1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eski bir yazıyı hatırlattı bir dostumuz...

-"Eski Milletvekillerinden Münir Sevinç'i görürüz zaman zaman.
Ya, kolunun altında ki evraklarla bir resmi kuruma gidiyordur, ya da Tatarların çeşitli organizasyonunda çıkar karşımıza.
Keza İbrahim Yaşar Dedelek'i görürüz sıklıkla.
Çoğunlukla düğünlerde karşılaşırız.
Özellikle görmek istediğimizde ise, bağlar Caddesi üzerinde ki bürosuna uğrarız.
Demir Berberoğlu'nu da sıklıkla olmasa bile karşılaşırız Eskişehir'de.
Murat Kahya, Vedat Yücesan, Mehmet Ali Arıkan, Murat Sönmez, Fahri Keskin,Fevzi Yalçın,Mail Büyükerman bir yerlerde çıkar karşımıza.
Çünkü bu şehirde yaşıyorlardı, bu şehirde Milletvekili oldular.
Milletvekillikleri bitti ama...
Bu şehirde yaşamaya devam ediyorlar.
Hani olur ya, yaşadığınız bir olay yüzünden hesap sormak isteseniz, Eskişehir'in cadde ve sokaklarında dolaşıyor hepsi.
Mesela, Tayfun İçli yok artık.
Murat Mercan, Nedim Öztürk, Kemal Unakıtan, Cevdet Selvi, İsmet Oktay, Erol Zeytinoğlu gibi isimler de yok ortada...
Milletvekillikleri bitti, Eskişehir ile olan ilişkileri de...
Eskişehir Cadde ve sokaklarında göremezsiniz kendilerini.
Dolayısıyla...
-"Sen geçmişte şöyle yaptın" diye hesap sorma şansınız da yok.
İşte bu yüzden kendimizi yırtıyoruz...
İşte bu yüzden;
-"Eskişehir doğumlu olması hiçbir şey ifade etmiyor.Eskişehir'de yaşayan, Eskişehir'de kazanan ve Eskişehir'de siyaset yapan,hatta görevi bittiğinde Eskişehir'de yaşamayı sürdürecek insanlar milletvekili olsun. Bu insanlar aday listelerinde yer alsın" diyoruz.
Bunu ısrarla söylüyoruz ki, milletvekillikleri bitse dahi, cadde ve sokaklarda gördüğümüzde kendilerini tebrik edelim ya da hesap soralım istiyoruz."

* * *

Köşemizi iyi takip eden bir dostumuz "Hani senin böyle bir yazın vardı ya" dediğinde bulup çıkarttık bir yıl önce yazdığımız bu yazıyı.

Aynı dostumuz...
-"Sen 'Milletvekili görevi bittikten sonra' demişsin ama,halen Milletvekili olan bazı isimler şimdi bu durumda" dedi önce.
Ardından da...
-"Örneğin ben CHP Milletvekili Süheyl Batum ile MHP Milletvekili Ruhsar Demirel'den uzun süredir haberdar değilim" diye noktaladı sözlerini.
......

Somut mirasa sahip çıktık sanki
Anadolu Üniversitesi Eskişehir'in gururu olan bir kurum.
Eskişehir'in gurur duyduğu bu Eğitim Kurumu yıllar önce Bağlar Caddesi üzerinde bulunan iki katlı bir binada faaliyetine başlıyor.
İşte o binayı biz ne yaptık biliyor musunuz?
Lojman yapmak için yıktık.
Koskoca bir Üniversitenin ilk binasını yerle bir ettik sırf bürokratlar lojmanda otursun diye...
Tren Garının karşısında İsmet İnönü'nün de kullandığı bir Karargah binası vardı.
Ne yaptık dersiniz?
Yıktık tabi ki.
Apartman yapıldı yerine.
Akarbaşı'ndan inen ve Hamamyolunu boylu boyunca kat ederek Çukurçarşı'dan porsuğa dökülen bir Dere vardı...
Üzerini kapatıp,Asfalt döktük.
Şimdi orası yol...
Odunpazarı'nda tarihi değeri olan birçok evin yanmasına seyirci kaldık.
Kılıçoğlu Sineması hemen her ay çıkan geleneksel yangınlar nedeniyle çökecek vaziyete geldi.
Eskişehir'in en eski Parkı olan Yediler ve Günday parkları yapılan yenliklerle ve abartılı ışıklandırmalarla Japon gazinoları gibi bir hal aldı.
Eskişehir'de Hafıza adına ne varsa kaybettik anlayacağız.
Üstelik...
UNESCO Eskişehir'i Somut olmayan kültürel miras Başkenti ilan etti ya...
Somut olmayanı koruma çabası verirken, somut miraslarımızı bir bir kaybettik.
......

İnsanların zekasıyla
dalga mı geçiyorlar?
"Ankara-İstanbul Hızlı Tren seferleri 29 Ekim'de başlayacak" diyorlar.
İnönü sonrasında ki tüneller hala halledilmedi.
"Eskişehir'de, Demiryolunun yer altına alınma çalışması hızlandı" diyorlar.
"Hızlandı" denen çalışmada iki kamyon,20 işçi çalışıyor ve nereden baksanız 1-2 yıllık iş var ortada.
"Köprü önümüzde ki ay yıkılacak" diyorlar.
Nereden baksanız yıkımı 15-20 gün sürecek en azından
Tüm bu söylenenleri ve gördüklerimizi karşılaştırdığımızda, hiçbir şeyi yan yana koyamıyoruz.
Ya biz göremiyoruz işlerin geldiği noktayı, ya da birileri insanların zekasıyla alay ediyor.
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Meşhur Yunanlı filozof Demostenes, bir gün Atina'daki bir toplantıda konuşmak için kürsüye çıktığında, ahali aralarında konuşmayı bırakıp gürültüyü kesmedi.
Bunun üzerine Demostenes halka hitaben şöyle dedi:
"Size yalnızca iki cümlecik söyleyeceğim."
Sözünü tamamlar tamamlamaz da, bir fıkra anlatmaya başladı:
"Vaktiyle bir Atinalı bir yere gitmek için bir eşek kiralamış. Eşeğini kiraya veren adam da aynı yere gideceği için beraberce yola koyulmuşlar. Tam yarı yola geldiklerinde bir sıcak basmış. Dinlenmek için mola vermek zorunda kalmışlar. Fakat ortalıkta hiç gölgelik bir yer yokmuş. Eşeğin asıl sahibi hemen eşeğin gölgesine sığınmış. Bunu gören öteki adam hiddetlenmiş:
- 'Oraya oturmak benim hakkım' demiş.

- 'Niçin?'
- 'Çünkü eşeğini kiraladım ben!...'
- 'Ama ben eşeğin gölgesini kiraya vermedim ki!'
Derken aralarında muazzam bir kavga çıkmış..."
Demostenes, sözün burasına gelince, hemen kürsüden indi. Halkın:
"Sonra ne olmuş, anlatsana?" diye bağırması üzerine, tekrar kürsüye çıktı:
"Ey ahali," dedi. "Sizin iyiliğiniz için bir lâf edeyim dedim, dinlemediniz. Ama bir eşeğin gölgesini nasıl da merak ediyorsunuz..."
Onun bu sözleri orada bulunanları fena halde utandırdı ve bu sayede Demostenes, kendisini şimdi dikkatle dinleyenlere güzel bir konuşma yaptı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi