Tepebaşı Belediyesi’nde DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası örgütlü…

Malumunuz Şube Başkanı da belediye işçisi.

Aylardır toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapılıyor.

Ses yok!

Ne bir bilgilendirme var, ne görüşmeler hakkında detay.

Kapalı kapılar ardında anlaşmaya varıyorlar.

Hatta kapının ardına dahi sendika başkanını da sokmuyorlardır inanın, telefonla arayıp şu kadar zam yapacağız bilgin olsun deyip kapatmıyorlarsa hiçbir şey demiyorum.

Sendika başkanı da, “Tamam efendim, emredersiniz efendim” diyerek ceketini ilikliyordur.

Belediye işçilerinin haklarını savunmak kenara dursun, belediyenin hakkını işçiye karşı savunuyorlar desek haksızlık etmem.

Bir mesaj aldım konunun üzerine.

“Genel İş Şube Başkanlığına aday ol, destek verelim” dediler.

İşçiler…

İsimleri lazım değil, valla duysalar kapının önüne koyarlar.

Son zamanlarda aldığım en güzel teklif…

Düşünsenize, adımın geçmesi dahi yüreklerini hoplatır, fena olurlar, harbi doğru mu söylüyor bu diye birbirlerini ararlar.

“Olmaz be, şirket işçisi mi o” diye bir feraha erecek gibi olup, “Ya olursa” deyip uykuları kaçar.

Eeee….

Tepebaşı Belediyesi işçisinin hakkını sendikadan fazla savunduğum aşikar.

İşçiler kapının önüne konulurken de yoktular, zam görüşülürken de…

Ben hep buralardaydım.

Kapıya kilidi vurup gidin o zaman.

Koltuğu işgal etmenin anlamı ne?

Beceremiyorsanız verin bana, adayım!

Söz işçinin yanında saf tutacağım!

Söz patronlara karşı emek diye haykıracağım.

İşçi nasıl savunulur, öğreteyim.

İşçi nasıl örgütlenir, öğreteyim.

Belediye içindeki patronlara karşı işçinin yanında nasıl durulur, göstereyim.

Getirin yeleğimi, gelişim çok sert olacak, Tepebaşı Belediyesi önünde greve çıkacağım.

Tamam bu şakaydı ancak şimdi söyleyeceklerim gerçek!

“Kendine gel sendika, belediye şirket işçisi olmayabilirim, aday olamaz bu diyerek kendinizi avutabilirsiniz. Ancak düşünsenize işçiler gönüllerin Genel İş Şube Başkanı “Özge Zaim” dedi. Bu cümleyi bana söyleseler, çekip giderim, bir dakika beklemeden… “