
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
"Demiştik" demek yerine...
-Bu hükümeti iktidara getiren seçmen, bu iktidarın arkasında durmak için kendince mutlaka bir neden buluyor.
-Hırsızlık ve yolsuzlukların aleni olduğu biliniyor olsa bile, öfkesini kendini yargılama yerine, bu hırsızlık ve yolsuzlukları ifşa edenlere yöneltiyor.
-Çünkü, bu hükümeti 12 yıl boyunca iktidarda tutan seçmen, hayalleri ve menfaatleri dahil pek çok değerini yine bu hükümete bağlamış.
-O yüzden, hiçbir zaman haksız olduklarını, geçmişte yanlış karar verdiklerini kabul etmeyecekler.
-"Gerçekten haklı olan sizlermişsiniz. Bunu açıkça gördük. Biz ne kadar da yanılmışız" diye asla demeyecekler.
-Çünkü, insanlar kandırılmış olduklarını, doğru dahi olsa duymak istemez. Haksız dahi olsa, haklılığını ispatlamak için mutlaka bir neden bulacaktır.
-"Biz ne kadar da salakmışız" dememe uğruna, haklı olduklarının bir bahanesini olmasa bile yaratacaktır...
-Sevgi, empati ve zenginleştirme vaadi ile yaklaşılmadığı sürece bu insanların bu düşüncesi pek değişecek gibi değil.
-Galiba, seçmenin bir bölümü, muhalefet partilerinin halka bakış açısından muzdarip.
-Halk adına çaba harcadığını söyleyip, halka tepeden bakma tavrı en çok gücüne gidiyor bir takım insanların.
-Kibir ve ego algısı, seçmeni muhalefet partilerinden uzaklaştırdığı gibi, yanlış olduğunu bile bile iktidar partisine daha da kilitliyor gibi bir durum var ortada.
-Yani, Oy veren yüzde 50'yi sürekli "geri zekâlı" olarak tanımlayan bir siyasi yaklaşımın, o geri zekâlı dediklerinden dahi oy alamaması gibi bir paradoks yaşanıyor muhalefet cephesinde.
Yukarıda başlıklar halinde sunduğumuz tespitler bizim seçim öncesi süreçteki yazılarımızda yer alan tespitlerdi.
Bu gün mahalli seçimlerin Türkiye genelindeki sonuçları, bu tespitlerin doğruluğunu bir kez daha ortaya koydu.
Şimdi diyeceksiniz ki: "İyi güzel de, İzmir, Eskişehir, Edirne ,Aydın,Muğla gibi illerde niye bu durum yok da, diğer illerde var? Niçin bu illerde hep CHP ve CHP li adaylar kazanıyor?"
Hemen söyleyelim...
Yazıyı tersten okuyun, bunun da niçin olduğunu göreceksiniz.
Çünkü...
Bu illerde ki muhalefetin de diğerlerinden farkı yok.
-----------------------------
Sadece bizim
kazanmamız yetmiyor...
Herkese göre seçimlere en rahat giren isimdi Ahmet Ataç ...
Herkese göre, kazanmasının önünde hiçbir engel yoktu.
Yine herkese göre...
Yeniden seçilmesi sürpriz olmayacaktı.
Buna rağmen, seçim sürecinde en çok çalışan adaylardan biri oldu.
Son haftaya girilinceye dek seçim irtibat büroları açıp, teşkilatın heyecanını dik tutmak için uğraştı.
Seçileceğini kendisi de biliyordu.
En rahat seçimi olduğunun da farkındaydı.
Oyların sayılmaya başlamasından, tamamlanmasına kadar geçen süreçte hep bariz farkla öndeydi.
Öyle de bitirdi seçimi.
Yüzde 47'nin üzerinde oy aldı.
Büyükşehir meclisine daha fazla üye yolladı.
MHP, meclisine üye dahi sokamadı.
Tepebaşı'nda üst üste ikinci kez seçilerek bir ilki gerçekleştirdi.
Sonuçlar belli olduğunda ortalarda yoktu.
Sevinç gösterisi içinde olmadı.
Hatta biraz keyifsizdi de.
