
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Gıkımız bile çıkmaz bizim bu zamlara!
İngiltere’nin başkenti Londra’da, otobüs ve metro bilet fiyatlarına 10 Peni zam yapılmış.
Hiç hoşuna gitmemiş halkın bu zam.
Ne de olsa demokrasiyi içine sindirmiş bir ülke.
öyle sokağa çıkıp, sağı solu kırıp dökmek yerine, daha demokratik bir yöntem kullanmışlar zammı protesto için.
Gerek sivil toplum örgütleri, gerekse sosyal medya aracılığıyla bir anda örgütlenmişler.
çoğu insan, otobüs ve metro kullanmamaya karar vermiş bir anda.
Sabah işe gidenler, eğer gidecekleri işyeri yürünecek mesafedeyse, evden bir saat erken çıkıp yürüyerek gitmiş işlerine.
Dönüşte de, bir saat geç varmışlar evlerine.
İşyeri uzak olanlar da, aynı yöne giden komşularla anlaşıp, 3-4 kişi tek bir araç kullanmaya başlamış.
Bu arada, bisikletle işe gidip gelenlerin sayısında da bir hayli artış olmuş.
Otobüs ve metro yolcu sayısı yarı yarıya azalmış bu protesto yüzünden.
Yönetim bakmış olacak gibi değil.
çareyi, yapılan 10 Peni’lik zammı geri almakta bulmuş.
Fakat…
Buna rağmen halk otobüs ve metroya binmemeyi sürdürmüş.
Yeni sürece hem alışmışlar, hem de yapılan zamma çok sinirlenmişler bir kere.
Yönetim yine bakmış olmuyor, bu kez otobüs ve metro bilet fiyatlarını 10 peni daha düşürme kararı almış.
Sizin anlayacağınız…
Ulaşım fiyatlarına yapılan zam, bir anda ulaşım fiyatlarına yapılan indirime dönüvermiş.
Tabi ki halkın protestosu sayesinde…
HHH
Halkın büyük bir bölümünün yoksul olduğu Brezilya’da ulaşım ücretlerine 10 sent zam yapılmış.
Halk resmen sokağa dökülmüş.
Bir anda sokaklara 100 Bin kişi çıkmış.
Polisle çatışan protestocular, sağı solu kırıp dökmeye başlamışlar.
bu arada, hem protesto eden vatandaşlardan, hem de güvenlik güçlerinden ciddi yaralananlar olmuş.
Yönetim bakmış olmuyor, çareyi yapılan 10 sent’lik ulaşım zammını geri almakta bulmuş.
Zam geri alınır alınmaz gösteriler son bulmuş ve eski huzur yeniden şehre gelmiş.
HHH
Biri demokrasinin beşiği olan ve zengin bir ülke, diğeri ise demokrasinin tam anlamıyla yerleşmediği fakir bir ülke…
Her ikisinde de ulaşım ücretlerine yapılan zam, sonunda geri alınmış.
Biz şimdi ne İngiltere’yiz ne de Brezilya…
O yüzden peş peşe gelen zamlara gıkımız bile çıkmıyor.
İşin kötü tarafı…
Yönetenler de bizim bu huyumuzu iyi biliyor!
.....
Işıklar içinde uyu Hocam…
Cumhuriyet Lisesi’nde okuduğumuz 80’li yıllarda, pek çok değerli öğretmenlere sahiptik.
Hepsinin ayrı bir yeri ve özelliği vardı.
Bazıları son derece sert mizaçlıydı örneğin.
Bazıları ise olabildiğince sevecen…
Birkaç öğretmenimizin son derece komik olduğunu hatırlıyorum.
Bazılarının ise öğrencilerle hiç diyalogunun olmadığı kaldı aklımda.
Ama bir öğretmenimiz vardı ki, hepsinden farklıydı.
İngilizce öğretmenimizdi.
Fakat öğretmenden öte sanki koca okun gönüllü annesiydi.
Bilgili, kültürlü, donanımlı, nezaket ve zarafet sahibi tam bir Cumhuriyet kadınıydı.
O kadar şefkate sahipti ki, her bir öğrenciye dağıta dağıta bitiremiyordu.
Sinirlendiğine, öfkelendiğine, kızdığına şahit olmadık.
O kadar naifti ki, onu üzmeme adına küçücük çocuklar olarak bizler, bir anda koca olgun insanlar oluyorduk karşısında.
İşte o öğretmenimiz Yıldız Erkaya idi.
Son yıllarda rahatsızdı ve tedavi görüyordu.
Dün haberini aldık ki vefat etmiş.
üzüldük tabii. Film şeridi gibi geçti gözümüzün önünden lise yıllarımız.
Ben dahil pek çok öğrenciye büyük katkıları oldu.
Işıklar içinde uyusun…
.....
