
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
DEPREMLERDEN DERS ALMIYORUZ
Merkezi Gökçeada açıkları olan deprem, İstanbul, Çanakkale ve İzmir dâhil birçok kentte ve Eskişehir'de de korku yarattı. Kandilli' ye göre, 6,5 büyüklüğünde olan sarsıntı, dört ülkede en az 40 şehirde hissedildi. Can kaybı yaşanmazken, bazı binalarda çatlaklar oluştu. Deprem de,1 ağır 266 kişinin yaralandı. Depremden, 70'e yakın artçı deprem oldu.
Ege Denizi'nde, meydana gelen büyük deprem, Çanakkale açıklarından başlayan ve kentimize kadar uzanan, yer sarsıntısında, panik ve korku yaşayan, pek çok kişi kendisini can havliyle dışarı attı. Bu gelişme göstermiştir ki halkımız hala depremlerle ilgili olarak, bilgi sahibi olmadığı gibi, deprem anında ne yapacağını da bilmiyor. O nedenle de Deprem bölgelerinde, tek bir ev yıkılmadığı halde, 1 ağır, 266 kişinin yaralandı, Bu tablo depreme, hazır olmadığımızın da bir tescilidir.
Ayrıca 17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan, 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde olduğu gibi, Eskişehir'de de depremle ilgili önlemler, sürekli gündemde oldu. Ancak bir müddet sonra unutuldu.
Oysa depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden, devlete kadar çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir. Depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası çalışmalar da, o denli az olur ve depremin, yıkıcı etkisi en aza indirgenir.
Depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden, devlete kadar, çeşitli kurum ve kuruluşların görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir. Depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak, doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası mal ve can kaybı, o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi, en aza indirgenir.
Eskişehir'de, 17 Ağustos Depremi'nden sonra gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, yeni yatırımların yapılacağı alanlar ve altyapı tesislerinin güzergâhları gibi konularda, görüş ve öneriler, bugüne kadar hayata geçirilmedi.
Eskişehir'de, Sivil Savunma ve İl Acil Yardım Ekipleri ve Sivil Savunma yükümlülerinin eğitimleri sürekli olarak yapılmaması planlanmasına rağmen bir müddet sonra unutuldu. Oysa Eğitimlerin tatbikatlarla pekiştirilmesi gerekirdi.
17 Ağustos depreminden sonra, Sivil Savunma depoları kurularak, gerekli araç-gereç ve malzeme stokları yapılacaktı. Ayrıca kent düzeyinde etkin, bir "Haber Alma ve İkaz Sistemleri", ilgili sivil ve resmi kuruluşlar ile koordine edilerek kurulacaktı.. Belediyelerdeki itfaiye teşkilâtları, bir afet anında kurtarma ve ilk yardım yapacak şekilde yeniden örgütlenecek donatılmalı ve eğitilecekti. Bu öneri ve vaatlerde, hayata geçirilmedi.
7 Ağustos Marmara Depremi'nde, sabahın erken saatlerinde Gölcük' te idik. Üç gün, enkaz kaldırma çalışmalarına, yardımcı olduk. Orada gördüğümüz eksiklileri ve yapılması gerekenleri, o günlerde, Eskişehir Valisi olan, Sayın Ali Fuat Güven'e aktardık. Eskişehir'de, birkaç adet çadır kent kurulmasını da istemiştik. Önerilerimizi dikkate alan Sayın Güven, üç yerde, çadır kent gerçekleştirilmişti.
Eskişehir'de, 17 Ağustos sonrası Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen 62500 m2, çadır kentin, akıbeti nedir bilmiyoruz, Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kent, TOKİ' ye tahsis edildi. Şahin tepesindeki çadır kent sahası ise Alp Yapı Kooperatifine tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu çadır kent sahalarının, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi ve depremde gerekli malzemenin de her an hazır olması gerekir.
Hülasa 17 ağustos depreminden sonra. alınan depremle ilgili önlemler geliştirilmediği gibi, o günlerde gerçekleştirilen önlemlerde, çadır kent sahaları gibi, ortadan kaldırıldı. Ortama da " Eski tas eski hamam " felsefesi hâkim oldu.
Eskişehir' de, deprem gerçeği, yıllardır, masaya yatırıldı ve deprem konusunda çalışan uzmanlar, sürekli bir araya geldi ve Eskişehir'de, 1998 yılından önce yapılan binaların güçlendirilmesi gerektiği de hep söylendi. Ancak Eskişehir' de, depremle ilgili sürekli kalıcı ve sonuç alıcı tedbirler alınmadı.
Eskişehir'deki tüm kesimler, vaat ve söylemi, bir tarafa bırakıp, depremle ilgili olarak, bir an önce üzerine düşeni yapmalı, Somut, sürekli ve kalıcı tedbirler almalıdır. Çünkü Erzincan, Dinar, Ceyhan ve Marmara depremlerinden, ders almadığımız gibi, bu depremlerde yaşananları ve sonrası alınan önlemleri de bir müddet sonra unuttuk. Oysa ünlü Japon Fizikçi Torahiko TERAD, "DOĞAL AFET. UNUTULDUĞU ZAMANA GELİR" demiştir.