
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESOGÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN' la, Eğitim Fakülteleri ve son Eğitim Şurası ile ilgili sohbet etme fırsatı bulduk. Konulara hâkimiyeti, stratejileri, öğretmenlik mesleği ve geleceği ile ilgili görüşleri dikkat çekti.
Sayın Prof. Dr. ŞİŞMAN, faktörler ne kadar değişse de değişen koşullara uyabilen, insanlarla da iyi ilişki kurabilen bir yöneticimizdir. Bir yöneticide olması gereken bilgi, tecrübe, deneyim, önsezi, ekibini ve öğrencilerini motive edebilme, yetki ve sorumluluk trafiğini doğru yönlendirme, başarı ve başarısızlıkları paylaşabilme gibi meziyetlere de sahiptir. Çalıştığı ve temas kurduğu kişi/kişilerin, uzmanlık konularına yakınlığı ve yatkınlığı ile de dikkat çeker.
ESOGÜ Eğitim Fakültesi' de, alan bilgisi ve meslek derslerinin yanında, öğrencilerin sosyal, kültürel yönlerden de gelişmelerini sağlayacak ders ve etkinliklere de yer verilmektedir. Eğitim Fakültesi'nde, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Fen Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği ve Rehberlik Psikolojik Danışmanlık lisans programları bulunmaktadır.
ESOGÜ Eğitim Fakültesi ve diğer eğitim fakülteleri ve yetiştirdiği öğretmen adayları, ülkemiz ve insanımızın, bugünü ve geleceği açısında çok önemlidir. Nitekim Rahmetli Rauf İNAN' n da söylediği gibi, bu kurumlar ve yetiştirdiği öğretmenler, kendi varlığında, yalnız kendi kendisine kaşı sorumluluk taşıyan, insanlar değildir. Onlar gelecek nesilleri şöyle veya böyle, şu veya bu vasıflarda olmasının, şu veya bu meziyetler veya kusurlar almasının sorumluluğunu da yani bir kısım vatandaşların, hatta milletin alın yazısının sorumluluğu da millet ve tarih önünde taşıyan insanlardır. O nedenle de Eğitim Fakültelerinde okuyan gençlerimiz, sürekli okuyan, sorumluluk duygusunu, her yönü ile içinde duyabilen, her yeniliği izleyen, daha doğrusu kendisini yenileyen, idealist öğretmenler olmak zorundadırlar.
Öğretmen konusu, doğanın en karmaşık anlaşılması, şekillendirilmesi en güç ve eşsiz yaratığı olan insandır. Bu durum, öğretmenliği sadece mesleklerin en önemlisi ve kutsal değil en güç mesleği yapmıştır. Ayrıca öğretmenliğin, kendine özgü bir benlik tasarımı, değer yargıları, davranış örtüsü, yöntem ve teknikleri vardır. Bu gerçekler göz önüne alındığında çağımızda öğretmenin, BİLGİ AKTARICI DEĞİL, KİŞİLİK GELİŞTİRECEK ve eğitim sürecine, tüm ilgillerle birlikte katılacak, temel unsur olma bilinci ile yetiştirilmesi beklenir.
Bunun içinde, Eğitin Fakültelerinden mezun olan öğretmen adaylarının, kişilik olarak gelişmiş, bilimsel güce ve geniş bir dünya görüşüne sahip, yaratıcı bir dinamizmi içinde olan, öğretmenlik mesleğini bütün incelikleriyle kavramış ve benimsemiş, insan sevgisi ve meslek heyecanı ile dolu, hoşgörülü, olmalıdır. Yine insani ilişkileri geliştirebilen, değişen duruma göre davranabilen, toplumuz özelliğini bilen, değerlerini koruyan ve geliştirebilen, çevre ve öğrenci ihtiyaçlarını kavrayabilen ve bunlara çözüm üretebilen, çevrenin incelenmesine ve sorunlarının çözümüne yardımcı olan, öğrencilere her bakımdan rehberlik yapabilen yapıda yetiştirilmelidir.
Şu bir gerçek ki ülkemizde, kalıcı bir öğretmen politikası olmadı. O nedenle de öğretmen yetiştirme yöntemleri, süreleri, öğretmenlere verilen idealler ve bilgiler, sıkça değiştirilmiş, süreklilik kazanmamıştır. Öğretmenlik mesleği, Eğitim Fakülteleri ile yeni bir çehre kazandı. Ancak yeterli de değildir.
Eğitim Fakültelerinin, stratejilerine, geniş bir perspektiften bakılmalı. Eğitim sisteminin ihtiyaçları çerçevesinde bilimsel araştırma projeleri, üniversiteler ile ortaklaşa yürütülmelidir. Çünkü üniversiteler bilgi ve teknoloji üreten ve ülke sorunlarına çözüm bulan kurumlardır. O nedenle de Kamu ve özel kurum/ kuruluşlarında yürütülen bilimsel araştırmalarda, araştırma izni, veri sağlama, nicel ve nitel araştırma yöntem ve tekniklerinin kullanılmasında araştırmacıların çalışmalarına, kolaylık sağlanmalıdır. Ayrıca toplumsal ve politik baskıları ortadan kaldırabilecek, bir bilimsel özerklik anlayışı yerleştirilmeli; bilimsel özerklik ve akademik özgürlüklerin taşıdığı anlam topluma, özellikle de siyasetçilere çok iyi anlatılmalıdır. Ülke genelinde, Eğitim veri tabanı oluşturulmalı, uluslararası geçerliliği olan yayın ilke ve standartlarının Türkiye'de yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
ESOGÜ Eğitim Fakültesi, bu gerçeğin bilincindedir. Gördüğümüz kadarıyla bu tür çalışmalara mevcut bina yeterli değildir. Ancak Çarşamba günü görüştüğümüz Rektör Sayın Prof. Dr. Fazıl TEKİN, Eğitim fakültesi' ne, yeni bina tahsisi edileceğini söyledi. Toplum olarak da eğitim fakültelerine sahip çıkılmalı, sorunlarının çözümüne katkıda bulunulmalıdır. Çünkü ulusal ideallerin yayılması, toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamın gelişmesi, doğrudan doğruya kitlelerin davranışlarını değiştirmekle görevli olan öğretmenlerin, niteliklerine bağlıdır.