Partide geçen yasak aşkın hikâyesi…
İsmail ile Ziynet…
Her ikisi de evli…
Her ikisi de çocuk sahibi…
Her ikisi de bir partinin il yönetiminde yönetici…
Yasak bir ilişki başlıyor aralarında.
İsmail sonra ilçe başkanı oluyor.
Ziynet’i de yönetime alıp, yardımcısı yapıyor.
İktidar partisinin İlçe başkanı olan İsmail’in müteahhitlik işleri artarken, Ziynet’in de giyim mağazasındaki müşteri sayısı bir anda artıyor.
Bu ilişki sonucu Ziynet hamile kalıyor.
Haberi verdiğinde İsmail, “Bu durum açığa çıkarsa siyasi geleceğim mahvolur. Biliyorsun bütün hayalim belediye başkanlığını kazanmak. çok emek verdim. Riske atamam” diyerek, olayın gizli kalması konusunda Ziynet’i ikna ediyor.
Partinin yemekli toplantıları ve Otel toplantılarında, ikilinin birbirine karşı yakın tavırları yavaş yavaş ortaya çıkmaya, hissedilmeye başlıyor.
Parti çevresinde yasak aşk söylentileri bir anda kulaktan kulağa yayılıyor.
Ziynet’in aynı zamanda hemşerisi olduğu söylenen il başkanı Mehmet Dindar Meşhur’un kulağına kadar geliyor bu söylentiler.
Bir gün İsmail “özledim” diyerek Ziynet’i, doğurduğu çocuğu da alıp gelmesi için müteahhitlik bürosuna çağırıyor. Ziynet’i büroda gören ve bu ilişkiye başından beri karşı çıkan İsmail’in kardeşi, “Her şey ortaya çıksın” diyerek önce İsmail’in eşi olan yengesini, ardından da Ziynet’in kocasına haber veriyor.
Her ikisi de geliyorlar büroya…
Kapıyı açtıklarında, İsmail ile Ziynet’i uygunsuz vaziyette yakalıyorlar.
Ortalık iyice karışıyor.
Kavga gürültünün ardından İsmail “Kimse kimseden boşanmayacak. Bugüne kadar getirdiğim siyasi kariyerimi boşanma haberleriyle mahvedemem” diyerek, önce üniversiteye yerleştirdiği karısını “kapı dışarı ettiririm seni. İşsiz bir mühendis olarak kalırsın” diye susturuyor, ardından Ziynet’in kocasını “Mağaza ve her şey kardın Zeynep’in üzerinde. Beş parasız kalırsın” diye ikna ediyor.
Söylentilerin ayyuka çıkması üzerine il başkanı Mehmet Dindar Meşhur İsmail’e “bu kadını yanından da partiden de uzaklaştıracaksın” talimatı veriyor…
İsmail de, siyasi hedefi doğrultusunda, gereğini yerine getiriyor ve Ziynet’i uzaklaştırıyor…
İsmail Beşitepeli Belediye Başkan adaylığı için istifa ediyor.
Parti genel merkezinin ismini “Aday olarak” açıklaması bekleniyor.
İsmail’in ismi kesinlikle Beşitepeli Belediye Başkan adayı olarak açıklanacak.
Adayların açıklanmasına saatler kala herkesi şaşırtan bir olay oluyor ve kesin aday gözüyle bakılan İsmail’in yerine, aday olarak başka bir isim açıklanıyor.
Aday gösterileceğine kesin gözle bakan, hatta belediye başkanlığı hayali kuran İsmail, son anda başka bir ismin aday gösterilmesi haberiyle adeta yıkılıyor.
İlk işi ise parti genel merkezine istifa dilekçesini yollamak oluyor…
***
Yukarıdaki hikaye, TRT’de haber spikerliği, program yapımcılığı, metin yazarlığı ve seslendirme görevlerinde bulunmuş, diksiyon, konuşma ve beden dili eğitmenliği yapan, sunuculuk dahil, müzikli şiir dinletileri gerçekleştirmiş, bir dönem de AK Parti Tepebaşı ilçe yönetiminde yer almış, çok yönlü bir isim olan Arzu Yılmaz Dağdemir’e ait.
“Hesap sordum Yüreğine” isimli kitabının içinde yer alan “Ziynet” isimli hikâyesi…
Bir parti içinde ve çevresinde geçmiş olmasından mıdır bilemiyoruz, çok ilgimizi çekti kitabındaki bu hikâye.
Her ne kadar kitabın başında “Karakterler ve olaylar tamamen kurgudur. Gerçek hayatla ilgisi yoktur. Varsa da tesadüftür” yazılmış olsa da, hikâyenin içindeki isimler birilerini çağrıştırmadı da değil hani…
Sonra da dedik ki kendi kendimize: “Tesadüftür bu tesadüf!”
Arzu Yılmaz Dağdemir’in kitabını bir solukta okuduk.
Sizin de en kısa zamanda okumanızı tavsiye ediyoruz.