
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
CHP kongre süreci ve Ahmet Ataç'ın söyledikleri...
- Ben partiye üye olduğumda Akın Sallerel dünyada var mıydı yok muydu bilmiyorum ama Sinan da kısa pantolonla geziyordu o zaman. Kusura bakmasınlar ama herkes haddini bilsin.
- Herkes ölçüsüne göre konuşsun. Konuşmasın, susmak bence daha iyi. Yani konuşup da saçmalayacağımıza konuşmayalım, susalım. Ben onlara uyup da bir şey yapmam. Ben işime bakarım.
- Benim, Odunpazarı'nda referandumu anlatmamın ne gibi sakıncası var. Kendileri de geldiler. Çukurhisar'a geldiler, başka taraflara geldiler. Biz ağzımızı açıp, bir şey söylemedik. Oradan bir dernek davet ediyor, 'ben gelemem, kusura bakmayın, il başkanı kızar mı' diyeceğim.
Bu sözler Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'a ait.
Bu sözler, Muharrem İnce'nin Tepebaşı'nda gerçekleştirdiği miting için 'korsan miting' benzetmesinde bulunan CHP İl Başkanı Sinan Özkar ile Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel'in, kendisini işaret ederek 'Odunpazarı'nın bazı mahallelerinde referandum çalışması adı altında delege çalışması' yaptı iddialarına verdiği cevaplar...
Bu cevapların ardından iki önemli soru geliyor...
Birincisi: Kongre sürecinde il başkanlığı konusunda, belediye Başkanları ve milletvekilleri bir mutabakat sağlar mı?
İkincisi ise: Süreç içinde parti karışır mı?
İlk sorunun cevabı "Öyle bir çağrı gelirse, tabi ki desteklerim. Destek veririm. Ben o zaman da söyledim. Benim oy attığım il başkanı seçilir, seçilmez. O ayrı bir şey. İl başkanı eğer tarafsız, hakikaten il başkanlığı görevi yapacaksa ben de desteğimi veririm." oluyor.
İkinci soruya ise "Kavga zaten yapımda yok. Bizim düşüncemizde, 'bizim adamımız olsun' demiyorum. Partinin adamı olsun. Partinin il başkanı olsun. Onun, bunun il başkanı olmasın. Tarafsızlık konusunu onun için diyorum. Tarafsız olmadığı zaman işler çok farklı noktalara gidiyor." Cevabı geliyor.
Sonuç olarak...
Ahmet Ataç, şu anda gündeminde CHP kongre sürecinin olmadığını söylüyor.
Bunun, "Olmayacak" anlamına gelmemesi gerektiğini de hissettiriyor.
Mutabakatla bir il başkanı belirlenecekse, "Ben de varım" anlamına gelen cümleler kuruyor.
Ancak...
Taraflı olduğuna inandığı bir il başkanına da destek vermeyeceğini açık açık olmasa bile cümle aralarında sarf ediyor...
.....
Sanayi Odası seçimlerine doğru çıkan ilk aday...
-Sanayici yarın'ı yakalamalı. Dün'de kalmamalı.
-Eskişehir sanayisi daha fazla zaman kaybetmemeli.
-Sanayici enerjisini bağlı bulunduğu Oda'sından almalı ve bu enerjiyi güce çevirmeli. Çünkü sanayimize böyle bir enerji lazım
-Biz kavramı çok önemli
-Beraber kazanmalı ve birbirimize para kazandırmalıyız.
-Made in Eskişehir markalarını yeniden yaratmamız lazım.
-Mevcut yönetimi ve daha öncekileri kesinlikle eleştirmeyeceğiz. Biz sanayi ve sanayicinin geleceğine odaklanacağız.
Bu sözler, Eskişehir sanayi Odası Başkanlığına aday olduğunu açıklayan Celalettin Kesikbaş'ın basın toplantısında söylediği ve dikkatimizi çeken cümleler.
Diğer dikkatimizi çeken özelliklere gelince:
Celalettin Kesikbaş iyi bir eğitim almış...
İyi ve işinde başarılı olmuş da bir sanayici.
Dolu ve donanımlı.
Bagajında hemen her konu ile ilgili düşünce ileri sürebilecek bir özelliğe sahip.
Başkan adaylığına karar vermesi dünden bu güne olmamış. Belli ki uzunca bir süreç projeler ile Eskişehir sanayisini getirmek istediği konuma kafa yormuş.
Havada kalmayacak, ayakları yere basan düşünce ve projelerle, 2020'li yılların sanayi ve sanayici tablosunu şimdiden oluşturma gayretini hissettiriyor.
Kısacası...
Ciddi bir isim, ciddi bir sanayici ve Sanayi Odası başkanlığına talip olacakların karşısında ciddi bir rakip olarak gördük Celalettin Kesikbaş'ı.
.....
Zengin zengini ağırlamasın...
Ramazan ayına girmemize birkaç gün kaldı...
Ramazanla birlikte geleneksel iftar yemeklerinin verilmesi de başlayacak.
Bir yandan Belediyelerin ve diğer kurum ve kuruluşların vatandaşlar için kurduğu iftar çadırları, iftarını açmak isteyenlerle dolup taşarken, diğer taraftan da Ramazan geleneğine uygun olarak iftar yemekleri düzenlenecek.
Ancak...
Düzenlenen iftar yemekleri, her ne kadar bir araya gelme amacı taşısa da, ister istemez Zenginlerin zenginleri ağırlaması gibi algılanıyor.
Zira...
Düzenlenen iftar yemeklerinde, durumu iyi olan insanlar yer alıyor.
Halbuki...
İftar yemeği bulamayan ve verilen iftar yemeklerine ihtiyacı olan birçok insan yaşıyor bu kentte.
Kısacası...
Diyeceğimiz o ki, kurum ve kuruluşlar, zenginlerin zenginleri ağırladığı iftar yemeği verme yerine, ihtiyacı olanlara bu olanağı sunsun.
Böylece...
Hem, yemek ihtiyacı olanlara gitmiş olur, hem de Ramazan ayının özelliklerinden biri olan paylaşımcılık geleneği yerine getirilmiş olunur.
Umanız bu ramazanda, zenginlerin zenginleri ağırladığı sofralardan çok, ihtiyacı olmayanların ihtiyaç sahiplerine sofralar hazırladığı bir tablo yaşarız...