4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÇİFTÇİLER MAĞDUR EDİLMEMELİ

               Ülkemizde, coğrafi ve doğal koşulların zorluğu, köyler ’de altyapının olmayışı, terör, aileler arasında yaşanan kan davaları, sağlık ve eğitim sorunu, gizli işsizlik  Kazanılan para, ailenin yaşamını idame ettirmeye yetmemesi, kırsal alanlarda geçim sıkıntısının baş göstermesi, gibi sorunlar, kırsal kesimden şehirlere göçü hızlandırdı.


            Ülkemizde 1927 yılında %75 olan kır nüfusu, 1950’de %75 ve 2009 yılında %32, 2013 yılında ise %27 olmuştur.


           Şimdi de aldıkları kredileri ödeyemedikleri için, hacizle karşı karşıya kalan çiftçiler, bir kez daha Ankara’da buluşdu. Daha önce dört kez Ankara’ya giden çiftçiler, 2 Şubat Salı günü bir kez daha bir araya gelerek, sorunlarını kamuoyu ile paylaştılar.


         CHP lideri, Sayın KILIÇDAROĞLU, çiftçiler buluşmasının açılışında konuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün, "Köylü milletin efendisidir" sözünü hatırlatan,  Kılıçdaroğlu, "Köylü gerçekten de bugün milletin efendisi mi? Bu sorunun cevabını, siz biliyorsunuz. " dedi


               Aslında yıllardır, her gelen siyasi iktidar, "KALKINMA KÖYDEN BAŞLAYACAKTIR" sloganı ile umut verdi. Ancak hiçbir siyasi iktidar, bu vaadini beklenen şekilde, yerine getiremedi.


              Oysa tarım, dünyanın, bütün ülkelerinde, stratejik ve olmazsa olmaz sektördür. O nedenle de tüm dünyada, tarım desteklenmektedir. AB’de nüfus aktif nüfusun, %5’i olurken, AB’de bütçesinden, ayrılan pay,%46’dır. Yani AB’de bütçesinin, yarıya yakın kısmı, tarım kesiminin desteklenmesine ayrılmıştır. Buna rağmen de Avrupa Birliği, bu desteklemeyi, yetersiz görmektedir.


               Türkiye’de ise destekleme oranları, her geçen yıl azalıyor. Girdi fiyatları yükselirken mahsullere verilen taban fiyatlarda, ciddi düşmeler var. 1980’li yıllardan itibaren, yanlış tarım politikaları ve tarım ürünlerinin, ithalatının serbest bırakılması, çiftçiyi zor dudurmda bırak


               Bu sebepten de geçmişte, tarım ürünleri açısından, kendi kendine yeterli yedi ülkeden biri olan, Türkiye, Bugün siyasi otoritenin hataları nedeniyle, tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline getirildi.
                Türkiye’ de, çiftçiye yeteri kadar destek verilmediği için, çiftçi tarımı terk etmeye başladı. Son 18 yılda.  26 milyon 579 bin olan ekilen tarım alanımız,  2019’da 23 milyon hektara düştü.  Yani 3 Trakya büyüklüğünde alan, ekilmiyor. Ektiği zaman da zarar ediyor.                


              Sayın KILIÇDAROĞLU’ da ,  “2021 bütçesinden, size destek yapılacak. 2020 ile 2021 bütçesini yan yana getirdiğimizde, mazot desteği için, 2021 bütçesine 2020 bütçesinden 177 milyon lira daha az para koyuldu. Gübre için 52 milyon lira daha az, Hayvancılık Destek Ödemeleri için 558 milyon lira daha az para kondu. Hem 2020’yi ödemediler, hem de 2021’de daha az destek koydular. “dedi.


                 Türkiye’de, tarım alanları daralıyor, çiftçi tarımdan kopuyor, tarımda daha çok ithalatçı oluyoruz, kırsal nüfus giderek azalıyor. Tarımsal girdilerin (mazot, gübre, tohum, yem) fiyatları ürün fiyatlarına göre, daha hızlı ve daha yüksek oranda artıyor. 


              Eskişehir çiftçisi de güç durumdadır. Nitekim İyi Parti Sivrihisar İlçe Başkanı Sayın Recep TOPTAŞ, Gübre fiyatlarına yapılan %70-90 zam, yeni sezon gübre mevsiminde çiftçimizi şoke etti.  Geçen yıl, Ocak ayında 1765 TL olan üre gübresi, bu gün 3000 TL sen satılıyor. Geçen yıl 950TL olan amonyum sülfet 1650 TLden satılıyorGeçen yıl 1850 TL sen satılan DAP gübresi 3450 TL sen satılıyor” dedi.


                 Yine Sayın TOPTAŞ’ a göre, bu orantısız yapılan fahiş zamlar sonucunda, çiftçimiz gübre kullanamaz hale gelecektir, Hal böyle olunca, üretim de şok düşüşler olacak ve zarar eden çiftçimiz, tarlasını terkedecektir. Yüksek fiyatlarla, ithal yolunun açılması ile yem ve un fiyatlarında, önü alınamaz artışlar olacaktır.


               Şu bir gerçek ki, hububat ve pancara, Ankara’da taban fiyat verilmektedir. Ankara daki taban fiyatı belirleyicisi, siyasi irade ise siyasi geleceğini ve çıkarını düşünerek, halka ucuz ekmek ve şeker yedirebilmek için, maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, Eskişehir’deki, iki temel ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu ve Eskişehir çiftçisini de sürekli mağdur etti.
             Oysa Eskişehir’ in, ekonomisine tarımın katkısı, yıllarca küçümsenmeyecek boyutlarda oldu. Bu katkı daha da artırılabilir. Yeter ki tarım sanayi ve ekonominin motoru haline de getirilsin, tarım alanları daha verimli kullanılsın, tarıma dayalı sanayi yatırımları teşvik edilsin ve destek verilsin.


              Elbette çiftçinin, sorunları ile ilgili alanda, siyasi otorite kadar, çiftçi ile ilgili sivil toplum örgütlerinin, özellikle de Ziraat odalarının da sorumluluğu vardır. Çünkü ziraat odaları, noter görevi görmekte, tarımda verimi artıracak, tek girişimde bulunmamaktadır.    


           Bu durumu, pek çok kere yasal çözüm bulunması için, milletvekillerine ilettik ancak çözün bulunamadı.


         Elbette Eskişehir çiftcisini, Türkiye’deki tarım politikalarından etkilenmektedir. Özellikle de hububat ve pancara verilen taban fiyatlar, Eskişehir çiftçisini, sürekli mağdur etti. Çünkü Eskişehir, tarımı, iki temel ürüne dayanmaktadır.


           Ayrıca Eskişehir’ de, iki temel ürün olan hububat ve şeker pancarı,  siyasi otoritenin "HALKIN EKMEĞİ" bakış açısıyla, sürekli fiyat baskısı altında tutulmuş, İki ürün de uluslararası pazarlara, açık olmadığı için de kaynak yaratamamıştır.


            Türk çitçisi, dün olduğu gibi, bugünde siyasi, iktidarlar tarafından mağdur edildi. Oysa bugün Türk milleti ve çiftciyi magdur eden,  siyasi iktidarlar, varlığınını, Türk çiftçisine borçludur.


              Nitekim Büyük önder ATATÜRK, " Milletimiz, çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra, yine bu topraklarda bulunuyorsa, bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi, bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin, büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün, dünya yüzünde bulunmayacaktık." demiştir.


 


 


 





 

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi