7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

ESKİŞEHİR...EY GÜZEL ŞEHİR...

Şimdi mevsim Sonbahar'dır, solgun bahçelerde bir vefasızlığın adı. Şehir, sarıdan kızıla bir renk uyumu şiirselliğini fısıldar hüznün kulağına. Sonbahar, içlerdeki göçmen kuşların yeni maceralara kanat çırpmasıdır. Sonbahar, ayrılışın hüzzamdan bestesidir.
Porsuk'un üstüne salkım söğüt yaprakları düşer. Boyun büker çiçekler, teslim olurlar zorluğun karşısında. Kara bulutlar yoğunlaşır gökte. Yaz boyunca sıcaklığını bedenlerde hissedilen güneş, canlılığını kaybetmeye başlar. Eskişehir bütün duygusallığı ile türküler mırıldanır sararan sularında. Kuşlar telaşlanır, kanatlarının altından geçer kararsız rüzgar. Aşkın kenti Eskişehir'in üstüne bütün kasvetiyle yağmurunu boşaltır sema. Yağmur, hasretliklerin gözyaşına karışır. Köprübaşı'nda yürüyen bir güzelin saçlarının peşinden sürüklenir mutluluk almak için Sonbahar'ın marazi esintisi. Gönüllerde fırtınalar eser, tutsak edilir en delişmen duygular baktıkça gökyüzüne.
Eskişehir...Ey güzel şehir...
Şimdi hüzün mevsimidir. Feryat figan zamanıdır. Hayallerin hüsrana döndüğü vakittir. Mağlup sevdaların sözlere sığmayan acılarını anlatır, dalından düşerken gazellerin ağlayışları. Ötüşü yüreklerde yeni ümitlere kapılar açan bülbüller de kaybolur tenhalığın gurbetinde.
Bozdağ'ın Eskişehir'e bakan yüzünden bir şiir yürür kentin caddelerine:
Nihayet yer-gök sarıdır hüzün vaktidir
Hasretle acının ahengidir bu
Yenilmişlerin cengidir bu soluk ve yorgun
Yalnız bir adamın ihtiyar
Evidir şimdi güz bahçeleri sessiz ve sakin
Eski şarkıların ezgisindedir rüzgarın ıslığı
Dalından düşen her yaprak mırıldanır

Güzelliğin talan edilmiş bir zenginlik
Geriye kalan küf konan anılardır sana
Akşam oluyor ellerini arıyorum çaresiz
Güneş ümitsiz güller ilgisiz sen yoksun
Eskişehir...Ey güzel şehir...
Senin tesellin ile avunur mustarip gecelerinde efkarlı kaygıların yürek burkuntuları. Sabahlarında yağmur sonrası toprak kokusu ile dolar yorgun bakışlı gözler. Sonbahar yolun sonunu hatırlatır. Ve yeşilin ruhlara verdiği canlılık duygusu yitirildikçe anılar çağıldar eski zaman şarkılarında. Sonbahar şiirinde Yahya Kemal'in sesi duyulur ötelerden:
''Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne – toprak ölüm maceramızı.''
Eskişehir... Ey güzel şehir...
Bu sonbahar Eylül'ünde senden başka kim çeker bu kadar kahrı, sitemi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi