Her seçim öncesi, ilçelerden ve çeşitli yörelerden gelip Eskişehir’e yerleşmiş ve bu şehirde yaşayan topluluklar adına sesler yükselmeye başlar…

-“Bu şehirde yaşayan şu kadar insan, bu kadar seçmeniz. Seçimlerde bizi göz ardı eden sandıkta bunun cezasını çeker” diye başlayan sözlerle siyasi partiler resmen tehdit altına alınmak istenir.

Bu söylediğimizi, Eskişehir’de yaşayan ve kökeni Eskişehir ilçeleri olanlar da yapar, başka şehirlerden ve yörelerden gelip Eskişehir’e yerleşmiş olanlar da…

Hatta…

Aynı mezhepten ve aynı bölgeden olup, Eskişehir’e yerleşmiş olanların da her seçim öncesi davranışları çok farklı değildir.

Amaç: “Madem bu şehirde yaşayan bu kadar topluluğuz, o halde seçilmişler arasında bir hemşerilerimiz mutlaka olmalı” düşüncesi gibi lanse edilir.

Halbuki…

Asıl amaç: Şehirde yaşayan hemşerilerinin, sayısını abarttıkları oy potansiyelini bir pazarlık aracı haline dönüştüren ve bunu da tehdide çeviren ön plandaki bazı isimlerin kısa yoldan koltuk sahibi olmasıdır.

xxx

Dün bu köşede bahsettiğimiz konuya ilişkin bir yazı kaleme aldık…

-“Eskişehir’e, gerek ilçelerden gerekse başka yöre ve bölgelerden gelip yerleşmiş, bu şehirde yaşayan toplulukların sayısı o kadar abartılıyor ki, hepsini alt alta toplasanız Eskişehir nüfusu 2-3 milyon’u aşıyor. Neredeyse Eskişehir’de Eskişehirli kalmamış. Herkes ya ilçelerden gelmiş ya da başka şehir, yöre ve bölgelerden” dedik…

Ardından da…

Eskişehir’de 3 üniversite olduğunu belirterek ” Nüfus müdürlüğü elindeki kayıtları paylaşsa ve üniversitelerin yöneticileri de öğrencilerine tez konusu olarak “Eskişehir’de hangi kökenden gelme kaç kişi yaşıyor?” araştırması yaptırsa.
Yani…
Eskişehir’de hangi yöreden kaç kişi yaşadığı gerçek rakamlarıyla, itiraz edilemeyecek şekilde ve bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıksa…
Böylelikle, her seçim öncesi kafadan rakam yumurtlayanlar da şehirde yaşayan hemşerilerinin gerçek sayısını öğrense…
Hatta…
Bu iş artık seçimlerde pazarlık unsuru olmaktan çıksa ve bizim çektiğimiz işkence de sona erse hiç fena olmayacak sanki…” diye sonlandırdık yazımızı…

xxx

Dün sabah, AK Parti eski İl Başkanı Dündar ünlü’den cep telefonumuza bir mesaj geldi.

Mesajı açtığımızda bir liste çıktı karşımıza.

üzerinde “Eskişehir’in demografik yapısı” yazıyor…

Eskişehir’de hangi şehirden kaç kişinin yaşadığı yukarıdan aşağıya sıralanmış.

Belli ki okumuş yazımızı…

Listede, 833.283 olan Eskişehir nüfusunun 508.174’ü Eskişehirli görünüyor…

Listeye göre Eskişehir’de en çok 56.822 kişiyle Afyonkarahisarlılar yaşıyor.

Muhtemelen bu rakamın çok büyük bir kısmı Emirdağlılar olsa gerek…

Sonra sırasıyla 32.853 kişiyle Bilecikliler, 19.348 kişiyle Ankaralılar, 19.207 kişiyle Konyalılar,14.771 kişiyle Kütahyalılar, 11.117 kişiyle de Ağrılılar yaşıyor…

Sonrasında, Eskişehir’de 10 binin altında olan Ağrılılar, Samsunlular, Erzurumlular, Bursalılar, Karslılar, İstanbullular, Trabzonlular ve Sivaslılar diye liste uzayıp gidiyor…

özellikle siyasi partilerin elinde olması gereken önemli bir liste bu…

Teşekkür ettik kendisine…

Bir de, 508.174 Eskişehirlinin kaçı hangi ilçeden olduğu listesi ulaşırsa elimize, Eskişehir’in seçmen fotoğrafı daha da net şekilde ortaya çıkacak galiba…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Şu parti teşkilatları gerekli mi? gereksiz mi?

Siyasette parti teşkilatları ile ilgili bir tartışma var…

Bazıları “Teşkilatsız parti olmaz” diyor.

Bazıları da “Madem bütün oyu liderler alıyor, o halde teşkilatlara ne gerek var” görüşünde.

Bazıları “Teşkilatlar olmadan seçim kazanılmaz” diyor…

Bazıları da “Teşkilatlar olmasa, teşkilat içindeki küskünlük ve kavgalar olmaz, partiler şimdikinden daha fazla oy alır” görüşünü savunuyor…

Şu sıralar özellikle sosyal medya üzerinde tartışılıyor bu konu.

Kimi, partilerinin teşkilatlarının çok gereksiz olduğunu ileri sürüyor.

Kimi ise partiyi parti yapanın teşkilatlar olduğunu savunuyor.

Sosyal medya üzerindeki teşkilatların gerekli olup olmadığı tartışmalarına denk gelince, aklımıza geldi…

Bundan bir süre önce, İstanbul’da önemli bir araştırma şirketinin yöneticiliğini yapan birine sormuştuk bu parti teşkilatları meselesini…

-“Seçimlerde parti teşkilatının ne gibi bir önemi var? Faydalı mı? Zararlı mı?” diye…

Oldukça ilginç bir örnek vermişti:

-“Biz herhangi bir şehirde bir partinin ya da adayın kampanyasıyla ilgili anlaşma yaptığımızda, önce o şehirde nasıl bir seçim çalışması yürüteceğimizin bir planlamasını yaparız.

Ardından…

Şehrin en uzağında bulunan birkaç mahalleyi tespit eder, gözümüze kestiririz. Parti teşkilatına bu mahallelerde yoğun bir çalışma programı yükleriz. Onlar orada çalışır ve partiye müthiş katkı sağladıkları düşüncesi içinde olurlar.  Biz ise  hazırladığımız çalışma programına kimsenin engel olmamasını sağlamış oluruz. Bu şekilde davranmadığımız sürece partiliyim diyenler ve her işimize sık sık karışanlar yüzünden, planladığımız seçim çalışmasını asla yapamayız”