
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESKİŞEHİR VE DEPREM
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden edinilen bilgiye göre, 17.01 2015 tarihinde, 2.42' de, Eskişehir'de, depremin merkez üssü Tepebaşı ilçesi, Karaçobanpınarı mevkiinde, 4,3 büyüklüğünde, bir deprem meydana geldi. Derinliği, 8.65 kilometre olan depremde, can veya mal kaybı yaşanmadı.
Bu deprem sonrası, ilgililer depremle ilgili alınan önlemleri, tekrar gözden geçirir mi bilinmez ama bugüne kadar, alınan önlemlerde, gerektiği kadar gündemde tutulmadığı gibi bazı önlemlerde, ortadan kaldırıldı. ,
Nitekim Eskişehir'de, 17 Ağustos sonrası, Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen, 62500 m2, muhafaza ediliyor mu bilinmez ama Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kent, TOKİ tarafından, Şahin tepesindeki çadır kent sahası da, maalesef bir Kooperatife, tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu çadır kent sahalarının, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi bir zorunluluktu.
Diğer yandan Eskişehir'de, depremle ilgili pek çok panel, sempozyum konferans gibi etkinlikler düzenlendi. Bu alanda, çeşit öneriler yapıldı, çözümler üretildi ama bir müddet sonra yapılan öneriler ve alınan tedbirle unutuldu.
Nitekim Anadolu Üniversitesi, öğretim üyesi, Sayın Prof. Dr. Can AYDAY, Eskişehir'in, deprem tehdidi altında olduğunu, sürekli hatırlatıyor ve ilgilleri de uyarıyor. Kentin, her zaman depreme hazırlıklı bir kent olması gerektiğini, aksi halde bir depremde, Eskişehir'in, hasar görebileceğinin söylüyor.
Ayrıca tehdidin, bir türlü dikkate alınmadığını belirten Prof. Dr. Ayday, resmi kurumların, konuya ilgisiz kaldığını, hatta Valilik tarafından, konuyla ilgili çalışma yapılmasına rağmen, diğer kurum/kuruluşların, bu çalışmalara, duyarsızlığından sürekli müşteki oldu.
17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde olduğu gibi Eskişehir'de de, depremle ilgili önlemler, sürekli gündemde oldu. Ancak bir müddet sonra unutuldu. Ortama da her zaman olduğu gibi, "eski tas eski hamam" felsefesi hâkim oldu.
Oysa depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden devlete kadar, çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir.
Ayrıca depreme, hazırlıklı olmanın reçete, niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası, mal ve can kaybı, o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi en aza indirgenir.
17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için, önerge verdiler. Önerge de "afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların, afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak, önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. " ifadesi yer almıştı.
Yine aynı önerge de," planlama ve yapı sektöründe, görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır" denmişti.
Ayrıca yönergede, "depremle ilgili yasalarda, ülkemizde sağlıklı yapılaşma için, yeterli sayıda mimar, mühendis ve teknik eleman bulunmaktadır. İnşatlarda mimar, mühendis, tekniker kalifiye usta-işçisinin istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek, yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır. "ifadelerinin de hiçbiri, bugüne kadar arzu edilen boyutta gerçekleşmedi.
Eskişehir'de, !7 Ağustos Depremi'nden sonra, gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, yeni yatırımların yapılacağı alanlar ve altyapı tesislerinin güzergâhları gibi, konularda, görüş ve öneriler mutlaka hayata geçirilmelidir.
Eskişehir'de, Sivil Savunma ve İl Acil Yardım Ekipleri ve Sivil Savunma yükümlülerinin eğitimleri sürekli olarak yapılmalı ve eğitimler tatbikatlarla pekiştirilmelidir. Sivil Savunma depoları kurularak, gerekli araç-gereç ve malzeme stokları yapılmalı ve kent düzeyinde etkin bir "Haber Alma ve İkaz Sistemleri", ilgili sivil ve resmi kuruluşlar ile koordine edilerek kurulmalıdır. İtfaiye teşkilâtları, kurtarma ve ilk yardım yapacak şekilde yeniden örgütlenmeli, donatılmalı ve eğitilmelidir. Çünkü deprem, ihmale gelmez.