
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Eskişehir Teknoloji Üniversitesi...
Eskişehir’e 3’ncü üniversite kurulması, şehirden gelen bir talep değildi.
Konu zaman zaman şehir gündeminde konuşulsa da, talep daha çok devlet üniversitesi yerine özel, yani vakıf üniversitesi yönde dillendiriliyordu.
Ancak…
AK parti’nin Eskişehir’deki isimleri, Eskişehir’e 3’ncü bir üniversite vaadinde bulundu.
Vaatte, 3’nca üniversitenin müstakil ve Teknoloji üniversitesi olacağı açık açık ilan edildi.
Her ne kadar verilen 3’ncü üniversite, vaadin verilmesinin üzerinden 2 seçim geçmesine rağmen tutulmamış olsa da, sonunda Anadolu üniversitesi bölünüp, teknik fakülteler bir araya getirilerek Eskişehir Teknik üniversitesi yasa ile kuruldu.
Bu köşede sık sık Anadolu üniversitesinin bölünmesine karşı olduğumuzu…
3’ncü üniversitenin, Anadolu ve Osmangazi üniversitelerinden bağımsız, müstakil bir üniversite olması gerektiğini…
Bölünme ile oluşturulan yeni üniversitenin, hem bölünen tarafta, hem bölme ile oluşturulan tarafta sıkıntılar yaratacağını söylemiş ve “Keşke Eskişehir’in 3’ncü üniversitesi, yeni, bağımsız, sıfırdan kurulan bir üniversite olsaydı” demiştik.
Hala da aynı fikirdeyiz…
Fakat b aşamadan sonra yapacak bir şey yok. Yani olan oldu…
Yasa ile Anadolu üniversitesinin Teknik bölümleri alınıp, bu bölümlerle Eskişehir Teknik üniversitesi adı altında yeni bir üniversite oluşturuldu.
Bu saatten sonra, özellikle Eskişehir’e 3’ncü üniversite sözünü yerine getirme vazifesini, Anadolu üniversitesi’ni bölmek suretiyle yerine getiren ve Eskişehir teknik üniversitesi’nin kurulmasına önayak olanlara büyük bir görev düşüyor…
Sözünü ettiğimiz görev, yeni Oluşturulan bu üniversitenin, ülkenin en iyi Teknik üniversiteleri arasına girmesi için gereken her türlü ihtiyacını karşılamak olmalı…
Zira…
Yeni üniversite bünyesine alınan bölümler, Anadolu üniversitesi bünyesinde olduğu kadar ilgi görmez ve etkili olmazsa, yapılan iş hem havada kalmış, hem de laf olsun diye yapılmış olur…
O nedenle…
Tüm imkânlar, kuruluş aşamasında olan Eskişehir Teknik üniversitesi için seferber edilmeli…
Eskişehir teknik üniversitesine geçen bölümler, Anadolu üniversitesi bünyesindeki konumundan daha da nitelikli ve tercih edilir hale getirilmeli.
Eskişehir’in yeni üniversitesi, kısa bir süreç içinde, ülkenin en iyi Teknik üniversiteleri (İTü-ODTü)ile aynı kulvarda yarışacak bir konuma kavuşturulmalı.
Bütün ihtiyaçları karşılanmak suretiyle öyle bir hale getirilmeli ki Eskişehir teknik üniversitesi, Anadolu üniversitesinin bölünmesine karşı çıkan benim bile “Yanılmışım. Böylesi daha iyi olmuş” dememi sağlayacak bir prestije kavuşturulmalı…
.....
Bir bildikleri vardır herhalde?
Mahalli seçimlere bir yıldan az bir süre kaldı.
Hala Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in aday olmayacağına adı gibi emin olanlar var.
Aday olmayacağını düşünen ve bunu açıkça yazıp çizen bazı gazete yazarları ile, dışarıda olup da aynı şekilde düşünenleri kesinlikle söylemiyoruz.
Bizzat Ak Parti içinde Büyükerşen’in aday olmayacağına inanan ve bunu açıkça söyleyen önemli isimler var.
Her konusu açıldığında;
-"Takmayın siz kafanıza. Büyükerşen aday olmayacak. Dolayısıyla hesapları ona göre yapmayın" diyorlar.
Kim mi bunlar?
Partinin üzerinde bulunan etkili isimler.
Peki ne biliyorlar da bu kadar emin konuşabiliyorlar Büyükerşen’in aday olmayacağına dair?
İşte bu, gerçekten cevabı merak edilen bir soru.
Yukarıda da söyledik…
Seçimlere bir yıllık süre kaldı.
Bu süre içinde aday olacak ve olmayacak adam ne yapar?
Aday olmaya niyetliyse çalışır.
Niyetli değilse de, rutin işlerle vakit geçirip, görev süresinin sonunu bekler.
Bakıyorsunuz…
"Aday olacağım" demiyor ama, "Olmayacağım" da demiyor.
Davranışlarına,gündeme getirdiği konulara,gittiği cenaze ve düğünlere, ziyaret ettiği yerlere ve bu ziyaretlerde söylediklerine baktığınızda;
-"Bu resmen aday" diyorsunuz.
Durum böyleyken…
Yani, Büyükerşen’in aday olacağına dair emareler ortadayken, Ak partinin etkili ve yetkili isimleri;
-"Hiç merak etmeyin. Büyükerşen aday olmayacak" diyor.
Neye göre diyorlar? Anlamak mümkün değil.
Canları mı öyle istiyor? Yoksa, bildikleri başka bir şey mi var? Tahmin etmek çok zor.
O nedenle…
Bekleyip görmekten başka çare yok galiba…
Kim bilir?
Belki de teşkilatlarını rahatlatıyorlardır.
.....
Günün şartlarına
göre siyaset…
Daha düne kadar Siyaset dediğimiz uğraş Sağ ile Sol arasında var olan bir konumdaydı.
Siyasette iki taraf ve iki kriter vardı: "Sağcı mısın? Solcu mu?"
Her ne kadar Sağ içinde ve Sol içinde ayrı görüşler ve fraksiyonlar olsa da…
Kesin çizgiler Sağ ve Sol üzerine kurulmuştu.
Bugün, o eski anlayış doğrultusundaki ne Sağ var ne de Sol.
Bakıyorsunuz, yılların Solcusu diye bildiğiniz isimler, mevcut AKP yanlısı oluvermiş.
Her ağızlarını açtıklarında, iktidarı ve iktidarın icraatlarını öve öve bitiremez olmuşlar.
öte yandan…
Yılların Sağcısı olarak bilip tanıdıklarınız, CHP içinde yer tutmuşlar.
Sanki geçmişte eleştiren onlar değillermiş gibi, 6 Ok’a sarılmışlar.
Laf bile söyletmiyorlar.
Geçmişte birbirilerine aynı ortamda bile tahammül edemeyen, birbirlerine kurşun sıkıp öldürecek kadar tahammülsüz olan düşünceler, bugün yan yana gelip, birlikte hareket edebilir konuma gelmiş.
Anlayacağınız…
Siyasette artık o eski Sağ ile sol arasında ki kalınca çizgi yok.
Onun yerine…
Kişilerin, günün koşullarına göre siyaseti yeniden dizaynı var.
Sizin anlayacağınız…
Sağ düşünce, sol söylemleri kullanmaya başladı.
Sol düşünce, bünyesine Sağ kriterleri ve kişilerini katmaya başladı.
Bugün için hiçbir birliktelik hiç kimseyi rahatsız etmiyor.
Sonuç olarak…
Siyasette ölçü de kalmadı, endaze de…
çünkü…
Siyasetin mimarisi bozuldu…
Şimdi devir kim güçlüyse o tarata olmak.
Bunun nedenini de, sözde yeni dünya düzeni adı altında izah etmeye çalışmak.