
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Cindoruk: "Söylediğimiz oldu ya, mutlu ve huzurluyum"
Süleyman Demirel yasaklı, partinin başında Hüsamettin Cindoruk var…
Yassıada davasının ünlü Avukatı olan Cindoruk, yaptığı açıklamalarla özal hükümetini bildiğiniz silkeliyor.
Referandumda siyaset yasağı kalkan Demirel geçiyor partinin başına.
1991 seçimleri kapıya dayanmış vaziyette.
Partinin en önemli ikinci ismi Hüsamettin Cindoruk’un Milletvekili aday göstereceği il Eskişehir olarak açıklanıyor.
Cindoruk aynı zamanda Eskişehir’in Eniştesi.
Adaylığı büyük heyecan yaratıyor şehirde.
Zira…
Nereden baksanız o dönemin en popüler, en etkili ve en deneyimli siyasetçisi.
Aday gösterildiği Eskişehir’e seçim sloganı ile birlikte geliyor Cindoruk.
Ayağının tozuyla yaptığı ilk açıklamada “İktidara geliyoruz. Eskişehir gelişecek, büyük şehir olacak” diyor…
Doğru Yol Partisi’nin Eskişehir’deki bütün seçim kampanyası resmen bu slogan üzerine kuruluyor.
Eskişehir’in dört bir tarafı “İktidara geliyoruz. Eskişehir gelişecek, büyük şehir olacak” afişleriyle kaplanıyor.
xxx
1991seçimleri yapılıyor, seçimlerden büyük ortak DYP ile SHP’nin iktidarı çıkıyor
DYP Eskişehir’de birinci parti olurken, Cindoruk ile birlikte 3 milletvekiline sahip oluyor.
Seçimlerin sonuçlanmasının hemen ardından Meclis toplanıyor ve Eskişehir Milletvekili Hüsamettin Cindoruk 4 yıl boyunca yapacağı Türkiye Büyük millet Meclisi başkanlığı görevine seçiliyor.
Eskişehir’in hem Eniştesi hem de Milletvekili, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’ndan sonra en yüksek ikinci makamına oturuyor…
xxx
Meclis başkanlığı görevi sırasında bir gün Cindoruk’un önüne “Büyükşehir statüsü verilecek olan şehirler listesi” geliyor.
Listeye şöyle bir göz gezdirdiğinde Eskişehir’in listede olmadığını görüyor.
önce Demirel’i arıyor, ardından grup başkan vekillerini…
-“Listede Eskişehir yoksa bu kanun teklifi meclis gündemine zor gelir” diyor.
çaresiz ekliyorlar Eskişehir’i…
Zamanın kudretli bakanı İsmet Sezgin’in “O zaman Aydın da büyükşehir olacak” tehditleri dikkate alınmazken, Eskişehir yeni çıkartılan kanunla Büyükşehir statüsüne kavuşuyor.
xxx
Hüsamettin Cindoruk yakın siyasi tarihin tanığı olan son derece deneyimli bir siyasetçi.
Bir düğün sebebiyle hafta sonu gittiğimiz Cunda adasında, önce Eskişehirli Orhan Kesikoğlu ile buluştuk, ardından da yazlığında bulunan Hüsamettin Cindoruk’u ziyaret ettik.
Son derece iyi, neşeli ve moralli bulduk kendisini.
Gündemi yakından takip ediyor, okuyor, izliyor…
Eskişehir’i sorduk haliyle…
Yukarıda da belirttiğimiz 91 seçimleri öncesinin seçim sloganlarını hatırlattı…
Ardından da “Eskişehir’in gelişeceğini, büyük şehir olacağını vaat etmiştik. Büyükşehir statüsü kazanmasını gerçekleştirmek ve şehrin gelişimini başlatmak bize nasip oldu. Başlattığımız gelişmeyi tamamlamak da bizden sonra Sayın Büyükerşen’e. O yüzden mutluyum ve huzurluyum. çünkü biz bu şehre bir söz vermiştik. Bu söz bugün için Eskişehir’de tam anlamıyla gerçekleşti. Eskişehir bugün için artık gelişmiş önemli bir büyükşehir’dir.” Dedi.
Eskişehir ile ilgili o dönem yapmak isteyip de yapamadığı bir şey olup olmadığını sorduk…
Doğalgaz’ın gelmesinden, sanayi yatırımlarına kadar hemen her şeyin yapıldığını, bir tek Alpu’nun, tıpkı Odunpazarı ve Tepebaşı gibi merkez ilçe olması düşüncesinin, şartlar müsait olmadığı için gerçekleşmediğini söyledi…
Eskişehir’e yakında gelip gelmeyeceğini sorduğumuzda ise Cindoruk “Yeni açılan modern Müze’yi çok merak ediyorum ve ilk fırsatta Eskişehir’e geleceğim.” cevabını verdi…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Mustafa Kemal Biçerli’ye geçmiş olsun…
İşkur ve Yaşam boyu öğrenme genel müdürlüğü yapmış başarılı bir akademisyen Prof Dr Mustafa Kemal Biçerli…
Son derece donanımlı, hassasiyetleri olan, nezaket ve zarafet sahibi, aynı zamanda çevresinde sevilen ve saygı duyulan bir isim.
Bir sıkıntı yaşadığını hissediyor ve kendisini doğruca hastaneye atıyor.
Yapılan muayenede, tahmininde yanılmadığı çıkıyor ortaya.
Hemen müdahale ediliyor, bir-iki gün kontrol altında tutulduktan sonra, dinlenmek üzere evine gönderiliyor.
Ani gelişen rahatsızlık her ne kadar hafif bir rahatsızlık olsa da endişe uyandırmıyor değil hani.
“geçmiş olsun” demek için aradığımızda, sağlığının gayet iyi durumda olduğunu öğrenince, biz de sevinip rahatladık.
Şakanın bile düzeylisini yaptığını çok iyi bildiğimiz için, espri ile karışık kendisine “Bir daha böyle şakalar yapmayın” diye tembihte bulunmadan da edemedik….
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İletişimsizlik…
-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgâha götürürsün.
-Binbaşı, yüzbaşıya:
-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgâhta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
-Yüzbaşı, teğmene:
-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgâhta gerekli bilgiyi verecektir.
-Teğmen, başçavuşa:
-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgâhta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
-Başçavuş, askere:
-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında:
-Yarın sabah bizim başçavuş Albayı tutuklayacakmış.
Bzim toplumda iletişim maalesef bu hale geldi.
Biri bir şey söylüyor, o söylediği 4 ncü ağızdan sonra bambaşka bir şey oluyor…
İşin kötüsü…
Herkes buna inanıyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Biraz da gülmek lazım
Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- üniversite mezunu değilim.
- öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.