4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

FEN VE EDEBİYAT FAKÜLTELERİ VE İSTİHDAM

Perşembe günü, Prof. Dr. Nedim Ünal' la yaptığımız sohbette, Üniversitelerdeki Fen ve edebiyat fakülteleri gündeme geldi. Bu fakültelerinin kuruluş amacının, BİLİM ADAMI yetiştirmek olduğunu vurguladı. Ancak bugün mezunlarının iş bulmakta güçlük çektikleri, bu nedenle de öğretmen olmak için çalıştıkları da söyledi.
Oysa Fen Edebiyat Fakültelerinin amacı, öğretmen yetiştirmek değildir. Bu fakültelerin amacı ülkeye bilim adamı, araştırmacı yetiştirmektir. Ancak mezunlarının hangi alanında iş yapacakları ve araştırma yapacakları meçhuldür.
Tablo bu olunca da, ülkemizde Fen ve Edebiyat Fakülteleri boşu boşuna açılmış bölümlerdir. Tarih, coğrafya, matematik, biyoloji, fizik, kimya ve Türk dili ve edebiyatı gibi bölümlere binlerce öğrenci alan ve onlara hiçbir iş olanağı sunamayan bu fakülteler ya kapatılmalı ve ya da iş bulmaları için, olanak yaratılmalıdır.
Aslında ülkemizde, her alanda Ar-Ge çalışması yapılmadığı sürece Fen ve edebiyat fakültelerinden mezun olan gençlerimizin, iş bulma şansı hiç yoktur. Gerçi ülke ve Eskişehir bazında, bu alanda projeler yapılıyor ama istenen sonuç alınamıyor.
Nitekim ESO tarafından gerçekleştirilmek istenen, Bilim Parkının temeli 12 Nisan 1997 tarihinde zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, tarafından atılmış, 1999 yılına kadar da bitirilmesi hedeflenmişti. Bilim Parkı'nda "simge anıt", "TSE" "KOSGEB", "Girişimci geliştirme Merkezi" " İleri teknoloji ve AR-GE Bölgesi" , " Yüksek Okul ve Teknik Okullar Bölgesi", "Otel", "Golf Alanı","Yeşil Alanlar" ve "Serbest Bölge" yer alacaktı.
Ayrıca Bilim Parkın' da, Anadolu Üniversitesi bir "Meslek Yüksek Okulu",Koç Vakfı bir" " Endüstri Meslek Lisesi" ve Türk Telekom' da bir "Meslek Lisesi" gerçekleştirecekti.
Bilim Parkı, sadece Eskişehir'deki girişimciler için değil, İleri teknoloji kullanan her sektör ve ülkeden firmalara da kullanıma hazır işyeri sunacaktı. Bilim Parkı", hedeflendiği şekilde gerçekleştirilemedi.
Öte yandan, Sayın Abacı' nın, ESİAD Başkanı olduğu dönemde, TÜSİBAK da "TÜGİB" çalışmalarını başlatmış ve Sayın Abacı'nın gayretleri sonucu da, Eskişehir'de bu çalışmaları içine alınmıştı. Şayet gerçekleştirilmiş olsa idi; Eskişehir " KOBİ "ler açısından çok iyi imkân ve olanaklar yaratılmış olacaktı, Sayın Abacı' nın, gayretlerine rağmen, TÜSİBAK' tan kaynaklanan sebeplerden dolayı gerçekleştirilemedi.
Bilim Parkı niçin planlanan süre içinde bitirilmedi, en iyi ESO yetkilileri bilir. Ancak bitirilmiş olsa idi; Eskişehir teknolojik ve AR-GE çalışmaları açısından, ciddi bir mesafe alacaktı. Ülkemizin ve Eskişehir'in teknolojik gelişmesine katkıda bulunurken, ulusal AR-GE faaliyetlerinde ve Türkiye'nin uluslararası teknolojiye katkılarını artırmada da katalizör olacaktı.
Türkiye ve Eskişehir'de, teknoloji üretecek imkân ve olanakları artırmak, ülke genelini ve kenti de teknoloji ithal eden değil, üretip ihraç eden bir yapıya kavuşturlmak isteniyorsa, Ülke genelinde ve Eskişehir' de mutlaka " sektörel" ve " çatı" şirketlerini oluşturmak zorundayız. Çünkü ülke ve kent bazındaki KOBİ' lerin, bünyesinde teknolojik yetersizliği, şirket içi eğitim noksanlığı, Araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi, ciddi sorunların çözümü, bu şirketlerin kurulması ile mümkündür.
Ancak Türkiye ve Eskişehir' in, teknoloji merkezi olabilmesi için, ciddi bir planlama, kararlı ve uzun vade de sabırlı bir uygulamayı gerektirmektedir. Böyle bir programda, ilgili taraflar kentteki Milli eğitim kurumları, Osmangazi ve Anadolu Üniversitesi, ülke genelinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu olan, TÜBİTAK yanın da ülkedeki tüm KOBİ' ler ve diğer kesimlerdir.
Elbette ülke genelinde ve Eskişehir de, teknoloji üreten bir yapıya ulşaması için evrensel düzeyde bilim üretebilme potansiyeline sahip doktoralı elemanlara ihtiyaç vardır. Meslek odaları, işletmeler veya oluşturulacak "ÇATI" veya "SEKTÖREL" şirketler, bu elemanları, hem ülkemizdeki üniversitelerde, hem de yurt dışında yetiştirebilirler. Aslında "üniversite- sanayi" işbirliği ile de hem doktoralı elman yetiştirebilir, hem de teknoloji üretebilir. Yeter ki her iki tarafta üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirsin.
21.yüzyılda, bilimin doğrudan bir üretici güç haline dönüştüğü, sanayinin teknoloji içeriğinin arttığı bir gerçektir. Türkiye ve Eskişehir'in bu gelişmelere ayak uydurması ve global pazarlarda rekabet edebilmesi, bünyesindeki kullandığı ve ürettiği teknoloji ile de orantılı olacaktır. Bu olanağa sahip olmak için de, AR-GE çalışmaları ivme kazanmalı, teknoloji üretim ve transferi kurumlaştırılmalıdır. Bu sağlandığı takdirde Fen ve Edebiyat Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz iş bulacak Türkiye teknoloji üretmede dünyadaki hak ettiği yeri de alacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi