
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
GÜÇLÜ ORDU GÜÇLÜ TÜRKİYE
15 Temmuz 2016 akşam saatlerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, yuvalanan illegal örgüt hareketi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarının ezici çoğunluğunun, kahraman Emniyet mensuplarımızın ve halkımızın anında verdiği tepki sonucunda, hainler amaçlarına ulaşamadan, etkisiz hale getirilmişlerdir.
Elbette illegal yapılanma mensubu darbeciler, hukuk sistemi içerisinde, hak ettikleri en ağır şekilde cezalandırılacaklardır.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri, dün olduğu gibi, bugünde ve gelecekte de Devletimizin ve yüce Milletimizin emrindedir.
Şu bir gerçek ki Batı ülkeleri için de Ortadoğu, Kafkaslar, özellikle de Orta Asya'nın, zengin enerji kaynaklarını, kontrol altında tutma ve kullanma ve ABD'nin, Büyük Ortadoğu projesini, gerçekleştirme hedefleri dolayısıyla, güçlü bir Türkiye' ye, bu hedeflerin, önünde, engel olarak görüyorlar.
Güçlü bir Türkiye ise güçlü Türk Silahlı kuvvetleri ile eşdeğerdir. Nitekim Büyük önder Atatürk, "Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir." demiştir.
Ancak son yıllarda, Türk Silahlı Kuvvetleri, kumpaslar ve asimetrik psikoloji savaşla karşı karşıyadır. Kumpaslara ve her türü saldırıya rağmen, dün ve bugün olduğu gibi, gelecekte de Türk toplumunun ve kendi bekasının, teminatı olmaya devam edecektir,
Atalarımız, camiye, kışlaya, okula siyaset girmemeli" sözünü hep söyledi ama politikacılar siyasi çıkar için, bu gerçeği görmezden geldi. Son yıllarda ise kumpas ve darbelerle TSK, pasifize edilmek istenmiştir.
Nitekim eski Deniz Harp Okulu Komutanı Emekli Tuğamiral Sayın Türker ERTÜRK, Sputnik'e yaptığı açıklamada, "TSK' ya karşı, ilk darbe, Ergenekon ve Balyoz'la yapıldı. O da Cemaat'e aşere edilmişti, ama o zaman AKP iktidarları, Cemaat'in suç ortağıydı. Şimdi TSK'ye, karşı, yine projenin realizasyonu açısından ikinci darbe vuruldu. Böylelikle bu bölgenin yeniden yapılandırılmasına, engel olmaya çalışan TSK' yı itibarsızlaştırmak ve devre dışı bırakmak istiyorlar" demiştir.
Darbenin, başarısızlığa uğramasıyla, Gülen Cemaati, büyük bir darbe yedi. Ordudaki bütün 'kripto' elemanları, açığa çıktı. Özellikle de Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN ve Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Hulusi AKAR 'ın, yaverlerinin de darbe girişiminde, yer alması da kamuoyunda, büyük şaşkınlık yaratırken, bu seviyelerdeki subayların nasıl tespit edilemediği, sorusu da kamuoyunda tartışma yarattı.
Aslında Ergenekon ve Balyoz'la darbeleri yanında, Bülent Arınç' a, suikast bahane edilerek, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'ndaki kozmik odaya girilmesi, TSK' ya karşı kumpasların ayak sesleriydi. Kozmik odada, 26 gün arama yapıldı,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin saklayacak, gizleyecek hiçbir şeyi olmadığı için, TSK tarafından arama ve inceleme sırasında, hiçbir müdahalede bulunulmadı. Sonuçta da Genelkurmay Başkanlığı, yılların emeği olan planların, güvenlik prensibinin kaybolması nedeniyle, iptal edileceğini söylenmişti.
Elbette Kozmik Odaya, ne amaçla girildi, en iyi bu kararı verenler bilir ama Bu arama, hafızalarda, pek çok soru da yaratmıştı. Yasalara aykırı, hiçbir şey bulunamadı ama bu kararı veren merciler, asılsız haber ve yorum yapan, medya, hakkında da yasal işlem yapılmadı. Bu mesnetsiz suçlamalar, yandaş medyanın, önyargılı tavrı ve yargısız infazı, ülkemizin gözbebeği olan Türk Silahlı Kuvvetlerini, yıprattığı gibi, töhmet altında bıraktı
Nitekim Bülent Arınç yaptığı konuşmada, "...acaba beni kullanıp devlet sırlarının yer aldığı kozmik odaya mı girdiler bilmiyorum ama şüpheleniyorum." Dedi.
Öte yandan son yıllarda, ülkemizde, MİT, TSK ve POLİS karşı karşıya getirilmek istendi. Bu kurumlarımızla ilgili,. İddialar, senaryolar, belgeler ortalıkta uçuştu. Kamuoyu tarafından MİT, Emniyet, Yargı, Silahlı Kuvvetler, birbirini rakip olarak gösterilmek istendi. Yargı ağır bir siyasi baskı altında olduğunu, yüksek sesten dile getirdi.
TSK, darbe, asimetrik ve psikolojik savaşla, etkisiz hale getirilmek istendi. Oysa TSK' yı, pasifize etmek veya etkisiz hale getirmek, Kurumlar arası gerginliği körüklemek, Demokratik, laik, sosyal ve Hukuk devleti olan, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti' ne, karşı yapılacak en büyük kötülüktür.
Türk halkı, artık gerçekleri görmek, türbinden saha inerek, son darbede olduğu gibi, TSK' ye, sahip çıkmak zorundadır. Nitekim CİA Başkanı George J. TENET, ABD üniversitelerinde gençlere, " ÜLKENİN ÇIKARLARINI SAVUNANLARA VE BU UĞURDA KENDİSİNİ FEDA ETMİŞ OLANLARA, HER FIRSATTA SAYGINI GÖSTER. BUNU KENDİ ÖZ CABALARINDA ONLARINKİNE EKLEYEREK ORTAYA KOY. ORDUNUN, GÜVENLİK GÜÇLERİNİN KAMUNUN ESENLİĞİ İÇİN ÇALIŞANLARA, DESTEK OLMAK EN KUTSAL GÖREVDİR." "demiştir.
Türk Halkı, Türk Silahlı Kuvvetleri' ne karşı, asimetrik ve psikolojik savaş açanlara karşı, tepki göstermeli ve vatanın, güvenliğini, bütünlüğünü ve bağımsızlığını teslim ettiğimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerine, destek vermelidir.
TSK içinde yanlışlık yapanlara, TSK ve yargı tarafından caydırıcı cezalar verilmelidir. Çünkü rütbesi ve makamı, ne olursa olsun, kimsenin, Türk milletinin gözbebeği olan Türk Silahlı Kuvvetlerini, yıpratmaya veya kamuoyu nazarında, itibar kaybettirmeye de hakkı yoktur.
Türk halkı, Türk Silahlı Kuvvetlerine, sahip çıkmak zorundadır. Çünkü "GÜÇLÜ ORDU, GÜÇLÜ TÜRKİYE" demektir. Ülkemizin bütünlüğü, bağımsızlığı, rejimi, Türkiye Cumhuriyeti' nin korunması, güçlü ordu ile mümkündür. Güçlü ordu, halkımız ve dostlarımıza, güven verirken, düşmanlarımıza karşı da caydırıcı olacaktır.