2009 mahalli seçimleri öncesinde, Yılmaz Büyükerşen'in etrafında oluşan bir birliktelik vardı.
CHP, MHP, DP gibi partilerde aktif siyaset yapan isimler partilerinden istifa ederek DSP'ye geçtiler ve Büyükerşen'in etrafında toplandılar.
Bunun hem Büyükerşen'e, hem de partilerinden istifa ederek Büyükerşen etrafında toplanan CHP, MHP ve DP'li siyasetçilere faydası oldu.
Büyükerşen, bu isimlerin de katkısıyla sağ seçmenden oy aldı...
İstifa ederek DSP'ye geçen siyasetçiler de meclis üyesi oldu.
Gerçi, partilerinden istifa ederek DSP'ye geçenlerin büyük bölümü meclis üyesi olduktan sonra istifa edip kendi partisine döndü ama...
Sonuçta, Büyükerşen Belediye Başkanı, onlar da Meclis üyesi seçilmiş oldular.
Kısacası, uygulanan yöntem sonuç verdi.
Aradan 5 yıl geçti ama, görünüşe bakılırsa, Büyükerşen tarafından önümüzdeki seçimlerde de benzeri bir yöntem uygulanmak isteniyor.
Zira...
Şu anda MHP'li, AK partili ve DP li olarak bildiğimiz isimlerin, CHP meclis üye listelerinde yer alacağı konuşuluyor.
MHP'li Serdar Taci Zengin, AK partili Ahmet Sivri ve Abdullah Okutucu, Demokrat Partili Niyazi Çetin ve Metin Gündoğdu ile, eski Demokrat Partili Bekir Sıtkı Saraç'ın CHP'ye geçmek suretiyle meclis listelerinin seçilebilecek yerlerinde olacakları kulaktan kulağa yayılıyor.
Yukarıda da söyledik.
Benzeri bir yöntem, bizzat Büyükerşen tarafından 2009 mahalli seçimleri öncesinde uygulandı.
O zaman Büyükerşen DSP nin adayıydı.
Başka partilerden gelenlerin DSP meclis listelerinde yer alması çok da büyük bir gürültü koparmadı.
HLer ne kadar bazı çatlak sesler çıkmış olsa da sonuçta;
-"Hoca böyle uygun görmüş, böyle yapmış" denilip geçildi.
Ancak bu kez Büyükerşen DSP'nin değil CHP nin adayı.
Dolayısıyla...
DSP adayı iken tutan bu yöntem, CHP adayı olarak da tutacak mı?
CHP'liler bu durumu DSP'liler gibi "Hoca böyle uygun görmüş,böyle yapmış" sakinliğinde karşılayacak mı?
İşte bu büyük bir soru işareti...
Üstelik...
Büyükerşen'in kendisi bile pek çok konuda görüş belirtip sık sık "O Zaman DSP vardı, bazı işler daha kolay halloluyordu. Şimdi CHP var. CHP'de işler biraz daha ciddi ve kurumsal" değerlendirmesini yapıyorken...
.......
Görüntü, hiçbir şey olmamış gibi ama...
Dün Yeşiltepe Mahallesi'nde bulunan bir işyeri açılışına katılmış AK Partililer.
-"Tam kadro katılmışlar" desek yalan söylememiş oluruz zira Milletvekilleri Salih Koca ve Ülker Can, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, Büyükşehir Belediye Başkan adayı Harun Karacan, Tepebaşı Belediye Başkan aday adayları Vahat Ata ve Zihni Çalışkan, Odunpazarı ilçe Başkanı Ercan Kelleci ile yöneticilerin büyük çoğunluğu hazır bulunmuş açılışta.
Aralarında uzun uzadıya sohbet olmamış...
Birbirine sırt dönen, tavır koyan, soğukluğu hissettiren de olmamış.
Herkes birbiriyle tokalaşıp, hal hatır sormuş.
Kısacası...
AK partililer, hiçbir şey olmamış gibi bir görüntü vermişler açılmışta...
........
Hoca'ya sormuşlar
"8 Şubat'a kadar
zaman var" demiş...
CHP, almış olduğu saçma sapan bir kararla seçim sürecini bir hayli erken başlattı.
Buna gerekçe olarak da "Adaylarımızı erken açıklayacağız" dedi.
Gerekçeye baktığınızda, sürecin erken başlatılması mantıklı gibi geliyor.
Ancak...
CHP Genel merkezi sözünü tutmadı.
En azından Eskişehir'in kilitlendiği Odunpazarı bölgesi için bunu yapmadı.
Hal böyle olunca, erken başlatılan sürecin başında aday adaylıklarını ilan edenler uzun bir bekleyiş içine girdi.
Aradan aylar geçmiş olmasına rağmen halen bu bekleyiş devam ediyor.
Süreç uzadıkça, Odunpazarı adaylığı meselesi CHP içinde büyük bir sorun halini alıyor.
Zaten "Adayı Genel merkez mi, yomsa Büyükerşen mi belirleyecek?" sorusunun cevabı yüzünden gerilen ipler neredeyse kopma aşamasına gelmek üzere.
Geçtiğimiz günlerde Yılmaz Büyükerşen'e sorulmuş Odunpazarı adayının ne zaman belirleneceği...
O da gülerek "8 Şubat'a kadar süre var" demiş...
Bunu espri olsun diye mi söyledi? Yoksa, gerçekten 8 Şubat'ta mı belli olacak bilinmez.
Eğer, esprinin altında bir gerçek varsa ve CHP'nin Odunpazarı adayı 8 şubat tarihine kadar belirlenmeyecekse, mevcut aday adaylarının daha birkaç ay çekeceği var demek ki...
........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Çinlinin biri iş amaçlı Türkiye`ye gelmiş, aksilik bu ya bir trafik kazası geçirir ve tercümanı ölür kendisi ağır yaralıdır. Aradan biraz zaman geçer adam biraz iyileşir, doktor kontrol için çinlinin odasına gider, çinliye yaklaşır ve raporlara bakarken çinli doktora;
- çhan çhin çhun.der
doktor şaşırmış bir durumda hastaya yaklaşır ve sorar
-ne demeye çalışıyorsun?
-çhan çhin çhun.
doktor meraklanmıştır ve tekrar sorar
- ne lazımdı der.
Artık çinlinin rengi solmaya başlamış bir halde tekrar;
- çhan çhin çhun. der ve ölür.
Doktor çinlinin söylediklerini bir kâğıda yazar ve düşünmeye başlar, bana kesinlikle parasının yerini söylemiştir diye hayaller kurarak tercüman arar ve kâğıdı uzatır ve Türkçeye çevirmesini söyler tercümana. Kâğıtta şöyle yazar
- hortuma basıyorsun nefes alamıyorum!...