Nedenini sorduk? Türkiye tablosunun olduğunu söyledi.
-"Sadece bizim kazanmamız yetmiyor. Keşke ülkenin tamamı kazansaydı. Demek k daha çok çalışacağız, daha çok gayret göstereceğiz" dedi.
----------------------------------
İki farklı teşekkür mesajı...
AK parti Eskişehir merkezinde üç Belediyeyi de kaybetti.
Sonuçların alınmasının hemen ardından AK parti Büyükşehir belediye Başkan adayı Harun karacan ile Odunpazarı adayı Nevzat Önder birer teşekkür açıklaması yaptı.
Harun Karacan'ın teşekkür açıklamasında en çok dikkati çeken nokta, "Centilmence bir yarışla ipi göğüsleyen Belediye Başkanlarımıza görevlerinde başarılar dilerim" sözleri olurken, Nevzat Önder'in teşekkür konuşmasında en çok dikkati çeken nokta ise, eskiden MHP'ye hizmet vermiş biri olarak MHP'nin Eskişehir'de CHP'yi kazandırdığına yönelik sözleriydi.
Kısacası...
Aynı partinin iki adayı tarafından aynı saatlerde yapılan açıklamalarda, Harun Karacan'ın "Destekleyenlere teşekkür, seçilenlere başarı dilekleri" varken, Nevzat Önder'in açıklamasında "Destekleyenlere teşekkür, MHP'lilere sitem" vardı...
-----------------------------------------------
Eh be kardeşim!
Türkiye genelinde 1 Milyon 577 Bin 213 oy geçersiz sayılmış.
Rakama bakar mısınız?
Bursa ilinin seçmeninden daha fazla.
Eskişehir'de rakamın 20 Bini aştığı söyleniyor.
Eğer doğruysa, ki doğrudur, bu rakam Sivrihisar ve Mihalgazi seçmenini toplayın, hadi üzerine bir de Han ilçesi seçmenini koyun, tam o kadar.
Yani...
Üç ilçe nüfusu oranında geçersiz oy var.
Bir bölümü kasıtlı ve intikam duyguları ile verilmiş geçersiz oylar bunlar büyük bir bölümü de mühür kaydırma ya da birden fazla partiye mühür basma şeklinde olmuş.
Ne diyelim?
5 yılda bir, 5 dakikanı bile almayacak bir iş yapıyorsun.
Yapacağın tek şey, mührü eline alıp, oy pusulası üzerinde, oy vermek istediğin ve muhtemelen de önceden belirlediğin partinin amblemi üzerine o mührü basmak.
5 yılda bir yapacağın belki de 5 dakikalık bu işi yapamayan bir Bursa nüfusu yaşıyor bu ülkede.
Ve...
Yine bu işi yapamayan üç ilçenin nüfusu yaşıyor bu şehirde.
Fazla söze gerek var mı?
-------------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Çok şişman bir adam, çok şöhretli bir doktora gidiyor,konu zayıflama.
Doktor, bir hafta kullanmak üzere,isimsiz bir hap veriyor kendisine.İlk kullandığı gece, uyur uyumaz rüya görmeye başlıyor adam. Bir saray içinde, etrafında onlarca cariye, sabaha
kadar bir onla, bir bunla sabah uyandığında, kan ter içinde.Her gece aynı şey, bir haftanın sonunda bütün fazla kilolar atılmış durumda.
Günler sonra yolda şişman bir arkadaşına rastlıyor ve tabi,nasıl kilo verdiği soruluyor.
Arkadaşı anlatıyor, doğru doktorun yanına, aynı tedavi.
İlk gece, adam rüyasında bir sarayda. Etrafında onlarca adam, bir o yatırıyor adamı, bir bu. Hele en son gelen bir zenci var ki,adamı mahvediyor. Üçüncü gün sonunda adam dayanamıyor
ve telefon ediyor doktora;
Neden arkadaşım ile kendi rüyalarım farklı, öğrenmek istiyorum.
Doktor biraz düşündükten sonra soruyor:
Siz hastaneye mi gelmiştiniz, muayenehaneye mi?