
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Herkes kendi partisine baksın...
Millet olarak çok büyük bir hastalığımız var.
Kendi işimizi iyi yapmak yerine, başkasının işini daha iyi yaparım sevdası var herkeste.
O yüzden etrafımız, kendi işini boşlayıp, başkasının işi ile meşgul olan insanlarla dolu.
Bu durum ne yazık ki siyasette de böyle.
Adam bırakmış kendi partisini suyun akışına, diğer partide ne olup bitiyor, bütün dikkatini oraya vermiş.
AK Partililerle konuşuyoruz;
-"Odunpazarı meselesi bu CHP'yi acayip karıştıracak" deyip geziyorlar.
Odunpazarı adaylığı yüzünden çıkabilecek bir kavgadan nemalanma peşinde hepsi.
Hiçbiri çıkıp; "Yahu bize ne CHP'den, CHP'de çıkacak kavgadan. Biz kendi işimize bakalım. Partilerinin de kavgalarının da adı batsın" demiyor.
CHP'lilerle konuşuyoruz bu kez...
-"Burhan Sakallı AK Partiden aday olmayacakmış" diye zil çalıp oynuyorlar adeta.
Bir yandan da, Düne kadar suçlamadıkları iddia kalmayan Sakallı'yı sırf aday olmayacağını açıkladığı için "Onurlu" falan ilan ediyorlar.
Hiçbiri çıkıp; "Yahu bize ne Burhan Sakallı'nın AK partiden aday olup olmayacağına. Biz CHP Olarak Odunpazarı'nda bir huzur sağlayalım da seçimi en rahat alabilecek bir adayla yolumuza devam edelim" demiyor.
AK Parti, CHP'nin Odunpazarı adaylığı konusunda çektiği sıkıntı üzerinden, CHP'de Burhan Sakallı'nın aday olmaması üzerinden AK Partinin yaşayacağı sıkıntı üzerinden anlamsız bir gol atma sevinci yaşıyor.
Şu işe bir bakar mısınız?
CHP'liler, AK Parti Büyükşehir adayı AK Partililere "İnanmayan gitsin" dediği için "Dağdan gelen bağdakini kovuyor" yakıştırması yaparken, "İki yıl önce DSP'den CHP'ye gelenler ortada ne dağ ne de bağ-bostan bıraktı" diye hiç mi hiç düşünmüyor.
Velhasıl...
AK partililer oturmuş, CHP'deki olumsuzluklar üzerine seçim umutlarını kurarken, CHP'liler de AK Parti'de yaşanan olumsuzluklar üzerine seçim stratejisi oluşturmaya başlamış.
Herkes kendi partisine sahip olması gerekirken, her ikisi de seçim kazanmayı diğer partinin hatasına endekslemiş.
O nedenle...
CHP'nin Odunpazarı adaylığı yüzünden başının ağrımasını dört gözle bekleyen AK partilileri ve Burhan Sakallı'nın aday olmamasından dolayı AK Partinin zaafa uğramasını bekleyen CHP'lileri gördükçe, insanın gülesi geliyor...
Şimdi sivri zekalının biri çıkacak ve "Sen böyle söylüyorsun ama, rakip partinin yaşadıkları da önemli" falan diyecek...
İyi de kardeşim! Sen önce kendi partini hallet de, rakip partinin yaşadıkları üstüne tuz biber olsun.
Senin partinin seçim kazanması, diğer partinin yaşadığı olumsuzluklara bağlı ise, partin zaten ayvayı çoktan yemiş demektir...
......
Fikret Dönmez'den çarpıcı mesaj
Fikret Dönmez AK Partinin eski il Başkanlarından.
Önceki gün sosyal medya aracılığıyla ilginç bir mesaj yayınlamış.
Mesajı bir hayli manidar.
Aynen şöyle söylüyor:
-"BU GÜN ÇOK MUTLU OLDUM,
UZUN YILLAR HİZMET ETTİĞİM VE 2002 GENEL VE 2004 YEREL SEÇİMLERİNDE İL BAŞKANI OLARAK GÖREV YAPTIĞIM PARTİMDE İLK DEFA BİR YÖNETİCİ TARAFINDAN ARANDIM,
ÇALIŞMALARDA YER ALMAM İÇİN MAHALLE YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLMAM TEKLİF EDİLDİ, KENDİSİNE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM , HER ZAMAN GÖREVE HAZIR OLDUĞUMU SÖYLEDİM,NE ZAMAN İSTERLERSE UYGUN OLDUĞUNDA GELECEĞİMİ BELİRTTİM,
BU HEYACAN VERİCİ TEKLİFİ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
BANA DAVETTE BULUNAN YÜREKLİ İNSAN AKARBAŞI MAH. BAŞKANIMIZ SAYIN FİKRET ARMUT A ŞAHSIMA GÖSTERMİŞ OLDUĞU YAKINLIĞI DİĞER PARTİ YÖNETİCİLERİMİZEDE ÖRNEK OLMASI DİLEĞİYLE TEŞEKÜR EDİYORUM .
AKPARTİ DE GÖREV ALMIŞ TÜM ESKİ YÖNETİCİLERİNDE KATKILARI VE GAYRETLERİYLE BU SEFER 3-0 AKPARTİ OLMASI DİLEĞİYLE DURMAK YOK YOLA DEVAM."
.......
Kimin "Ben haksızlığa uğradım" deme hakkı var ki?
Partiler adaylarını iki yöntem ile belirler.
Biri önseçim yöntemidir ki, en demokratik yöntemdir bu.
Zira...
Aday için tüm parti üyelerinin katıldığı bir seçim yapılır ve yapılan seçim hakim gözetiminde olduğu için de, kimsenin itiraz etme hakkı yoktur.
Önseçim ile belirlenen ismin adaylığına parti genel merkezi dahi müdahalede bulunamaz.
Diğeri ise; Merkez yoklaması yöntemidir.
Bu, tamamen "Genel Merkez belirleyecektir" anlamı taşır.
Genel merkez ister anket yapar, ister temayül yoklaması bilinmez.
Bazen hiçbir şey yapmayıp, masa başında karar verilir adayın kim olacağına.
Bazen de, birilerinin istediği isim aday ilan edilir.
Bu anlattıklarımızın tümü "Merkez yoklaması" adı altında yapılan aday belirleme yöntemidir.
Bu yöntem uygulanarak belirlenen aday isimleri hep tartışma konusu olmuştur.
Çünkü...
Bu yöntem ile belirlenen adaylar, genelde partililerin isteğini yansıtmayan isimler olur.
Her ki yöntem de partilerin tüzüklerinde yer aldığı için, her iki aday belirleme yöntemi de yasaldır.
Sadece...
Önseçim yöntemi daha demokratik, merkez yoklaması yöntemi ise parti içi demokrasiden tamamen yoksun bir yöntemdir.
Önümüzde mahalli seçimler var.
Partilerin tamamı Eskişehir'de adaylarını "merkez yoklaması yöntemi" ile belirleyecek.
Sonuç olarak...
Tüm partiler adaylarını merkez yoklaması ile belirleyeceğine ve aday adayları, bu yöntemle belirlenecek bir sürece dahil olduğuna göre...
Bu sürecin sonunda aday olamayanların bağırıp çağırma hakkı yok.
Hele hele...
-"haksızlığa uğradım" deme hakkı hiç yok...
Zira...
Demokratik olmayan bir yöntemin uygulandığı bir sürecin sonucunda demokrasinin çıktığı nerede görülmüş ki?
............
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Gözleri kör yalnız ve yoksul bir Kayserili kırlarda başıboş dolanırken bastonuna değen sihirli lambayı alıp içinden Cin çıkarmayı başarmış.
Bu işten hayli bıktığı belli olan Cin Kayseriliye şöyle bir baktıktan sonra;
- "Senin hayli isteğin vardır; şimdi sen gözlerin açılsın istersin, zenginlik dilersin, evlenmeyi arzularsın, ama uğraşamam. Sadece bir dileğini yerine getireceğim. Iyi düşün ve ne isteyeceksen iste." demiş.
Kayserili biraz düşündükten sonra dileğini söylemiş;
-"Çocuğumun saatlerce altınlarımı saymasını görmek istiyorum.