4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DEVLET DUYGUSALLIKLA YÖNETİLMEZ

Devlet yönetiminde başarı, akla, mantığa ve bilime verilen önemle eşdeğerdir. Çünkü akıl, mantık ve bilim, devlet yönetiminde ve toplum yaşamında, dogmalardan kurtularak gerçekçi olmamızı sağlar. Gerçekler karşısında, duygusal davranmak, efelik yapmak ve hayalci olmak kadar, büyük hata olamaz.
Çağımızda, devlet adamları, olmayacak emeller peşinde koşup, kendi evini unutan ve harap bırakan, serüvenci insanlar değildir.
Türkiye'de siyasi iktidarlar, milli meseleler de, ya birilerinin oyununa geldi, ya da duygusal davrandı. Veya erişilemeyecek hayalî emeller peşinde koştular. Bu nedenle de haklı olduğu davlarda, haksız durumu düştüler.
Hâlbuki gerçekçilik ilkesi, iç siyasette olduğu gibi dış siyasette de geçerlidir. Yine çağımızda, uygar ve insanî davranış ve karşılıklı dostluk beklemek işin doğrusudur ama uygar olduklarını iddia eden milletlerin yaptıkları da ortadadır.
Silahsız ve insani yardım taşıyan ve içinde yüzlerce sivil gönüllünün olduğu bir gemiye yapılan saldırının bahanesi olmadığı gibi uygar dünyaya da yakışmaz. Yalnız TÜRKİYE değil, tüm dünya, bu alçak saldırıyı lanetlemek ve İsrail'e haddini bildirmek, zorundadır. Ancak IHH ve Türkiye'deki siyasi iktidarında, bu olayla ilgili icraatını sorgulamak zorundadır. Çünkü olay, günlerdir dünya ve ülke gündemindedir. Hal böyle olunca da siyasi iktidar, İnsani yardım götüren İHH, devlete ait gemiyi kiralarken ve yapılacak eylemin riskleri ve alınması gereken güvenlik önlemleri konusunda gerekli tedbirleri almak veya yardımın, KIZILAY tarafında götürülmesi sağlamak için, olay sonrası gösterdiği caba ve gayreti, olay öncesi göstermesi gerekirdi. Bu gerçekleşmiş olsa idi, ne insanlarımız ölecek, ne de İsrail bu cüreti gösterebilecekti.
Ayrıca İsrail askerî kaynakları, MOSSAD' ın, Mavi Marmara Türkiye'den ayrılmadan MİT'le iletişim kurduğunu, gelen cevabın "Gemiye binen eylemciler şiddet eğilimi olmayan sıradan insanlar. Müdahale edildiğinde sorun çıkarmazlar" şeklinde olduğunu bildirmiş. Şayet haber doğru ise durum daha da vahimdir.
Hükümetin, İsrail ile saldırıdan önce diplomatik temas kurması ve olası bir saldırıya karşılık, Türkiye'nin tepkisinin ne olacağını da anlatması gerekirdi. Bu alanda önceden girişimde bulunmuş olsa idi; olaylar belki de bu boyuta ulaşmayacak, yardımlarda amacına ulaşmış olacaktı. Nitekim Fethullah Gülen, İsrail konusunda, Türkiye'yi günlerdir yerden yere vuran Wall Street Journal gazetesinde, yardım filosunu sert şekilde eleştirerek "Organizatörlerin İsrail ile yardımın gönderilmesi konusunda uzlaşmaması otoriteye başkaldırıdır. İzin alınmalıydı" dedi.
Yardım konvoyunda, 32 ülkeden temsilci olduğu halde, liderlik neden Türkiye'de kaldı? Kritik bölgede, Orta Doğu liderliğine soyunan siyasi iktidar, İsrail'le, Türkiye'yi karşı karşıya getirecek, bir eylemin sonuçlarını, önceden hesap etmesi gerekirdi. Ayrıca olay karşısında, Arap ülkelerinin, özellikle de İran ve Mısır' ın, yeterli tepkiyi göstermemesi, hatta Mısır'ın, yardım gemilerini kabul etmemesi, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.
Aynı gün PKK, İskenderun'da, Deniz İkmal Birliği'ne roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırdı. 6 askerimiz şehit, 9'u yaralı. Bu da bir planlı bir saldırıdır. Çünkü Abdullah Öcalan, kendi deyimiyle, "31 Mayıs'tan sonra çok kan akacağı" söylemişti. DTP' li Nezir Karabaş ise "Kürt halkı sadece gerilla mücadelesi ile kalmayacak, yaşamı cehenneme çevirecek" diyerek, adeta meydan okurken, İskenderun'daki olay adeta geliyorum demişti..
Ayrıca yıllardır da terörle mücadelenin, yalnız askerin işi olmadığı, arkasındandaki güçlerin de kimler olduğu yazılıp, söyleniyor ama hiçbir yetkili, özellikle de siyasi irade, bu önerileri yeterince dikkate almıyor. Ayrıca geçmişte, PKK terörüne karşı yok denecek kadar şehit veren, Özel Harekât Timi dağıtıldığı gibi, bugün mevcut olan Özel Timin ve güvenlik güçlerinin de yetkileri kısıldı. Geçmişte ise, Özel Harekât Timine, önyargılı yaklaşıldı ve yargısız infaz yapıldı. Sonunda da dağıtıldı.
PKK terörü, 25 Mart'tan bu yana, 38 güvenlik görevlisini şehit etti. Gazze' ye insani yardım taşıyan gemiye yapılan saldırı sonrası gösterilen tepki ve ilgi, siyasi iktidar, kamuoyu ve medya tarafından, Hatay' da şehit düşen ve yaralanan askerlerimizden esirgendi. Hatta PKK' nın, hamisi Barzani, devlet töreni ile karşılandı
Öte yandan, İskenderun' daki olay, bu kadar tesadüf olamaz. Bu iki olayı birbirinden bağımsız ele almak ve değerlendirmeye çalışmak, yapılabilecek en büyük saflık olacaktır. Çünkü her iki olayın, arkasındaki güç veya güçler bellidir. Ancak yine de bazı kararlar vardır; akıl, mantık ve cesaret ister. Bu noktada, duygusallığa da yer yoktur.
İşte! Siyasi iktidarın sorunu ve önündeki asıl mesele de budur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi