1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hiçbiri böyle anılmayacak.

Selami Vardar’ın borçtan ödü kopardı.


-“Evin bütçesi nasıl yönetiliyorsa Belediyenin bütçesi de aynı yönetilmeli. Borç evde de Belediye’de de huzuru kaçırır” derdi sık sık.


Tam bir hesap adamıydı.


Meseleye sürekli rakamlar ve kar üzerinden bakardı.


Belediye başkanlığının son yılında, Eskişehir’in ulaşımında raylı sistemler konuşulmaya başlanmış, raylı sistem ulaşımına kendisi de sıcak bakmaya başlamıştı.


Fakat bir tereddüttü vardı.


-“Neden böyle bir projeyi başlatmıyorsun?”diye sorulduğunda “Bu işi ülkemizde yapan yok. Mecburen dışarıya yaptıracaksın. Yabancılar adamı kazıklar diye korkuyorum. Belediyeyi bir anda giderayak borç altına sokamam” Cevabı vermiş ve raylı sistem ile ulaşım projesinin uygulanmasını, kendisinden sonra göreve gelecek belediye başkanlarına bırakmıştı.


Döneminde, Otobüs işletmesi kar eden bir müdürlüktü örneğin.


Başbakan olarak Eskişehir’e gelen Süleyman Demirel bunu duyduğunda şaşırmış “Hiçbir belediyede kar eden bir otobüs işletmesi müdürlüğüne şahit olmadım” diyerek şaşkınlığını açıkça ifade etmiş, bunu da gittiği bazı ilçelerde örnek olarak söylemişti.


-“Belediye kültürel faaliyetlerde biraz yetersiz sanki?” şeklindeki eleştirilere “Niye eksik olsun. Kırka Zeybek Ekibimiz var ya. Her yere yetişiyorlar maşallah!” cevabı verirdi.


Bir gün “Bu İtfaiye müdürlüğü de hiç çalışmıyor” lafı çıkmıştı ağzından…


Yardımcısı Aytaç çınar’ın “Kolayı var. Yakalım her yeri. Söndürmek için hem çalışırlar hem de mesaiye bile kalırlar” demesi üzerine yarım saat güldüğünü hatırlıyorum.


Vardar’ın söylemek istediği aslında,  kar etmeyen müdürlüklere bakış açısının dile gelişiydi.


Sonuç itibarıyla borçtan ve zarar etmekten korkardı Selami Vardar.


En sevdiği Türkü olan “Vardar Ovası” türküsünün bile nakaratını “Kazanamadım Asfalt parası” diye değiştirerek söylerdi.


Neticede görevi sona erdiğinde, yerini yeni başkana çok az bir borçla devretmişti.


Son günlerde, el değiştiren ilçe Belediyelerinde ortaya çıkan afakî borçlarla ilgili birbiri ardına yapılan haberleri okuyoruz.


Okudukça aklımıza ister istemez Selami Vardar’ın belediye başkanlığı dönemi geliyor.


Görevini tamamlayan bu belediye başkanlarının yaptığı hizmetlerle nasıl anılacağını elbette bilemiyoruz.


Fakat hiçbirinin borç konusunda Selami Vardar gibi anılmayacağını biliyoruz…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


14 yaşındaki kızın anlattığı tarım…


 


Sera’da gündelikçi olarak çalışan 14 yaşındaki kıza soruyor spiker “Ne yapıyorsun burada?” diye…


-“Ekiyoruz, suluyoruz, diplerini temizliyoruz. Ekilenler büyüdükçe yeni işlerimiz çıkıyor. İlaçlama, gübreleme falan işte. Sonra da topluyoruz. Sandıklıyoruz falan”


Zor olup olmadığını soruyor spiker…


-“Kolay iş mi var?”diyor önce.


Ardından da…


-“Neyse ki ben biliyorum bu işi. Bizim de tarlamız ve Seramız vardı. Ama babam kapatmak durumunda kalınca burada çalışmaya başladım”


-“Neden kapattı baban?” diyor spiker.


-“Bizim hayvanlarımız vardı. Babam hayvanların tezeğini bir yıl biriktirir, ekim mevsiminde de gübre olarak tarlaya sererdi. Hayvanların bakımı masraflı oldu. Devlet bir kalaylık göstermeyince önce hayvanları satmak zorunda kaldı babam. Hayvanlar gidince tezek olmadı. Tarlaya para ile gübre almak zorunda kaldı. Gübre her yıl pahalılaştı, ürünümüz hep aynı fiyattan satıldı. Böyle böyle 2-3 yıl ancak idare edebildik. Sonunda da babam bu işi yapamaz oldu. çünkü her yıl zarar ediyordu. Her şey hayvanları sattığımız gün başladı. Aslında her şey devletin hayvanlara bakmamızın bir kolayını bulamadığı, yardımcı olamadığı gün başladı. Şimdi babam bir yerde çalışıyor, ben ve ablam başka yerlerde. Bu gidişle bu seralar da kapanacak. Sonrası ne olur bilemiyorum”


14 yaşında bir kız bunları söyledi.


İnanın içim acıyarak izledim anlattıklarını.


14 yaşında kız kendi mantığı ile tarımın nasıl bu hale geldiğini bu şekilde anlattı ya, tarımı bu hale getirenlerden adeta nefret ettirdi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Mağazada dene, internetten al…


 


İnternet bizim mesleği, yani gazeteciliği öldürme noktasına getirdi.
Gazeteler internet ortamına tam anlamıyla taşındı.
Hal böyle olunca, kağıttan okuma alışkanlığı dışındaki herkes gazeteleri nternet üzerinden, üstelik para vermeden, bedavaya okumaya başladı.
Son günlerde çok sık rastlar olduk.
Kime sorsak alışverişini internet üzerinden yapıyor…
Sözü edilen alışveriş öyle küçük şeyler de değil hani.
Mobilyadan beyaz eşyaya kadar internet üzerinden yapılıyor alışverişler.
çünkü kira parası vermedikleri için mağaza fiyatlarından daha ucuza geliyor aldıklarınız.
üstelik değiştirme ve iade etme şansı da var…
Hatta…
Mağazalarda giysi deneyip, aynı giysiyi internet üzerinden alanlar çoğunlukta…
Yukarıda da söyledik, internet kağıt gazeteyi bitiriyor…
Görünen o ki biten sadece kağıda basılmış gazeteler olmayacak…
Bu gidişle mağazacılık da bitecek…


Bu durum büyük ihtimalle dükkanların boşalmasına ve dükkan yatırımı yapmanın artık akıllı bir yatırım olmamasına yol açacak.


Bir de buna vergi kaybı, işsizlik eklenecek…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Biraz da gülmek lazım


üç arkadaş, üçü de birbirinin canı. Tek sorun yaşlarının artık fazlaca kemale erip, eşlerinin pek de genç olması. Günlerden bir gün biri diğerlerine:
- Beyler benim keyfim çok kaçık. Karım beni aldatıyor galiba. üstelik de bir marangozla.
- Olmaz öyle şey, sen içini ferah tut, bizimkiler aldatmaaz... Ama nerden anladın?
- Karyolanın altında hep tahta talaşları görüyorum.
Derken ikincisi de karısından kuşkulanmaya başlar. Onun takıntısı da bir boyacı. Kuşkularının ana sebebi de karyolanın çevresindeki farklı renklerdeki çizikler ve üstüne üstlük bulunan iki adet fırça kılı.
Aradan zaman geçer ve nihayet üçüncüsü utana sıkıla derdini döker ortaya.
- Arkadaşlar benim derdim hepinizden büyük, üstelik tam bir felaket. Karım beni aylardır bir at ile aldatıyor.
Diğerleri:
- Saçmalama lan olmaz öyle şey!
- Nasıl olmaz? Ne zaman karyolanın altına baksam hep aynı jokeyi görüyorum.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi