıyor. Proje üretebilen, üretmeyen diye sınıflandırılıyor. Ülkelerin, bölgelerin, şirketlerin, zenginliği, bünyelerindeki, "PROJE " ile ölçülüyor.
Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU "Bayrağı indirene müdahale edilseydi barış süreci zarar görürdü" görüşüne katılmıyor. Türk Bayrağı'na, hakaret edilmesi, toplumsal barışa büyük zarar verdiğini belirttikten sonra, "Bayrağımıza yapılan saldırı; huzura, barışa, birlikte yaşama iradesine yönelik bir saldırıdır. " görüşündedir. Gerekçe olarak da Bayrağın devletin bağımsızlığını ve egemenliğini, birlik ve beraberliğini temsil ettiğini gösteriyor.
Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU, Türk Silahlı Kuvvetleri; Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy ve Casusluk gibi davalarla, baştan aşağı şekillendirilmiş, gücü kırlımış, medyanın, siyasi iktidar/cemaat yanlısı, şirketlere/kişilere geçmesi ile TSK' yı, acımasız bir kara propagandanın, savunmasız hedefi haline getirdiği görüşündedir.
Sayın Prof. Dr. FEYZİOĞLU, örnek bir hukukçudur. Çünkü Konfüçyüs'ün söylediği gibi, örnek insanlar, adaleti anlar. Ayrıca ülke ve hukuk açısından da bir şanstır. Hayat ölçüleri, ilkeleri, düşünceleri, zamanla değişmez. Doğru bildiği çizgiden, sağa sola sapmadan, ileri doğru yürür. Günübirlik ve basit hesap peşinde olmaz.
İnsanımız, Prof. Dr. Sayın FEYZİOĞLU' nun, ülke sorunları karşısında, tutumunu, davranışını, önerilerini ve cesur çıkışlarını, örnek alır mı bilinmez ama Rahmetli İNÖNÜ, " Bir memlekette, namus erbabı, en az namussuzlar kadar, cesur olmadıkça, o memleket için, kurtuluş yoktur." demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi