Eskişehir’de değişik bir seçmen düşüncesi var…

Bu iyi mi kötü mü bilemiyoruz ama diğer illerden farklı böyle bir durum var Eskişehir’deki seçmen profilinde…

örneğin:

Mahalli seçimlerde CHP’li Belediyeleri tercih eden bu seçmen, Milletvekili genel seçimlerinde İktidar Partisi olan AK partiyi tercih ediyor…

Bunu bilinçli mi yapıyor, bilinçsiz mi yapıyor bilemiyoruz ama ortaya çıkan sonuç bir anlamda seçmenin “ Eskişehir’de AK parti hükümeti CHP’li belediyelere, CHP’li belediyeler ise AK parti hükümetine saygı duyacak. Ayrı partilerden olmanıza rağmen milletvekilleri ve belediye başkanları bu şehir için birlikte çalışacaksınız” mesajını içeriyor…

Yani…

Diğer birçok ilde olduğu gibi “belediyeler iktidar partisi ile aynı partiden olsun. Böylece hizmet daha fazla gelir” falan diye basit ve klasik bir düşünce içinde olmuyor.

örneğin:

Büyükşehir belediyesi seçimlerinde, belediye başkanını CHP’den seçen seçmen büyükşehir Belediye meclis çoğunluğunu iktidar partisi olan AK partiden seçiyor…

Bunu bilinçli mi yapıyor, bilinçsiz mi yapıyor bilemiyoruz ama ortaya çıkan sonuç bir anlamda seçmenin “CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı, meclisindeki AK Parti çoğunluğuna saygı duyacak, mecliste çoğunluğu olan AK parti de Belediyenin başında olan CHP’li başkana aynı şekilde saygı duyacak. Ayrı partilerden olmanıza rağmen belediye başkanı ve meclis bu şehir için birlikte çalışacaksınız” mesajını veriyor…

Yani…

Diğer birçok ilde olduğu gibi “belediye başkanı ile meclis çoğunluğu aynı partiden olsun. Böylece hizmet daha fazla olur” falan diye basit ve klasik bir düşünce içinde olmuyor.

Bu anlattığımız farklı seçmen profilinin bir benzeri Eskişehir sanayisinde de yaşandı.

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi ile Eskişehir Sanayi Odası seçimleri yapıldı peş peşe…

Sanayiciler Organize Sanayi Bölgesi seçimlerinde Nadir Küpeli’ye, Sanayi Odası seçimlerinde ise Celalettin Kesikbaş’a yetki verdi…

Seçim sonuçları tıpkı yukarıda verdiğimiz seçmen tercihlerinde olduğu gibi, sanayici seçmenin de bir anlamda “Eskişehirli sanayiciler için el ele verip, birlikte çalışacaksınız arkadaş!” mesajını kapsıyordu…

Yukarıda da söyledik ya Eskişehir’de değişik düşünen bir seçmen yapısı var diye…

Seçim sonuçlarına baktığınızda verilen mesajı açıkça görmek mümkün galiba…

.....

Koltuğun yalnızca kendilerinin hakkı olduğunu düşünenler…

Bazı insanlar, halka hizmet etmenin sadece makam sahibi olmakla mümkün olacağını düşünüyor.
Hatta…
Bazı insanlar, hizmetin ancak kendileri o makama geldiğinde olacağını zannediyor.
Böyle düşündüğü için de siyaseti makam sahibi olmak ya da geldiği makamı korumak için yapıyor.

Dahası…
Aynı insanlar koltuğu bir tek kendilerinin hak ettiğini düşünüyor
Egoları adeta tavan yapmış durumda.
Her şeyin kendileri ile başlayıp, kendileriyle son bulacağı gibi sığ bir düşüncenin esiri olmuşlar neredeyse.
İşte bu yüzden günümüzde tartışmalar hep isimler üzerinden yapılıyor.
Yıllardır üzerinde durulan isimlerin hep aynı isimler olması da belki de bu yüzden…
Belki de bu yüzden “Siyaset” dediğimiz hizmet alanı her geçen gün “Herkesin kendi bildiğini okuduğu” bir mecra haline geliyor.
Akıl, bilim, proje, beklentiler, ihtiyaçlar hak getire…

Bugün siyasette çoğunlukla şahit olduğumuz tavır ne yazık ki “Ben varsam hizmet gelir, ben yoksam hizmeti rüyanızda görürsünüz” tavrıdır…

Belki de bütün sıkıntıları yaşamamızın nedenidir bu.
-“Hizmeti ancak ben yaparım” diyenlerin, genelde hiçbir şey yapamadığı gibi var olanları da berbat etmiş olmasına rağmen, sırf makamını koruma adına hala “Ben” diye ısrarcı olmasıdır.

