4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÇÖZÜM SÜRECİ

İlim Yayma Cemiyeti, "Çözüm Süreci" konulu paneli, ne amaçla yaptı bilinmez ama panelde, gazeteci Ali Bayramoğlu ve Gülay Göktürk'ün, Türkleştirme ile ilgili suçlamaları dikkat çekti..
Her iki konuşmacı da, Türklerin ve Kemalistlerin, Türkiye Cumhuriyetini kurarken, Kürtler ve İslami kesimle, mutabakat içinde olduğunu, daha sonra, iki kesimi de ret ederek, baskı altına aldığını, özellikle de Ali Bayramoğlu' nun, Türklerin, etnik grupları, Türkleştirmek istedi iddiası, ülkemizde, birlik ve beraberliğe, zarar verecek niteliktedir.
Öte yandan, Bayramoğlu' nun, dışlandı dediği İslami kesim, Atatürk ve arkadaşları, hem Türk, hem de Müslüman' dır. Ayrıca İslami' yete, en büyük hizmeti Türkler yapmıştır. Türkler, tarih boyunca karışıklık içindeki İslam dünyasının, koruyuculuğunu üstlenmiş,1000 yıl boyunca İslamiyet'in bayraktarlığını yapmıştır.
Ayrıca Haçlı Seferleri'ne ve Moğol akınlarına karşı, Türkler tarafından set oluşturulmuştur. Ayrıca Türkler, Müslümanlığın bayraktarlığını yapmıştır. Gazneli Mahmud'un Hindistan'a kadar yaptığı seferler sonucunda, Müslümanlık, Hindistan'a kadar ulaşmıştır.
Aslında Ali Bayramoğlu ve Gülay Göktürk' ün, Atatürk'le ilgili sözleri yadırganmamalıdır. Yıllardır, ATATÜRK' ün, inanç üzerdeki fikir ve düşüncelerini, kişisel ve siyasi çıkarlarının önünde, engel gibi gören, kişi/kişiler ve kesimler, Atatürk' ü, İslamiyet karşı gibi gösterdiler. Oysa ATATÜRK, yaşamı boyunca tebliğ edilen İslamiyet'i savummuş, dini erozyona uğratacak, gelişmelere de sürekli karşı çıkmıştır. Siyasetin ve devlet işlerinin, dini düşüncelerden uzak tutulmasına da özen göstermiş ve gösterilmesini de sürekli önermiştir.
Ali Bayramoğlu' nun, Kemalist rejimin, etnik grupları Türkleştirmek istediği yönündeki iddiası, pimi çekilmiş bomba olup, ülkemizi Yugoslavya gibi böler. Aslında bu söylem de asılsızdır. Nitekim Atatürk "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. " demiştir.
Yine Atatürk, " Bugünkü Türk Milletinin siyasal ve sosyal topluluğu içinde, kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş, vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat geçmişin baskı dönemleri ürünü olan bu yanlış adlandırmalar, düşmana alet olan birkaç mürteci beyinsizden, başka hiçbir millet ferdi üzerinde kederden başka bir etki yapamamıştır. Çünkü bu millet fertleri de bütün Türk toplumu gibi, aynı ortak geçmişe, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunuyorlar. "demiştir.
Öte yandan geçmişte, o günün şartlarını bilmeden, Atatürk ve arkadaşlarını eleştirmek haksızlıktır. Bugünkü neslin görevi, geçmişi eleştirmek değildir. Geçmişte yapılan yanlışlarda ibret, doğrulardan örnek alarak, geleceğe bakmaktır. Ayrıca geçmişte yaşananları, temcit pilavı gibi, gündeme getirmek ülkemize yarar, değil zara verir.
Diğer yandan AKP iktidarı döneminde, Kürtçe, isim vermelerinin önündeki yasakları ve farklı dil Türkçe dışındaki dillerde, yayınla ilgili sınırlama kaldırıldı. TRT'nin, bir kanalı, 24 saat Kürtçe, yayına başladı ve lehçelerde, o dillerin öğretilmesi amacıyla kurs açılması serbest bırakıldı. Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri ile Kürtçe enstitüleri kurulmasına izin verildi. Ana dilde ve yerel dillerde, siyasi propaganda suç olmaktan çıkarıldı. AKP, pek çok açılım yapdı ama PKK, BDP ve yandaşlarını memnun edemedi. Çünkü hedefleri önce "ÖZERKLİK" daha sonra da "Bağımsız Kürdistan" dır.
Elbette Türk halkı, barışçıl çözümlere, her zaman sıcak bakmıştır. Ancak bu düşüncesi ve isteği, emperyalist ülkeler, dış ve iç şer odakları tarafından, sürekli suiistimal edilmiş ve etnik, dinsel ve ideolojik gelişmeler, sürekli körüklenmiştir. Devlet kurumlarının, barışçıl çözümlere yaklaşımını sürekli, militarist asayiş politikaları, olarak tanımlanmıştır.
Anadille eğitim isteyen, siyasiler, köşe yazarları, üniversitesi' nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması isteyen, YÖK Başkanı, rektörler, Anadille eğitim öneren, EGİT-SEN veya benzer isteklerde bulunan kişi/kişiler' de, dış ve iç şer odakların, senaryolarına, bilerek veya bilmeyerek, destek vermektedir.
Çünkü Lozan'da, emperyalist ülkeler, "Lozan da kaybettiklerimizi, onlara alfabe verdiğimizde, tek tek geri alacağız. " demişlerdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi