
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
CHP VE KOBANİ TEZKERESİ
CHP lideri KILIÇDAROĞLU, "Gelin askerimizin, kara harekâtını Kobani' nin kurtarılması ve IŞİD' in, buradan püskürtülmesi hedefiyle kısıtlayalım" dedi ama. Aynı duyarlılığı, Türkmenler için, göstermedi.
Oysa CHP Lideri, daha önce, "Türkiye'yi, Ortadoğu bataklığına sürüklemeyin' dedik. 'Ortadoğu bataklık değildir' diye bize cevap verdiler. Bugün geldiğimiz nokta, gerçekten de acı dolu bir noktadır. Türkiye, Ortadoğu bataklığını, kendi ülkesinin içine çekti. Yani bir anlamda bataklığa saplandı." diyerek, AK Parti iktidarını eleştirmişti.
Diğer yandan, Ak Parti'nin, meclise getirdiği ve kabul da edilen tezkereyi, CHP, HDP ile birlikte reddetmişti. Gerekçe olarak da, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Suriye ve Irak'a yönelik bir askeri müdahaleyi, yasal kılacak buna imkân sağlayan bir kararı bulunmadığını, Libya'ya müdahale konusunda, Genel Kurul karar alındığını, ancak Suriye ve Irak konusunda, böyle bir karar olmadığı gerekçe göstererek, Uluslararası hukuk bakımından dayanağı yoktur görüşünü, kamuoyu ile paylaşmıştı.
Peki, ne değişti de CHP "Kobani' nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan püskürtülmesi" için, teskere önerisinde bulundu? Ayrıca Türkiye' nin, IŞİD ve Kobani'ye, müdahale etmesi, Ortadoğu bataklığına saplanmak, değil de nedir?
Sayın KILIÇDAROĞLU, bu teklifi, Güneydoğu'daki il başkanları ile yaptığı toplantı soncu açıklaması, tamamen Kürt kökenli vatandaşlara yöneliktir. Yani seçim yatırımından başka, bir şey değildir.
CHP, Atatürk'ün partisi ise barıştan yana olmak mecburiyetindedir. Çünkü ATATÜRK; "Biz cenkçi değiliz. Barışseveriz ve bir an evvel barışın gerçekleşmesini görmek, ona yardım ve hizmet etmek isteriz" deyişi ve "Yurtta Barış, Dünyada Barış" özdeyişi ile artık o bütün çağların insanı olmuştur. Çünkü O, Türk ulusuna ve dünya uluslarına bu özdeyişlerle insancıl bir mesaj vermiştir. Yaşamı boyunca, dünya barışında tüm ülkelerin uzlaşmasını ve barış içinde yaşamalarını düşlemiş, "Gerekmedikçe savaş cinayettir" demiştir.
CHP yöneticileri, her vesile Atatürk'ün kurduğu bir parti olduklarını söylerler. Oysa Atatürk' ün, Ulusal ve küresel barışa, bakış açısı da ortadadır. Yurtta sulh, cihanda sulh, Türk İnkılâbının, bir temel ilkesi, Türk dış politikasının da dayanağıdır. 1961 ve 1982 Anayasalarımızda yer alan, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh,, ilkesi, sadece bir parola değil, aynı zamanda, bir üstün hukuk kuralıdır.
Atatürk, hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi. "Yurtta barış, dünyada barış " özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi.
Öte yandan Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi, bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedef tutar, hem iç politikanın, hem de dış politikanın temel dayanağıdır. Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi, Türkiye'nin, bir devlet politikası olarak, kuruluşundan itibaren izlenmeye başlamıştır.
Nitekim Atatürk, 1 Kasım 1929'daki, TBMM' i açış konuşmasında, "Hariciyede dürüst ve açık siyasetimiz, bilhassa sulh fikrine müstenittir. Beynelmilel herhangi bir meselemizi sulh vasıtalarıyla halletmeyi aramak, bizim, menfaat ve zihniyetimize uyan bir yoldur. Bu yol haricinde bir teklif karşısında, kalmamak içindir ki, emniyet prensibine ve onun vasıtalarına çok ehemmiyet veriyoruz. Beynelmilel sulh havasının mahfuziyeti için Türkiye Cumhuriyeti iktidarı dâhilinde, herhangi bir hizmetten geri kalmayacaktır." demiştir.
Yine Atatürk' e göre, "Cihanda Sulh" ise, milletlerarası barış ve güvenliğin korunmasını ve sağlanmasını, milletlerarası barışın bölünmezliğini, insanlığın da hepsini bir vücut ve her milleti de onun bir uzvu addetmeyi amaç bilir. "Cihanda Sulh" milletlerarası ilişkilerde, kuvvete ve kuvvet tehdidine başvurmamayı, milletlerarası uyuşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesini öngörür.
CHP, ülkemizin en eski partisi. Ancak neden bilinmez, bir türlü kendisinden beklenen, performansı göstermedi. Ülke gündemini, yönetmesi gerekirken, Ülke gündemi, CHP' yi yönetiyor. Bunda en büyük neden, CHP' nin, yıllardır, aynı kadrolarla yönetilmesi ve bünyesinde, yeni yüzlere, yer verilmemesi yanında sürekli rota değiştirmesidir.
CHP, Atatürk'ün, fikir ve düşüncelerini dikkate almalıdır. Türk Milletinin, tek kurtuluş yolu, Atatürk' ün yoludur. Milli birlik ve berberliğimizi ve ülke bütünlüğünü sağlayacak, akla, mantığa, insanlığa, ahlâka, Müslümanlığa, en uygun dünya görüşü, Atatürkçülüktür. Türk milletinin, geleceği, Atatürk' ün, görüş ve düşüncelerinde gizlidir.
Yalnız CHP değil, Türk Milleti, Atatürk' ün, fikir ve düşünceleri doğrultusunda, hareket etmek zorundadır. Türk ulusu, bugünkü bağımsızlığını ve sahip olduğu, ekonomik, kültürel, sosyal gelişmişliğini, çağdaşlaşmayı, O' na borçludur. Onun yolu, refah, mutluluk, barış ve huzurdur. Atatürk ve Atatürkçülüğe karşı çıkmak ise, Türk milletinin, felaketidir.