4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ESAS OLAN YARGI BAĞIMSIZLIĞIDIR

5 Nisan Avukatlar Günü'nü dolayısıyla konuşan, Eskişehir Barosu Başkanı Yusuf Yıldırım, anayasayla düzenlenen, adil yargılanma hakkının korunabilmesi için, hakimler ve savcıların yanında, bağımsız savunmayı temsil eden avukatların öneminin yadsınamayacağı ve Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının tartışmasız, her alanda uygulanabilmesi, avukatların bağımsız savunmayı, serbestçe temsil etmesiyle mümkün olduğunu ifade etmesi, her Türk vatandaşının orta arzusudur.
Elbette Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, zaafları giderecek biçimde yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Ancak beklenen ve gereksinim duyulan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, gerek oluşumunun, gerekse işleyişinin, her türlü siyasi, idari, ideolojik ve kültürel kaynaklı önyargı ve baskıdan arınması ve bunun için de kurulun bağımsızlığının ve tarafsızlığının, tam olarak sağlanması gerekmektedir. Ancak siyasi otorite kesinlikle yargı içinde yer almamalıdır. Çünkü siyasi düşüncenin, girdiği kurum/kuruluşların durumu ortadadır.
Yine Sayın YILDIRIM' ın,"...Cumhurbaşkanı'na, kurula doğrudan üye seçme yetkisinin verilmiş olması, yargıç, savcı, avukat, hukuk fakültesi öğretim üyeleri dışında kalan yani hukukçu olmayan mesleklerden, kurula üye seçme yolunun açılması. Adalet Bakanı ile müsteşarının kurul üyeliğini korumaları, dahası Adalet Bakanı'nın, kurulun başkanı olması. Kurul başkanı olarak yargıçlar ve savcılar hakkında soruşturma ve denetleme yapılmasına 'olur' vermesi, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerini zedeleyici niteliktedir." sözlerine katılmamak mümkün mü?
Elbette yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıya güven ve itibar kazandırırken, ülke genelinde, adaletin tam olarak sağlanmasının da teminatı olacaktır. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin, oluşumuyla ilgili olarak pakette yer alan düzenlemeler de, yüksek mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacak, nitelikte ve içerikte değildir.
Anayasa değişikliği ile AKP'nin, esas niyeti parti kapatılmasını meclisin kararına bağlamak olduğu hep söylendi. Bu bir anlamda yargıyı meclise bağlamaktır. Bir diğer önemli nokta HSYK' ya, Cumhurbaşkanının ve meclisin dolayısıyla Başbakanın atama yapmasını sağlamak suretiyle, HSYK' yı işlemez hale getirmektir. Bu aynı zamanda yargı bağımsızlığını bütünüyle ortadan kaldırmaktır.
Şu bir gerçek ki ülkemizde, hukuk sistemimizde ve bu alanla ilgili yapılan tartışmalarda, yargının tarafsızlığından ziyade yargının bağımsızlığı üzerinde durulmakta; yargının tarafsızlığı ile ilgili tartışmalarda ise sadece yargının bağımsızlığının nasıl sağlanacağı konuları irdelenmektedir. Esas olan yargının tarafsızlığı ilkesidir. Çünkü bağımsız olmak, tarafsız olma sonucunu doğurmamaktadır
Anayasa taslağında, Adalet Bakanı ve müsteşarının Kurul'da bırakılması tartışmaların odak noktasıdır. Çünkü bu durum, yargıyı hükümetin aracı haline getirdiği gibi tarafsızlığının da yitirecektir. Demokrasiyi, demokratik yaşamı, sonuçta demokratik toplum düzenini' bozacak niteliktedir.
Elbette yargının, bağımsız olmadan tarafsız olması çok zordur. Yargının mutlaka bağısız olması şarttır. Çünkü bağımsız yargı, demokrasinin ve insanımız hatta toplumun ve kurum/kuruluşların, en önemli güvencelerinden biridir
Ayrıca yargı bağımsızlığının, önündeki en ciddi engel, siyasi ve ideolojik çıkardır. Bugün yüksek yargıya seçilme usullerinde, yapılamak istenen değişiklikler tamamen siyasidir. Ülkemizde yargı bağımsızlığı sağlamak isteniyorsa, isteniyor. Yargı üst kurulara seçeceği üyeleri kendi içinden seçimle belirlemelidir.
Yargıya, TBMM' nin üye seçmesi de tartışma konusudur. Nitekim YARSAV Başkanı Sayın TAHAN, TBMM'de bulunan milletvekillerinden bazılarının ihaleye fesat karıştırmak, dolandırıcılık, tehdit, zimmet, kara para aklama, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak gibi suçlar nedeniyle haklarında kaldırılmayı bekleyen 559 dokunulmazlık dosyası bulunduğunu hatırlattı, "Bu kişiler mi yargıçları seçecek" diyerek bir gerçeği ortaya koydu.
Elbette mevcut anayasa değişikliği, toplumun arzu edildiği şekilde hazırlanmadı. Tartışmaların, en büyük nedeni budur. Oysa toplumun tüm kesimleri ve bugün tartışma konusu olan yargı mensupları ile görüşülerek, hazırlanması gerekirdi. Bu olmadığı gibi YARSAV Başkanı Sayın TARHAN' ın da söylediği gibi, siyasi otorite Yargıyı kendilerine engel gördü. Yargıçların, evi, işyerleri, derneği dinledi. Yasalardan aldığı yetkiyle, soruşturma yürüten Erzincan Savcısının tutuklanması ise bardağı taşırdı. Son Anayasa Mahkemesine atamalar ise iktidara güveni ortadan kaldırdı.
Yargı, herkese lazımdır. Yargıdan adalet isteniyorsa, mutlaka bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Aksi halde ülkemizde, ne adalet kalır, ne de devlet...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi