
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
GÜVENLİ BÖLGE ÇÖZÜM DEĞİL
Bir süredir, Türkiye gündeminin, ilk sırasında yer alan, “Barış Pınarı Harekatı”, EkMM’ de görüşüldü. Konuşmacılar, “Barış Pınarı Harekatı” ve güvenlik bölge ile ilgili olarak katılımcılarla görüşlerini paylaştılar.
Türkiye-Suriye sınırında, 32 kilometre derinlikte oluşturulacak bölge, 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor. Rakka ve Haseke'nin kuzeyindeki yerleşimleri kapsayacak bölge, batıdan, doğuya Sırrin, Suluk, Resulayn, Tel Temr'in kuzeyi, Derbesiye, Amude, Kamışlı, Verdiyye, Tel Hamis, Kahtaniyye, Yerubiyye ve Malikiye'den geçiyor
Türkiye'nin, gündeme getirdiği, güvenli bölge, Suriye'deki çatışmalardan kaçan sivil nüfusun, can güvenliğinin sağlandığı, barınma alanı oluşturulmasını öngörüyor. Türkiye, bölgeyi, tüm Suriye'den göç eden, sivillerin toplanabileceği, Türkiye'ye, geçmiş Suriyelilerin arzu etmeleri halinde, yerleşebileceği, bir bölge olarak tasarlıyor.
Ayrıca Sayın ERDOĞAN; “Güvenli Bölge'de Suriyelilere 250-300 m² evler yapsak, çevresinde de 100-150 m² bahçesi olsa. Orada ekip biçseler; hiç olmazsa bu insanlar hazır balık değil, balık tutmayı öğrenirler." ifadelerini de kullandı.
Oysa Türkiye’nin, 2018 yılı cari açığı, 52 milyar dolar… ülke kaynaklarından Suriyeli göçmenlere, aktarılan paranın miktarı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 35 milyar dolar (182 milyar TL) olarak açıklanmıştı. Bu Türkiye’nin, 5 büyük şehri; İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Bursa’nın 2019 bütçelerinin toplamının 4 katına eşit.
Türkiye’nin, ABD ile anlaşarak kuracağı, bir güvenli bölge, Kuzey Irak örneğinde de görüleceği gibi, yıllar içerisinde, bir PYD güvenli bölgesine dönme riski taşırken, ABD güdümünde, Suriye’ de bir Kürt bölgesi oluşacaktır.
Nitekim Genelkurmay İstihbarat Başkanlarından, Emekli Korgeneral Sayın İsmail Hakkı Pekin, ABD Başkanı Donald Trump'ın, "20 millik güvenli bölge kuracağız" sözlerinin, "Suriye'de, bir Kürt bölgesi kuracağız" anlamına geldiğini söyledi.
ABD, Suriye’ deki örtülü hedefi, Büyük Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’da kendisine rakip olacak, ülkeleri bölüp parçalayarak, bir gücün yükselmesini önlemek, ve “Askeri-teknoloji” gücüne güvenerek de bu bölgelerdeki, petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynakların, üzerinde, denetim kurmaktır..
Nitekim ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da gazetecilere Suriye konusunda açıklamasında, "Bazı askerleri geride bıraktık, çünkü petrolü elimizde tutacağız. Petrolü seviyorum." dedi.
Bugün Türkiye için, ciddi sorun haline gelen Süriye sorunnun da Türkiye gerek değerlendirme, gerekse uygulama aşamalarında, bir dizi önemli hata yaptı. Oysa AK Parti hükümeti, Arap Baharı, daha ufukta görünmeden, çok önce Suriye’deki Beşar Esad yönetimiyle çok yakın ve samimi bir işbirliğine yönelmişti.
Hatta iki ülke arasında, ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılması ve vizelerin karşılıklı kaldırılması gibi, ileri adımların atılmasına kadar varmıştı. Erdoğan ve Esad ailelerinin, kurduğu, sıcak ilişkiler de iki ülke arasındaki havayı iyice ısıtmıştı Hatta Sayın Erdoğan ve Esad ailleri Bodrum da birlikte tatil yapmışlardı.
BOP gereği, Arap Baharı rüzgârları, Mart 2011’den itibaren Suriye’nin sınırlarından içeri girmiştir. Olayların patlak vermesinden sonraki ilk dönemde, Batılı merkezler, Şam’daki rejime açıkça eleştirel bir tavır alırken, Sayın Erdoğan,, Beşar Esad ile temsilciler göndererek, olaylar büyümeden değişim yönünde adımlar atmasını istemişti.
BM Güvenlik Konseyi'nin, düzenlediği acil toplantının ardından, Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika ve Polonya yaptıkları ortak açıklamada, "Türkiye'nin tek taraflı düzenlediği askeri operasyona son vermesi çağrısında bulunuyoruz; bu operasyonun Türkiye'nin güvenlik endişelerine yanıt vereceğini düşünmüyoruz" önerisini yaptılar ama bu ülkelerin, ortak açıklama için Güvenlik Konseyi'nin, bütün üyelerinden destek görmedi.
öte yandan Beşar Esad, Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması prensibine bağlı kaldığını dile getirerek, “ulusların çıkarları söz konusu olduğunda, kişisel duygularımızı bir kenara bırakmalıyız," sözlerini, hükümet dikakte almalıdır.
çünkü Türkiye ile ABD’nin, güvenli bölge konusunda ortak bir çıkarı yoktur, çünkü hedefleri farklıdır. ABD, güvenli bölgeyle, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Koridoru, daha doğrusu bir Amerikan Koridoru kurmaya çalışıyor.
Bazı AKP yetkililerinin, “zalim ve katil” ve “halkına zulmeden biriyle anlaşmayız” diyerek, Esad karşıtlığını sürdürmesinin, akılcı bir yanı olmadığı gibi, suriye’yi, böler ülkemizi de bugün olduğu gibi, özelikle de gelecete, ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır.
Güvenli koridoru ve savaş, Suriye ile ilgli sorunları, çözmediği gibi, daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. Suriye ‘ deki sorun, gerçekçi politikalarla çözülebilir. O nedenle de hükümet, aracı olmadan, Şam ile görüşmeleri yürüterek, bir barış köprüsü kurmalı, Suriye’nin, toprak bütünlüğü sağlanmalı, ülkemizdeki tüm Suriyelilerin de vatanlarına geri dönüşleri sağlanmalıdır.