
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ECEVİT İNANÇLARA SAYGILIYDI
Yıllardır, "Türban", her seçim öncesi, siyasiler, çıkar için, bir kesim karşı çıkarak, diğer kesim de taraf olarak, ülke gündemine getirildi.
Oysa yıllardır, Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla, başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın başını örtmesi, "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş" olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülkemizin gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten, onlarca kadını da mağdur etti.
Bugünde, AKP, Haziranda yapılacak Genel Seçimler nedeniyle, başörtüsünü ısıtmaya başladı. Hatta başörtüsü ile geçmişte yaşananlar, gündeme getiriliyor. Nitekim İstanbul İl Kadın Kolları 4. Olağan Kongresi'nde, Başbakan Sayın Prof. Dr. DAVUTOĞLU, isim vermeden sözü, Başbakanlarımızdan Rahmetli Bülent Ecevit'i getirerek, " Bulunduğu makam gereği, 'bu kadına haddini bildirin' diyen, bir Başbakan'ın, bu topraklarda hükmetmesi dolayısıyla, bütün kadınlarımızdan özür diliyorum. Bir daha, bu ülkede hiçbir başbakan, hiçbir kadın için, böyle bir ifade kullanmayacak." Sözleri ile isim vermeden, Rahmetli Bülent ECEVİT' i eleştirdi.
Sayın Rahşan ECEVİT ise "...Eşimin, kadınlarımızı örseleme ve incitme kastının kesinlikle olmadığını, inanç özgürlüğü gereği kadınlarımızın, taktığı geleneksel başörtüsüne de karşı olmadığını çok iyi bilen, Sayın Davutoğlu'nun, yaklaşan seçimlerde, kadınlarımız üzerinden, siyasi prim peşinde olduğu görülmektedir. "Sözleri ile tepki gösterdi.
Ayrıca Rahmetli Bülent ECEVİT, "... Allah'a gönlünde yer vermeyen insana acırım. Laiklikten yanayım, din ile barışığım."dedi ve DSP'nin ilkeleri arasına, 'inançlara saygılı laiklik' anlayışını yerleştirdi.
Rahmetli Bülent Ecevit, her türlü inanca saygılıydı. Kendini, Türk milletine adayan bir liderdi, Geride nesillere örnek olacak manevi miras bıraktı. Artık O, meydanlarda, "Halkçı Ecevit" ve "Karaoğlan" sloganları ile alkışlanmayacak veya "Umudumuz Karaoğlan" sloganı, dağlara taşlara yazılmayacak ama geride bıraktığı, manevi mirası ile hep anılacaktır.
İşçi ve köylü dostu idi. Grev ve Lokavt kanunu, onun Çalışma Bakanlığın da çıkmıştı. Köye kentleri, gündeme getirdi. Güneydoğu sorununun çözümünü, feodal yapının kalkmasında gördü. Türkçeyi, çok iyi kullanırdı. Güçlü, hitabeti vardı.
Rahmetli ECEVİT, hayatı boyunca dürüstlük, şeffaflık ve saydamlığın, siyasete egemen olmasını ve bunu sağlayacak temel çözümün de, milletvekilliği dokunulmazlığının, bir an önce kaldırılması gerektiğini, hep vurguladı. Siyasetin, bilimin ve tekniğin, ülke sorunlarına yönelik yaklaşımlarını ve çözümlerini, topluma aktarmada, aracı olması gerektiğini söylemekle kalmadı, gereğini de yaptı.
Hayatı boyunca, ulusçuluktan yana taraf oldu. Milletini sevdi. Halkın ve ulusun yücelmesi, yükselmesi için çalıştı. Ulusal çıkarları, kişi, zümre, sınıf ve yabancı çıkarlarının üstünde tuttu. Halkın çıkarları ve halkın devlet yönetimine katılması, olmazsa olmazları arasında idi. Türk halkını sevdi ve sevildi. Halka rağmen, bir şeylerin yapılamayacağını da hep söylerdi. Halkla birlikte, olmaktan da büyük zevk ve haz alırdı.
Akılcı ve bilimsel düşünmeyi, toplumun her alanına, devlete ve toplum yaşamına, uygulamaya, egemen kıldı Akla ve bilime aykırı olan, her şeye de karşı çıktı.
Batı taraftarı idi.ama bazılarının sandığı gibi, batının uşağı ve uydusu olmadı. Bilakis, kişilikli dış politikalar izledi. Batlılaşmanın da, bilim ve teknik yanında akılıcı ve bilimsel düşünce, sanat, çok partili demokrasi, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olduğunu da sıkça vurgulardı.
Rahmetli ECEVİT, ağa, şeyh, bey, aracı, tefeci, soyguncu, vurguncu ve sömürücü takıma, hep karşı çıktı. Ulusal gelirin, adil dağıtılarak zenginlerle, fakirlerin arasındaki uçurumun, giderilmesi için, sürekli mücadele etti. Torpile, rüşvete, haksız kazanca karşı çıktı.
Laik, sosyal, üniter, hukuk devletini ve ülke bütünlüğünü savunmakla kalmadı; taraf oldu. İnsan düşüncesinin akla, bilime ve deneye dayanması gerektiğini de hep söyledi. Akılcı ve bilimsel düşünmeyi, her alanına, devlete ve toplum yaşamına, egemen kılmaya çalıştı. Akla ve bilime aykırı olan, her şeye de karşı çıktı.
Rahmetli Bülent ECEVİT, bu dünyada, dürüst ve sade bir yaşam sürdü. Çalmadı, çaldırmadı, yakınlarını, zengin etmedi. Dürüstlüğün de simgesi oldu. Ülkenin çıkarlarını, hep savundu. Bu uğurda, her türlü fedakârlığı yapmaktan da çekinmedi. Kendisi gibi, ülkesine sahip çıkanlara da saygı duydu. Ülkemizdeki, dinsel, etnik, ideolojik önyargı ve nefretle, sürekli mücadele etti.
Rahmetli Bülent ECEVİT, hayatı boyunca kalkınmış, uygarlık düzeyine ulaşmış yepyeni bir Türkiye düşledi. Ülkemizde, işsiz, aşsız, eğitimsiz, okulsuz, öğretmensiz, ışıksız, hastanesiz, doktorsuz, evsiz ve yolsuz, tek bir yurttaş kalması içinde gayret ve caba gösterdi
Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun...