
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
En az ittifak kadar...
Eskişehir’de belediye seçimleri AK Parti ile CHP arasında geçecek.
Bu konuda kimsenin bir itirazı yok.
Ancak…
24 Haziran seçimlerinin Eskişehir sonuçlarına bakıldığında bu iki partinin Eskişehir’de oy kaybettiği açıkça görülüyor.
CHP’nin ciddi orandaki oyu İYİ Parti ve HDP’ye gitmiş.
AK Parti’nin oyunun ise MHP ile az da olsa İYİ Partiye gittiği görülüyor.
Bu sonuçlar, yani AK parti ve CHP’nin oy kaybına uğramasının elbette bir anlamı var…
Demek ki, Eskişehir’deki AK Parti ve CHP seçmeni, başka partilere oy vermek suretiyle kendi partilerine bir ders vermek istemiş…
Yani…
Partilerini resmen cezalandırmış…
Zaman zaman her iki partinin seçmeni olan ve 24 Haziran seçimlerinde partilerine oy vermeyerek cezalandıran kişilerle karşılaşıyoruz…
Bu konuya ilişkin sohbetlerimiz oluyor.
Gözlemimiz şu ki: geçtiğimiz seçimde oy vermeyerek partilerini cezalandıranların kızgınlığı geçmiş değil.
Hatta…
Partilerine kızan ve cezalandıran seçmenlere “Benden de bu defa oy moy yok” diyen yenileri bile eklenmiş.
Varmak istediğimiz ve meseleyi getirmek istediğimiz konu aslında: partilerine kızan ve tıpkı geçtiğimiz 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, önümüzdeki mahalli seçimlerde de partilerini cezalandırmak isteyenlerin, bu düşünceleriyle partilerinin başına nasıl bir bela açacaklarıdır…
Bize kalırsa, oy vermeyerek partilerini cezalandıracak seçmenin, seçimin kaderini dahi etkileyeceğini düşünüyoruz.
Şu günlerde herkes önümüzdeki mahalli seçimlerin tahminini yaparken ittifaklar ve ittifak olasılıkları üzerinden hesap yapmaya çalışıyor ama bu eksik sanki.…
Zira…
özellikle Eskişehir’de seçimin sonucunu sanki ittifaklar kadar, seçmenin partilerini ne oranda cezalandıracağı da belirleyecek…
.....
Asgari ücretin de
altında çalışmak…
Osmangazi üniversitesinin artık Hukuk Fakültesi de var.
Karar resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Bu elbette Eskişehir ve Osmangazi üniversitemiz açısından sevindirici bir haber.
Başında Hukukçu bir rektörün bulunduğu bu üniversitemizin yeni kurulan Hukuk Fakültesi, önümüzdeki süreçte ülkenin saygın Hukuk Fakülteleri arasında mutlaka yer alacaktır.
Bundan hiç kuşkumuz yok.
Ancak…
Hukuk Fakültelerinin sayısının çokluğunun yarattığı olumsuzluk sürekli tartışılıyor.
Zira…
ülkedeki Hukuk Fakültesi sayısı 90’a yaklaşmış vaziyette.
Bu her yıl binlerce mezun demek…
önceki gün hukukçu bir dostumuz sohbet sırasında anlattı.
Yeni mezun Avukatların çoğu başka bir Avukatın yanında çalışmak zorunda kaldığını söyledi önce…
“Daha düne kadar Avukatlar, yanında çalıştırdıkları yeni mezun Avukatlara asgari ücret maaş veriyordu. Şimdi iş değişti. Bazı Avukatlar artık yanında çalıştıracakları yeni mezun Avukatlarla pazarlık yapıyor. ‘Asgari ücret yatırırım ama sonra yarısını geri alırım’ diyor. Senin anlayacağın durum çok vahim! Bir-iki yıl içinde mevcut Avukat sayısı bugünün 2-3 katına çıkacak.”
Düşünsenize?
Koskoca Hukuk Fakültesini kazanıyor ve bitiriyorsunuz, büro açamadığınız ve devlete giremediğiniz için başka bir Avukat yanına asgari ücretin de altında maaşla çalışmak zorunda kalıyorsunuz…
Bu son derece onur kırıcı bir durum…
Ve görünen o ki, bu onur kırıcı durum daha da artarak devam edeceğe benziyor…
.....
Dönene selam vermeyin…
En son CHP’li Savcı Sayan’ın, AK Parti Ağrı belediye Başkan adayı gösterilmesi üzerine eski bir yazımızı hatırladık.
Bektaşi halkla hiç ilgilenmez hatta kimseye selam vermez, devamlı içermiş.
Yine ayyaş ayyaş dolaşırken bir bilgeyle karşılaşır.
Bilge ona uzunca nasihat eder, insanlara selam vermenin ne kadar önemli olduğunu anlatır.
O günden sonra Bektaşi keçi görür selam verir, ağacı görür ona selam verir, havada uçan kargaya selam verirmiş.
Yoldan geçmekte olan değirmenciyi görür ona da selam verir ve “beni değirmenine götür un nasıl olur merak ediyorum” der.
Değirmenci kabul eder ve değirmene giderler.
Bektaşi değirmenin kapısına selam verir ve incelemeye başlar ve incelediği değirmenin her parçasına selam verir.
Dönmekte olan değirmen taşı dikkatini çeker ve selam vererek incelemeye başlar; bu arada ceketi, un öğütmek için dönen taşların arasına sıkışır. Ceketini çeker lakin gücü yetmez ve yere düşer. Ezilip ölmekten canını zor kurtaran Bektaşi:
-“Bundan sonra dönenlere selam verenin taa...” diye basar küfrü…
Siyasetin eski tadı tuzu yok.
Sağ-Sol diye bir kavram neredeyse kalmadı.
Sağcı olarak bildiğiniz çoğu insanı Sol’da, Solcu olarak tanıdığınız insanları sağ partilerde görmek artık kimseyi hiç de şaşırtmıyor.
Ancak…
Şöyle de bir durum var…
Parti ve fikir değiştirenler, terk ettikleri fikirleri ve partilerinde “hain” olurken, değiştirdikleri fikir ve gittikleri partilerinde ise çok da baş üzerinde tutulmuyorlar.
Hatta.
Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilme gibi bir durumla karşı karşıya kalıyorlar ki, bu durum da karizmalarını bir hayli etkiliyor.
Yukarıdaki fıkra misali…
Dönene selam vermeye yemin edenlerin hışmına uğruyorlar.
.....
Biraz da gülmek lazım
Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanla bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
-Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapirem, fakat program düzgün çalışmiir.
Teknik servis elemanı sorar:
-Nasıl yapıyorsunuz?
- Senin anlattığın gibi.
-Hata ne?
-Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmir.'
-İşlem basamaklarını tek tek anlatın.
-Tamam' diyor ve başlıyor anlatmaya..
-Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı geliir:
"Kaydetmek ister misiniz?"E / H yazısı çıkir.
Ben de diyirem He.