4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ELEŞTİRİ DEĞİL ÇÖZÜM GEREK...

Üniversiteler, evrensel anlamda, bilgi ve teknoloji üreten, ülke sorunlarına da çözüm bulan kurumlardır. Ancak ülkemizdeki üniversiteler, ilk ve orta öğretim gibi bilgi öğreten, gerektiğinde halk gibi eleştiri yapan, hatta sorunlar karşısında şikâyet eden kurumlardır.
Nitekim Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Turan, Türkiye'nin, iyi bir eğitim stratejisi hazırlayamaması durumunda, övünülen genç nüfusun, ülkenin sonunu hazırlayabileceğini söyledi. Gerekçelerini de sıraladı. Oysa üniversiteler ve toplum, gençlere ve çocuklarımıza, yeteri kadar imkân ve olanak sağlasa gerektiği şekilde de eğitse, bu kaygılar gündeme gelmez.
Çocuklarımız bile bunun farkıdadır. Nitekim Adalet İlkokulunda görevli olduğum yıllarda, Başak Büker adlı bir öğrencimiz" BİZE GELECEK DİYORSUNUZ, BİZCE GELECEK BİZİM HAKLARIMIZA GÖSTERİLECEK SAYGIDADIR" demişti.
Sayın Prof. Dr. TURAN' ın, " Eğitim sistemi ve yetişkinler, çocuğun potansiyelini, öğrenme heyecanını yok etti. Eğitimin temel işlevi, çocuğun potansiyelini ortaya çıkarma ve bunu topluma kazandırmaktır. Eğitimin önemli bir işlevi de çocuğun kendine olan güvenini güçlendirmektir". Tespitleri doğrudur. Ancak ülkemizde, "EĞİTİM" değil, sistem gereği, "ÖĞRETİM" ön plandadır. Oysa eğitim, okullara ve öğretmenlere, bırakılamayacak kadar da önemlidir. O nedenle de gelişmiş tüm ülkelerde," EĞİTİMİ TOPLUM YAPAR" felsefesi hakimdir. Çünkü toplumdaki, her hareket, birey için bir eğitimdir. O nedenle de yalnız okulları ve öğretmenleri, bu alanda sorumlu tutmak haksızlık olup, sorumluluktan da kaçmaktır.
Sayın Prof. Dr. TURAN' ın, "''ÖĞRETMENLER ÖĞRENCİLERİN ÇOK GERİSİNDE' tespitinin sorumlusu da, üniversitelerdir. Çünkü bugün eleştirdiği öğretmenleri yetiştiren, Eğitim Fakülteleridir. Maalesef ülkemizdeki Eğitim Fakülteleri, ülkenin ihtiyacı olan öğretmenleri yetiştirmekten çok uzaktır.
Elbette öğrencileri eleyen, sıralayan, yaftalayan her türlü sınav sistemi kaldırılmalıdır. SBS, OKS ve ÖSS gibi sınavlar çocukları sıralıyor. Bu çağ dışı bir uygulamadır Ancak bu tespiti yapmak, çözüm değildir. O nedenle de Eğitim Fakülteleri, bu yanlışlığı ortadan kaldıracak, alternatif eğitim sistemleri gerçekleştirip, hem hükümetlerle, hem de kamuoyu ile paylaşmalı, hayata geçirilmesi içinde caba göstermelidir.
Ayrıca siyasi iktidarlar, eğitim sisteminde, hayati kararlar alıyor ama bir tek üniversite veya Eğitim Fakültesi, bu kararın yanlış olduğunu söylemediği gibi, görmezden geliyor. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Felsefe, Beden Eğitimi, Müzik veya Resim dersini zorunlu seçmeli ders haline getirdi. 4 yıl boyunca değiştirmeden okuma zorunluluğunu kaldırdı. Ders saatini de azalttı. Üniversitelerden tık yok.
Oysa Resim Dersi, Japonya'da, en önemli derstir. Nitekim Adalet İlkokulu'na görevli olduğum yıllarda, Japonya'da iki kardeş okulumuz vardı. Bu okullarda, "RESİM" dersi olmazsa olmaz konumda idi. Çünkü Japon okullarında, "RESİM" ve "YAZI" önemli bir yer tutar. Japon insanının, eğitim düzeyini gösteren önemli bir göstergedir. Öğretmenler, öğrencilerin, yazılarına, yaptıkları resme ve fırça darbelerine bakarak kişilik, psikolojik ve ruhsal gelişimini izlerler. Kişinin yazısının ve fırça darbelerinin, bir ayna gibi kişisel yapısını yansıttığına da inanırlar. Yine Japonya'nın, her alandaki gelişmesinde, Resim Dersi' inin önemli payı vardır.
Sayın Prof. Dr TURAN, "Meslek liselerimiz dibe vurmuştur... Meslek liseleri, eğitimde sosyal adalet ve eşitsizliği sürdüren bir yapıya dönüştü, bir kast sistemi oluşturuldu. Türkiye'de meslek liselerine, yoksul ailelerin çocukları gitmektedir." Sözlerine katılmamak mümkün değildir. Ancak Türkiye' nin, kaliteli ve nitelikli ara elamana şiddetle ihtiyacı var. Çözüm, meslek liselerini kapatmakta değildir. Çözüm, Eğitim Fakülteleri'ndedir. Çünkü üniversiteler, ülke sorunlarına çözüm üreten kurumlardır.
Diğer yandan, " MESLEKİ EĞİTİM", ülkemizin kalkınması için, vazgeçilmez bir unsurdur. Sistem içinde yetiştirdiğimiz, insan gücünün, üstün niteliklere sahip olması, gelişen bilim ve teknolojiye uyum sağlamasını istiyorsak, meslek eğitimi yapan insanlarımız, gerçek iş koşullarında, yaparak, yaşayarak, öğrenme esaslarına göre yetiştirmek zorundayız. Bu ancak Üniversite-Endüstri- Hizmet sektörü ve meslek liseleri işbirliği ile mümkündür. Ülkemizde bu işbirliği, yok denecek kadar azdır.
Üniversiteler, özellikle de Eğitim Fakülteleri, şikâyet ve eleştiri yapan kurumlar olmayıp, bilgi ve teknoloji üreten, ülke sorunlarına da çözüm bulan kurumlardır. O nedenle de Eğitim Fakülteleri, şikâyeti ve eleştiriyi bırakıp, eğitim sistemimiz ve "MESLEKİ EĞİTİM" üzerinde, Araştırma-Geliştirme" çalışmaları yapmalı, var olan sorunların çözümüne de katkıda bulunmalıdır. Çünkü sorunları çözümü için, ELEŞTİRİ DEĞİL, ÇÖZÜM GEREK...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi