
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESOGÜ'NÜN GURUR GÜNÜ
Gelecek sözle olmaz, proje, bilgi ve teknoloji üretimi" gerektirir. Bugün toplumlar, zengin ve yoksul diye ayrılmıyor. Proje, bilgi ve teknoloji üretebilen veya üretemeyen diye tanımlanıyor. Toplumların, ülkelerin ve kurum/kuruluşların zenginliği de bünyelerindeki bu unsurlarla ölçülüyor.
Bir ülkenin gelişmişliği ve uluslararası alandaki saygınlığı, bilimsel buluşları veya bilime yaptıkları katkıları ile belirlenmektedir. Bilgi ve teknoloji üretmeyen toplumlar veya kurum/kuruluşlar, başarılı olamazlar. Bugün gelişmiş batı toplumların, ortak özelliklerinin başında bilimde ilerlemiş olmalarının sonucu oluşan artı değerle sağlanan yüksek refah düzeyleri ve bunun halkın günlük yaşamına yansıtılması ile ölçülmektedir.
Üniversiteler, evrensel boyutta bilgi üretmek, bilim ufkunu genişletmek, çağdaş bilimsel, teknolojik ve kültürel birikimin egemen olmasını sağlayacak, toplumun gelişmesine katkıda bulunacak aydın ve yaratıcı düşünebilen insanlar yetiştirmektir. Bunu içinde mutlaka bilimse, teknolojik dolaysıyla da Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vermek zorundadırlar. ESOGÜ bunun farkındadır.
Nitekim Perşembe günü, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi CITATİON INDEX Yayınlarında yer alan öğretim görevlilerinin ödül töreni vardı. Törende, ESOGÜ' nün, bu alanda her yıl çıtayı yükselttiğine tanık olduk. Nitekim ESOGÜ, 2009 yılında CITATİON INDEX kapsamındaki dergilerde article yayın sayısı, 2008 yılına oranla yüze 20' lik bir artışla 368 makaleye ulaştı. Üniversitenin genelinde, toplam yayın sayısının, öğretim üyesine oranı 2008 yılında0.55 iken, 2009 yılında 0.63 olarak gerçekleşti.
Ülkemizde ise 25 yılda, fizik yayını sayısı 7 bin 359, atıf sayısı da 39 bin 435 gibi görülürken, kendine atıflar çıkarıldığında yayın sayısının bir anda 347`ye, atıf sayısının da 4 bin 40`a düştüğü gözlendi. Türkiye, hukukta, tam bir bilimsel çöküş içinde. 25 yılda sadece 14 hukuk makalesi yazıldı. 14 makaleye bir atıf yapılmış, o da yazarın kendisi tarafından! Klasik sanatlarda makale sayısı ise 3'te kaldı. Tarih, Edebiyat, Felsefe, Din ve Dinayet dallarında da durum içler acısı. Uluslararası alanda göğsümüzü kabartan tek dal tıp oldu. Bu tablo değerlendirildiğinde, ESOGÜ' nün, başarısı daha iyi anlaşılır.
ESOGÜ' nün, CITATİON INDEX Yayınları, yeniliğe kapı açan, her türlü fikrin tartışılabildiği, yaratıcılığın gerçekleştirildiği, unvan ve makamların fazlasıyla önem taşımadığı, hiyerarşinin bulunmadığı, bilimsel özgürlüğün ve bilgi birikiminin oluştuğu bir ortamın yaratılmasına da ciddi katkıda bulunacaktır.
Ülkemizdeki üniversitelerin, CITATİON INDEX Yayınlarında elde ettiği başarı yeterli değildir. Nitekim Üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerince hazırlanan bilimsel makalelerdeki nitelik sorununu, YÖK tarafından da kabul edilmişti. Uluslararası yayın endekslerine Türkiye' ye giren yayın sayısının arttığını; ancak bu yayınlara yapılan atıf sayısında düşüş yaşandığını` kabul eden YÖK, Türkiye kaynaklı yayınlara yapılan atıf sayılarının düşüklüğü, yayın teşvik politikasında nicelikten çok nitelik üzerinde durma zamanının geldiğini kabul etmiştir.
ESOGÜ, CITATİON INDEX Yayınları ile ülke, Eskişehir ve Üniversitenin geleceği açısından umut verdi. Ancak bu yayınların, daha artması ve öğretim elemanları araştırıcıların uluslararası düzeyde yayın yapmaya teşvik edilmesi, maddi ve manevi açıdan olduğu kadar, yerel ve ulusal proje/projeler bazında da destek verilmesi, şarttır. Bu alanda Kurum/kuruluşlara, işletmelere özelikle de siyasi otoriteye de ciddi görevler düşüyor.
ESOGÜ' nün, CITATİON INDEX Yayınları dikkatle incelediğinde, Salt yayın miktarı çok olsun ve ismimiz geçsin gibi, hedefler taşımadığı görülür. Yayınların çoğunun özellikle tıp alanındakilerin, hayata geçmesi bunun işaretidir. Elbette ülke genelindeki üniversiteler ve ESOGÜ' de, bilimse makalelerin artırılmasında veya artmasında, temel unsurlar nedir, bunların sürekli araştırılması ve bu yayınların kaç tanesine uluslararası bilimciler tarafından atıfta bulunuldu ve günlük hayata yönelik oldu, bunlarında dikkatle izlemesi, şarttır. En önemlisi de ham bilginin, ne kadarı yenidir ve yaratıcılık olarak algıladığımız pratiğe dönüştürülebildi, bunların muhasebesi yapılmalıdır. Ayrıca ESOGÜ' daha da başarılı olması için, ana bilim dalları, bölümler, fakülteler, uzun ve kısa vadeli bilim politikası ve stratejisi belirlemeli, yayınlar, mutlaka bilime katkı payı sağlanmalı ve bu da bir yerel ve ulusal proje/projeler ile desteklenmelidir.
Ayrıca. Türkiye'nin, araştırma ve geliştirme (AR-GE) harcamaların GSMH' ye oranının binde 63 düzeyindedir. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 3 civarındadır. Ayrıca Ar-Ge' ye ayrılan dilim ile ülkelerin, bilimsel yayın sıralaması ve gelişmişliği arasında yüksek bir ilişki bulunduğu düşünüldüğünde, ESOGÜ' nün, eldeki imkânlarla, başarılı bir performans sergilediği de ortadadır.
Kutluyoruz...