
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Çıkıp "İnce'den daha iyi aday mışız" deseler...
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, CHP Odunpazarı’nda yüzde 44.16, AK Parti ise yüzde 44 oy almıştı.
çok az bir farkla da olsa Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP Odunpazarı’nda birinci parti çıkmıştı…
2018 seçimleri sonrasında, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile bir televizyon programına katılmış, bu seçim sonuçlarının kendisinde, belediye seçimleri için bir endişe yaratıp yaratmadığını sormuştuk.
-“Hiçbir endişem yok. Rakamlar ortada. Biz Odunpazarı’nda belediye seçimlerini rahat kazanırız” cevabı vermişti önce…
Ardından da…
-“AK Parti Odunpazarı’nda seçimi kazanmak için Recep Tayyip Erdoğan’dan daha iyi bir aday göstermek zorunda. Zira Erdoğan Odunpazarı’nda birinci olamadı. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Odunpazarı’nda Erdoğan’dan daha fazla oy aldı ve birinci oldu. O yüzden AK Parti’nin Odunpazarı’nı kazanabilmesi için Erdoğan’dan daha güçlü bir aday bulması gerekiyor. ” demişti…
Verdiği bu örnek üzerine, biraz da espri ile “AK parti’nin Erdoğan’dan daha iyi bir aday bulması gerektiğini söylüyorsunuz. Peki siz Muharrem İnce’den daha iyi bir aday mısınız ki, en az onun aldığı oyu alabileceğinizi ve Odunpazarı’nda seçimi kazanabileceğinizi düşünüyorsunuz?” diye sormuştuk kendisine…
önce gülümsemiş, ardından da “Bakacağız, belki de daha iyiyizdir. Seçim yapıldığında bu zaten ortaya çıkar” demişti.
Dediği çıktı iyi mi?
İYİ Parti’nin aday çıkartmasına rağmen Kazım Kurt Odunpazarı’nda, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce’nin aldığı oyun yüzde 4,5 üzerine çıktı…
çıkıp asla demez ama televizyon programında sorduğumuz soruya binaen “bak görüyor musun İnce’den daha iyi aday mışım” diye esprisini dahi yapsa, haksız da sayılmaz hani…
ATAç 4 AVANS VERİP
15 FARKLA KAZANMIŞ.
Gelelim Tepebaşı bölgesine ve Ahmet Ataç’a…
Eskiden, daha doğrusu çocukken birebir maçlar yapardık kendi aramızda.
Eğer maç yaptığımız arkadaşımız çok iyi topçuysa ya da bizden büyük biriyse avans verirdi.
örneğin 3-0 önde başlardık maça…
Buna rağmen, yani maça avans ve avantajla başlamamıza rağmen çoğu defa yenildiğimiz olurdu.
Avansı veren, oyun bilgisi, tecrübesi ve azmi ile maçtan galip ayrılırdı.
Mahalli seçimlerin Tepebaşı sonuçlarını da ister istemez eskiye girip, böyle yorumladık…
Bakın şimdi!
Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’nin adayı Erdoğan Tepebaşı’ndan 45.7 oy almış.
CHP adayı İnce ise 41.7…
Yani CHP Tepebaşı’nda yüzde 4 geride…
Mahalli seçimlere son alınan bu oylarla giriliyor…
AK Partinin Tepebaşı adayı yüzde 41 oy alıyor.
Neredeyse Erdoğan’ın aldığı oyla hemen hemen aynı…
CHP’nin adayı Ahmet Ataç ise yüzde 56.2 oy alıyor.
Yani İnce’nin aldığı oyun 15 puan fazlasını…
Yukarıda verdiğimiz örnek misali, Ahmet Ataç 4 avans vermiş, maçı 15 farkla kazanmış…
Sonuç olarak söylemek istediğimiz şu…
Son yapılan seçimlerde AK parti’nin Odunpazarı ve Tepebaşı adayları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her iki ilçede aldığı oyu çok da yukarılara taşıyamadı.
Ama aynı şey CHP adayları Kurt ve Ataç için aynı değil.
Zira…
CHP’li her iki isim de,her iki ilçede Cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oyu bir hayli yukarıya taşıdılar…
.....
Meclisin feshi diye de
bir şey var yani…
özellikle İstanbul ve Ankara’da, Belediye başkanlarının CHP’li, Meclis çoğunluğunun AK Partili olması sonrasında herkeste bir merak başladı…
-“Bu belediye başkanları meclis çoğunluğu olmadan nasıl karar alabilecek? Nasıl çalışıp nasıl hizmet üretebilecek?” diye soruyor herkes…
-“Belediye meclisinin, başkanın aksi partilerden olması, yani muhalefetin mecliste çoğunlukta olması, belediye bütçenin çıkmasını engelleyecek mi?” diye merak ediyor…
Ya da…
-“Belediye meclisinin, yani muhalefetin mecliste çoğunlukta olması, kararların çıkmasını engelleyecek mi?” diye endişe duyuyor.
Aslında bu durum bizim Eskişehir’de yıllardır alışık olduğumuz bir durum…
Tıpkı Eskişehir’de yıllardır olduğu gibi söz Ankara ve İstanbul belediye başkanları da meclis çoğunlukları olmadıkları için elleri kolları bağlanacak.
Zaman zaman engellemelerle karşılaşacak.
İstedikleri kararları meclisten geçiremeyecek.
Ancak…
Bu iplerin tamamen meclis çoğunluğuna geçtiği ve belediyeyi de meclis çoğunluğunun yöneteceği anlamına gelmiyor.
Hele hele, belediye başkanını çalıştırmamayı, belediye başkanına hizmet ürettirmemeyi, belediye başkanına karar aldırmamayı kafasına koyan ve bunu kasıtlı yapan meclis çoğunluğunu da “Meclisin feshi” gibi bir durum bekliyor…
Zira…
5393 sayılı Belediye Kanunu şöyle diyor:
"Meclisin feshi”
Madde 30- Belediye meclisi;
a) Kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı ihmal eder ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğratırsa,
b) Belediyeye verilen görevlerle ilgisi olmayan siyasî konularda karar alırsa,
İçişleri Bakanlığının bildirimi üzerine Danıştayın kararı ile feshedilir.
İçişleri Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde meclisin feshine dair bildirim ile birlikte, karar verilinceye kadar meclis toplantılarının ertelenmesini de ister. Danıştay, bu hususu en geç bir ay içinde karara bağlar.
Bu şekilde feshedilen meclisin yerine seçilen meclis, kalan süreyi tamamlar."
.....
Eskişehir’de seçim denklemi…
Eskişehir’de, 2004 yılından bu yana yapılan mahalli seçimlerin sonucunu etkileyen ve belirleyen tek bir unsur var…
Bir tarafın diğer tarafın seçmeninden alabildiği veya alamadığı oylar.
Bu oylar belirliyor seçimin sonucunu…
Yani…
2004 yılından bu yana mahalli seçimlerde yarışan AK parti ve CHP’nin oyları birbirine neredeyse eşit olduğu için, kazanan taraf, yani CHP, Eskişehir’deki sağ seçmenin oylarını alabildiği için seçimleri rahat kazanıyor.
AK Parti ise aynı seçimlerde sol seçmenin oylarını alamadığı için kaybediyor…
Kısacası…
Eskişehir’deki seçimlerin sonucunu “ karşı seçmenin oyunu alan kazanır, kendi seçmeninin oyunu kaçıran kaybeder” denklemi belirliyor.
Bu basit denkleme rağmen AK parti bu denklemi aradan geçen yıllara rağmen çözmüş görünmüyor…