4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ

Düğünde, yüksek sesli müzik herkesi rahatsız etti. İkaz edilmesine rağmen değişen bir şey olmadı. Oysa yüksek gürültü, kişilerde, kalıcı işitme eşiği değişimleri olduğu birçok araştırmacı tarafından saptanmıştır. Gürültünün, insan sağlığı, davranış biçimi ve mutluluğu üzerindeki olumsuz etkileri belirlenebilmektedir.
Kentleşme, endüstrileşme ve teknolojik, gelişmeler giderek, daha gürültülü yaşam, biçimlerini zorunlu kılmaktadır. Günümüzde, gürültü bir çevre ve sağlık sorunu olarak, ortaya çıkmaktadır
Oysa Avrupa ülkelerinde, 1960'lı yıllardan bu yana, gürültünün, kişisel ve toplumsal yaşam kalitesini düşürdüğü kabul ediliyor. Çağımız da ise gürültü kirliliği, geri kalmışlığın göstergesi sayılıyor. O nedenle de gelişmiş ülkelere, gündüz 55dB, gece 45 dB olan üst sınırları aşağı çekmek için, çalışmalar yapılıyor ve çalışmalara ciddi bir kaynak ayrılıyor. AB ülkeleri kapsamında, yapılan bir araştırma, yılda gürültü nedenli ekonomik zararın, 10-40 milyar euro olduğu söyleniyor.
Türkiye' de ise gürültüyü önlemek için, hiçbir tedbir alınmadığı gibi, adeta teşvik ediliyor. Bu yöndeki şikâyetler, dikkate bile alınmıyor. Oysa Eskişehir'de köşemize gelen, en çok şikâyetlerden biride "gürültü" dür. Özellikle de yaşlı, hasta ve öğrenciler gereksiz gürültüden, en çok rahatsız olan kesimdir.
Ülkemizde ve Eskişehir'de, sünnet ve evlenme düğünlerinde çalınan müzik ve anonslar, sünnet düğünlerinin, çok yoğun olduğu Temmuz ve Ağustos aylarında, klakson sesleri, son yıllardaki havai fişek gürültüsü, insanımızın ruh sağlığını bozacak niteliktedir. Hülasa ülkemiz ve Eskişehir'de, gürültü kirliliği, en önemli ve ciddi sorunlarından biridir.
Gürültünün eğitimini yapan, Anadolu üniversitesi bile statta yapmış olduğu mezuniyet günlerinde, yüksek müzik ve geç saatlerde atılan havai fişek gürültüsü artık gelenek hainle geldi. Vilayet ve Belediyeler diğer kurum/kuruluş etkinliklerinde de durun bundan farklı değildir.
Eskişehir' de, beş yıldızlı otellerde de farklı ir durum yok. Nitekim ilimizde faaliyet gösteren, beş yıldızlı bir otelde, yapılan düğünlerde, yüksek sesle çalınan müzik, sokak düğünlerinde farklı değildir.
Ülkemizde, gürültüyle ilgili mevzuata baktığımızda: Türk Ceza Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Tüzüğü, Belediye kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Trafik Tüzüğü,İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü gibi kanun ve Tüzükler,genel anlamda gürültüden bahsederler.
9 Ağustos 1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu'nda gürültü konusuna 14.madde de yer vermiş ve "kişilerin huzur ve sükûnunu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde yönetmelikle belirlenen standartlar üzerinde, gürültü çıkarılması yasaktır. Fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları, konutlar ve ulaşım araçlarından gürültünün asgariye indirilmesi için gerekli önlemleri alır."şeklinde düzenleme getirmiştir Ayrıca, İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Tüzüğü, iş yerinde gürültü derecesinin 95 dB 'i geçemeyeceğini belirtir.
Diğer taraftan, Umumi Hıfzıhhısa Kanunu da, büyük endüstri merkezlerinin konutların yakınında kurulmasını önleyen ve sınırlayan maddeler vardır. Ancak incelendiği takdirde görülür ki, kanun, tüzük ve diğer yazılı hukuk metinlerinde gürültüyle ilgili hükümler sadece, "İnsanın rahat ve huzurunun bozulacağı derecede gürültünün ve sesin olamayacağını" kabul eder.Bu ise,sesin derecesini belirtmediği için denetimler objektif bir ölçü olmaksızın yapılması sonucunu doğurur.
Gürültünün, insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisinin olduğu, bilimce de kabul edilmesine ve birçok yasa ve tüzük de uygulamada olmasına rağmen, bir türlü kentlerde "gürültü kirliliğinin" önlenememesi dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Millet olarak neden bilinmez, yüksek sesle müzik dinlemeyi, otomobillere ve motosikletlere gürültülü binmeyi, çok seviyor, bu tavrımızdan da zevk alıp, haz duyuyoruz. Hatta bunu övünerek, dostlarımıza da anlatıyoruz.
Aslında yapılması gerekenler ortada. Gürültü kaynakları olan işyerleri, fabrikalar, gürültüyü azaltacak şekilde düzenlenmeli, Her alanda gürültüye standart getirilmelidir. İnsan bulunan yerlerde gürültünün, 70 desibeli aşmaması için, önlemler alınmalı, cadde ve sokaklarda, ne sebepte olursa gürültüye müsaade edilmemelidir.
Zorunlu haller dışında, gürültünün, haklı nedeni de yoktur. Hatta ahlaki de değildir. Gürültüyü, önleyecek makamlar, yasalarda belirlenmiştir. Bu makamlar, gürültü ile ilgili olarak kendilerine verilen görevleri, vatandaşın şikâyeti olmadan, eksiksiz yerine getirmeli, özellikle de gürültü ile ilgili "eğitim" çalışmalarına da ivme kazandırılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi