
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESOGÜ FEN VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ
ESOGÜ, CITATİON INDEX yayınları töreninde, Fen ve Edebiyat Fakültesi' nin başarısı da dikkat çekti. Tıp Fakültesi' nden sonra 201 toplam yayınla, Fen ve Edebiyat Fakültesi ikici oldu. Yine Fen ve Edebiyat Fakültesi'nde görevli Doç. Dr. Sayın Okan Zafer YEŞİLEL, 20 yayın sayısı ile ilk sırayı aldı.
Elbette Fen ve Edebiyat Fakültesi'ndeki bu başarılı performans, tesadüfen ortaya çıkmıyor. En önemli unsur, Dekan, Sayın Prof Dr. Rüstem KAYA' nın rehberliğinde, verilen eğitim, yönlendirme, liderlik ve cesaretlendirme sürecinin de bir sonucudur. Bu özenli süreç, eğitim-öğretim çalışmalarında kaliteyi hedefliyor.
Aslında üniversiteler, kendi varlıklarında, yalnız kendi kendilerine karşı sorumluluk taşıyan kurumlar değildir. Onlar gelecek nesillerin şöyle veya böyle, şu veya bu vasıflarda olmasının, şu veya bu meziyetler veya kusurlar almasının sorumluluğunu da, yani bir kısım vatandaşların, hatta milletin alın yazısının, sorumluluğunu da millet ve tarih önünde taşıyan kurumlardır.
Sayın Prof. Dr. KAYA, yıllardır, bu bilinç ve meslek onuru ile hizmet yapmış, her türlü olumsuzluklara rağmen de çalışma azminde, iradesinden hiçbir şey kaybetmediği gibi, sohbet süresince, mütevekkil insanlara yaraşan, o dost canlısı yüzünde, yıllardır kutsal bir görevi yapmanın heyecanı vardı.
Sayın Prof. Dr. KAYA, Fen ve Edebiyat Fakülteleri ve mezunlarının, sorunlarını ve çözüm yollarını çok iyi biliyor. Özellikle de öğretmen olarak atanmalarının, hem ülke, hem de mezunlarının istihdamı açısında önemli görüyor. Bu alanda, geçmişteki öğretmen yetiştirme sistemlerini, örnek olarak gösterdi. Kendisinin de bu okullardan yetiştiğini söyleyerek, Fen ve Edebiyat Fakültelerinin geçmişteki bu başarılı dönemi yaşatabileceğini de belirtti.
YÖK' de, aynı kanıdadır. Nitekim YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç, Fen ve Edebiyat Fakültesi öğrencilerine öğretmenlik formasyonlarının, birinci yıldan sonra verilebileceğini açıklamış, hatta gelişmiş eğitim fakültelerinin bulunduğu üniversitelerde, (fen edebiyat fakültesi öğrencilerine) öğretmenlik formasyonlarının birinci yıldan sonra 2, 3 ve 4. sınıflarda verilmesi hususunda, üniversitelerden gelecek tekliflere YÖK olumlu yaklaşacaktır. Bu da pek çok üniversitede önceki gibi öğretmenlik formasyonu imkânını sağlayacaktır. " demişti.
Bu istekler, gerçekleşir mi önümüzdeki yıllarda görülecektir. Ancak YÖK, Fen ve Edebiyat Fakülteleri ile işbirliği yaprak, bu sorunu pekâlâ aşabilirler. Nitekim YÖK yetkileri, bu sorunu aşmak için, Fen Edebiyat Fakülteleriyle, Eğitim Fakültelerinin iş birliğini içeren bir projeyi, hayata geçirmeyi planladıklarını kamuoyu ile paylaşmışlardı. .
Oysa ülkemizin öğretmene, olduğu kadar bilim adamına da ihtiyacı vardır. Aslında Fen Edebiyat Fakültelerinin kuruluş amacı, öğretmen yetiştirmek değildir. Bilgi Çağın' da, evrensel bilgiye önem veren, yaratıcı ve üretici, gelişmeleri ve değişimleri yakından izleyip, alanlarında araştırma yapan, sadece bilgi ile donatılan değil, aynı zamanda bilgiye ulaşmayı öğrenmiş, neden ve niçin sorularına cevap bulabilen, bir nesil yetiştirmektir. Bunu sağlanmak içinde lisans öğrencilerinin ilgisini çekecek, bir lisans müfredatı ve yüksek lisans ve doktora programları sunmak. Araştırma ve öğretimine, uygun yüksek kalitede laboratuar ve eğitim imkânlarını sağlamaktır.
Ancak Fen ve Edebiyat Fakülte mezunlarının, bugün yeteri kadar, çalışacakları alanlar yok denecek kadar azdır. Ayrıca hangi alanlarda, iş yapacakları ve araştırma yapacakları meçhuldür. Tablo bu olunca da, ülkemizde, Fen ve Edebiyat Fakülteleri boşu boşuna açılmış bölümler olarak düşünülmektedir. Tarih, coğrafya, matematik, biyoloji, fizik, kimya ve Türk dili ve edebiyatı gibi bölümlere, binlerce öğrenci alan ve onlara hiçbir iş olanağı sunamayan, bu fakültelerin sorunları, mutlaka ele alınmalı ve çözüm de getirilmelidir. Aksi halde insanımız hüsrana uğrayacak, fatura da hem insanımız, hem de ülkeye kesilecektir.
Elbette ümitsiz de olmamak gerekir. Fen ve Edebiyat mezunları, Tıp, kimya, veterinerlik, ziraat, biyoteknoloji, ve biyoloji alanlarında temel veya uygulamalı araştırma yapan enstitülerde sanayi de araştırmacı veya uzman olarak istihdam edilebilirler. Ayrıca ilaç üreten firmalarında, hem araştırmacı, hem de satış elemanı olarak iş bulabilirler. Hastanelerde, sağlık birimlerinde biyolog, ya da teknisyen olarak ve hatta devletin çevre birimlerinde, danışman olarak da çalışabilirler. Öğretmenlik hakkı da verilebilir. Yeter ki ülkemizde, bir an önce eğitimde, işgücü planlaması yapılarak, Fen ve Edebiyat Fakültelerine, ihtiyaç kadar öğrenci alınsın, bilim adamına değer verilsin, öğretmen olmaları için de gerekli düzenlemeler yapılsın.