İstifa müessesesinin bizdeki kullanım şekli biraz farklı işleyiş gösteriyor.
Genelde, gerçek anlamda istifa edilme pek tercih nedeni olmadığı için insanlar istifa etmeye zorlanıyor.
Belki haksız yere, belki de yediği haltlardan dolayı istifaya zorlanıp mecbur kalanlar ayrılıyor görevlerinden.
Adı da “İstifa” oluyor.
Tıpkı geçmişte Ankara-İstanbul-Bursa Büyükşehir belediye Başkanlarının istifaları gibi…
Zaten, istifaya zorlanıp buna direnenler de görevlerinden alınıyor.
O yüzden, ülkemizde istifa öyle sık kullanılan bir müessese değil.
Fakat…
İstifaya zorlama ve istifa ettirilme sık sık başvurulan bir yöntem.
***
Her neyse…
Geçtiğimiz Cuma günü sürpriz bir istifa oldu Eskişehir’de…
Anadolu üniversitesi Rektörü Şafak Ertan çomaklı, sağlık sorunlarını öne sürerek Rektörlük görevinden istifa etti.
“İstifa etti” diyoruz ama yukarıda da anlattığımız uygulama çerçevesinde yapılmış bir istifa olmadığı, çomaklı’nın her ne kadar “sağlık sorunları yüzünden” dese de, tıpkı diğer benzeri örneklerde olduğu gibi istifa ettirildiği düşüncesi ağırlık kazandı.
Nitekim:
YöK’ün, istifa tarihinden bir hafta önce Rektör çomaklı’yı arayıp, istifasını sunmasını istediği ve bir hafta süre verildiği bilgisi kulislerde konuşulmaya başlandı.
***
Peki…
Anadolu üniversitesi Rektörü çomaklı’nın istifası istendiyse, bunun sebebi ne olabilirdi?
İşte, şimdi herkes, çomaklı’nın hangi olay nedeniyle istifasının istendiğini merak ediyor.
Neden istifaya zorlandığına dair, iddia edilen ve öne sürülen seçenekleri alt alta sıraladığınızda ise ortaya bildiğiniz 5 seçeneği bulunan şöyle bir soru çıkıyor:
-Sizce Anadolu üniversitesi Rektörü çomaklı’nın hangi olay nedeniyle istifası istenildi?
A- Yunus Emre Kampusu içine, çok da gerekmeyen 40 milyon lira tutarında, yüz tanıma ve ağız okumanın da içinde bulunduğu güvenlik sisteminin kurulması.(Söz konusu sistemin mahalli seçimler öncesinde İstanbul büyükşehir belediyesi şirketinde olduğu ve birkaç bakanlığa satılmak istendiği. Hiçbir bakanlık kabul etmeyince Anadolu üniversitesine satıldığı iddiası var)
B-önce Annesinin, sonra da kendisinin sosyal medya üzerinden yaptıkları sesli ve görüntülü paylaşımların kamuoyunda gördüğü tepki…
C-Ailesi ve yakın çevresinin üniversite imkânlarından yararlandığı iddiası…
D-URAYSİM ihalesini, AK parti’den ayrılarak kurulan bir başka partinin kurucuları arasında bulunan bir isme ait şirketinin kazanması ve bu yüzden hükümetin tepkisini çektiği iddiası.
E- Hepsi…
***
Görüldüğü üzere, Anadolu üniversitesi Rektörü çomaklı, sağlık nedenleri dolayısıyla istifa ettiğini açıklasa da, kamuoyu,  istifanın nedeninin sağlık olduğunu pek düşünmüyor.
Aslında…
Olaya istifaymış gibi de bakmıyor, “İstifa ettirildi” diye düşünüyor.
İlginçtir…
İstifa nedeninin ne olacağına ilişkin sorunun cevabı olarak herkes kendince, doğru olduğuna inandığı farklı bir şıkkı işaretliyor.
Tüm bu anlattıklarımıza rağmen biz önce  “beyan esastır” diyelim,  ardından da sağlık sorunları nedeniyle istifa ettiğini açıklayan Şafak Ertan çomaklı’ya “geçmiş olsun” dileklerimizi sunalım…

.....