.....

Nurlar içinde yatsın

O kesinlikle, kendine has özellikleri olan bir gazeteci ağabeyimizdi…

Her ne kadar aynı gazete altında çalışma imkanı bulamasak da, uzun yıllar, birlikte Emniyet ve Adliye muhabirliği yapma imkanı bulmuştuk kendisiyle…

Kesinlikle kalem taşımazdı yanında…

Her bilgiyi kafasında eksiksiz toplardı.

çantası da hiç olmazdı…

Fotoğraf makinesini omzuna asar, flaşını eline alır ve o makine ile çektiği haber fotoğraflarıyla her gün harikalar yaratırdı.

Olabildiğince sessiz, olabildiğince sakindi.

Mesleğin hem alaylısı, hem duayeniydi…

Erken ayrıldı aramızdan…

Arkasında içinde bizzat yer aldığımız tonlarca anıyı bırakarak.

Orhan Ilgaz’ı kaybettiğimizin haberini büyük bir üzüntüyle öğrendik…

Nurlar içinde uyusun. Mekanı cennet mekanı olsun…

.....

Ben olsam bu sözleri söylemezdim…

Sanayi Odası Seçimleri tamamlandı.

Organize Sanayi Bölgesi seçimlerini kazanıp, önceki gün yapılan Sanayi Odası Seçimlerini kaybeden Nadir Küpeli, sonucun ortaya çıkmasının ardından bir açıklama yapıyor…

-“Seçimleri siyasetçi kazandı. Umarım Eskişehir de kazanır” diyor bu açıklamasında…

Herkesin kolayca anlayabileceği üzere, AK Parti Genel başkan yardımcısı Harun Karacan’ı işaret edip “O müdahil olmasaydı seçimi biz kazanacaktır” demek istiyor bu açıklamasıyla

Ben Nadir Küpeli’nin yerinde olsam böyle bir açıklama asla yapmazdım…

2 nedenden ötürü yapmazdım bu açıklamayı…

Birincisi: Böyle bir açıklamanın Harun Karacan’a zarardan çok yarar sağlayacağını ve Karacan’ı kendi sözlerimle “seçim kazandıran kişi” pozisyonuna getirip, daha da yücelmesine katkı vereceğimi düşünüp bu sözleri söylemezdim…

İkincisi de: Bu sözlerimle, insanların 4 yıl önceki Sanayi Odası seçimi ve sonuçlarını yeniden hatırlamalarını sağlamazdım.

Zira…

Dört yıl önce yapılan Sanayi Odası Seçimlerinde benzeri bir olay yaşanmış, Harun Karacan’ın seçimlere müdahil olduğu sıkça konuşulmuş, Karacan’ın bu müdahalesi ve desteği sonucunda, içinde Nadir Küpeli’nin de bulunduğu Savaş özaydemir ekibi seçimden galip ayrılmıştı.

Hatta…

Seçimin sonrasında“Karacan’ın müdahalesi olmasaydı, seçimin sonucu böyle olmazdı” diye uzun süre konuşulmuştu.

O yüzden…

Ben olsam “Seçimleri siyasetçi kazandı. Umarım Eskişehir de kazanır” diye bir açıklama yapmazdım…

Böylece…

Bu sözlerimle ne Harun Karacan’ı tek belirleyici konumuna getirirdim…

Ne de…

Dört yıl önce Karacan’ın müdahalesiyle seçimi kazanırken, dört yıl sonra Karacan’ın müdahalesiyle aynı seçimin kaybedildiğini hatırlatmazdım…

Ben olsam seçim sonunda sadece “ üyelerimiz OSB’de bizleri, Sanayi Odası’nda arkadaşları teveccüh etti. Demek ki bundan sonra herkes işine bakacak arkadaş!” derdim.