Büyükerşen’e takılırlarmış…

Birlikte görev yaptığı öğretim üyesi arkadaşları Yılmaz Büyükerşen’e zaman zaman “Seninle ilgili acayip bir durum var. Kim seninle takışıyor, uğraşıyor, kavga ediyorsa, bu durum onlara hiç mi hiç yaramıyor.” diye takılırlarmış…
“Sana bulaşan eğer siyasetçiyse, siyaset sahnesinden gidiyor, bürokratsa koltuğundan oluyor.” Diyerek, ilginç bir şekilde korunduğunu ima ederlermiş.
Süreç içinde birkaçına şahit olunca biz de kendisine bir sohbet sırasında sormuş, şu cevabı almıştık:
-“Vallahi arkadaşlarım da sürekli aynı şeyi söylüyor. Demek ki Allah doğru olanı koruyor, kolluyor. Benimle hak etmediğim şekilde kim uğraştıysa, bir şekilde kendisi zarar görüyor”
Hatırlarsanız, en son, Anadolu üniversitesi Rektörü bir videolu paylaşım sırasında Yılmaz Büyükerşen’e çok da hoş olmayan göndermelerde bulunmuştu.
Ardından aynı Rektör istifa etti…
Eminiz bu olay sonrasında da Büyükerşen’e bu hususta takılanlar kendisini arayıp “bak yine aynı şey oldu” demişlerdir.
Doğrusunu söylemek gerekirse…
Yaşanan bu son olay neticesinde biz bile  “Büyükerşen ile ilgili bu tespit tesadüf değil galiba” diye düşünmedik  değil hani…

......

Dedelek’ten Gökçek’e…

İbrahim Yaşar Dedelek Eskişehir’den iki kez milletvekili seçilmiş, vekillik yaptığı dönemde bakanlık görevi de üstlenmiş bir isim.
Melih Gökçek ise, 5’nci kez Ankara büyükşehir belediye Başkanı seçilen fakat 5’nci görev dönemi içinde istifa ettirilen başka bir isim.
önceki gün sosyal medya üzerinde yapılan bir paylaşımda çakışmış bu iki isim.
Daha doğrusu, Melih Gökçek’in, Mansur Yavaş’a yönelik “Meclisi yönetemiyor. Ankara’ya yazık oluyor” şeklindeki paylaşımının altına, cevap niteliğinde bir yorumda bulunmuş İbrahim Yaşar Dedelek…
Ne mi demiş?
-“Kıskanma! önümüzdeki seçimde Mansur başkan yüzde 70 oy patlamasıyla kazanacak. Hariçten gazel okuyacağına, yüreğin varsa karşısına çık!”

.....

Hadi hayırlısı!

Salgının etkisi geçmedi ama salgına karşı verilen mücadelenin etkisi yavaş yavaş geçiyor galiba…
Bugünden itibaren salgına karşı verilen toplumsal mücadelede bazı gevşemelere geçiliyor.
AVM’ler ve Berberler faaliyete başlıyor.
öte yandan…
Parklar ve benzeri alanlar yine insanların kullanımında olmayacak.
Halbuki biz salgın süreci boyunca şunu da öğrenmiştik:
“Virüs, kapalı yerlerde, açık yerlerden daha fazla yayılıyor”
Fakat bugün itibarıyla gidilen uygulama “Açık mekânları insanlara kapatıp, kapalı mekanları insanların kullanımına açmak” anlamı taşıyor.
Bu son derece tehlikeli ve risk barındıran bir karar.
Umarız bu karar kötü sonuçlar doğurmaz.
Umarız bu karar belirli seviyeye çekilen salgının etkisinin artmasına neden olmaz.
Umarız salgınla mücadele, mehter takımının yürüyüşü gibi “iki ileri bir geri” şekline dönüşmez…