Maliye bakanlığı bir dönem bir uygulama başlatmıştı hatırlarsanız.
Vergi borcunu ödemeyenlerin listesini kurumun kapısına asarak hepsini ifşa etmişti.
İşte o zaman, şehirde son model araçlarıyla dolaşan, gittikleri mekanlarda şampanyalar patlatıp her gece çılgınlar gibi eğlenen ve dürüst ticaret yapıyor ahkamı kesen bir çok insanın, oldukça yüklü ve birikmiş vergi borcunu ödemediğini öğrenmiştik.
Bu durum, listede adı olan bazılarına büyük bir mahcubiyet yaşatmıştı.
Bazılarının ise hiç umurunda olmamıştı.
Sonuçta...
O listelerde ismi olanların bir çoğu battı.
çünkü...
Gerçek ortaya çıkmış, itibarları ortadan kalkmıştı.
Kimse iş yapmadı onlarla.
Kredileri kesildi.
Güvenilir olmaktan da çıkmışlardı artık.
Artık kaçınılmaz son kendilerini bekler olmuştu.
Nitekim, battılar ve ortadan kayboldular.
Onları batıran parasızlık değil, ticari ahlaktı.
Vergiye bulamadıkları parayı, eğlence ve mala mülke bulabilmeleriydi.
Asıl itibarın para ettiğini ve bunun da ticari ahlakla mümkün olabileceğini bir türlü kavrayamadılar.
Yolda selam dahi alamayacak hale düşüp, yok olup gittiler.
Buradan lafı getirmek istediğimiz yer Eskişehirspor'dur.
Eskişehirspor'da, Süper lige çıktığımız tarihten bu yana parasal anlamda işler iyi gitmiyor.
Kulüp parasal anlamda iyi yönetilmemiş.
Eldeki ve gelen para iyi kullanılmamış.
Borç her geçen gün artmış.
Bir de bunun yanı sıra şaibeli bir çok ödemeler yapılmış.
Akıl almaz derecede yüksek faturalar çıkmış ortaya.
Söylenenlere bakılırsa, yemek faturalarından, otel masraflarına kadar rakamlar abartılmış da abartılmış.
Hani diyoruz ki, yukarda verdiğimiz örnek misali Eskişehirspor'da da neyin ne olduğu, hangi paranın ne şekilde nereye harcandığı da bir liste halinde hazırlanıp, kulübün ve stadın kapısına asılsa.
Böylece...
Eğer doğru ise, kulübün yokluk çektiği bir dönemde var olan parasının da kimler tarafından nasıl iç edildiğini herkes öğrense.
Umarız bu yapılır.
Umarız şaibe iddiaları sadece iddia olarak kalmayıp, somut hale getirilir.
Bu yapılmadığı takdirde, Eskişehirspor'un ne borcu biter ne de Eskişehirspor üzerinden geçinenlerin sonu gelir.
......

Neticede, verimin ve üretimin olmadığı bir süre tatilde geçmiştir

Tatil bitti, mesai başladı.
10 gün süren bir tatil yaptı ülke.
Tamı tamına, bir ayın üçte birini tatilde geçirdi.
Bunun gibi uzun tatiller gündeme geldiğinde hep aynı tartışma yapılır.
çoğu insan bu kadar tatile karşı olduğunu belirterek "Biz ülke olarak bu kadar zengin miyiz" der.
-"Bizim yatıp dinlenmeye değil, ülke olarak çalışmaya ihtiyacımız var" diye de ekler.
çok da taraftar bulur bu düşünce.
Temelde doğrudur da savunulan düşünce.
Ancak, bu düşüncenin doğruluğu bir anlamda nasıl çalışıldığıyla da alakalıdır.
Yani...
Eğer verimli çalışılmıyorsa, çalışıyor olmanın tatil yapmak ile hiç bir farkı yoktur.
Kısacası önemli olan, çalışarak üretmektir.
çalışarak üreten ve verimli çalışan ülkeler için 10 günlük tatil bir faciadır elbette.
Ancak...
Genelde verimsiz bir çalışma ya da karşılığında üretimin olmadığı bir çalışma, neticede bir kazanç getirmeyeceği için çok da önem arz etmemektedir.
O yüzden...
10 günlük tatilin çalışma hayatına çok da fazla vir zarar verdiği düşünülemez.
Zira...
Verimin olmadığı ve karşılığında üretimin gerçekleşmediği 10 günlük bir çalışma süresi neticede tatilde geçmiştir...
........

Ortak aday vurgusu...

Cumhuriyet Halk Partisi'nde bayramlaşma yapılmış.
Bayramlaşmaya katılan isimler 2019 seçimlerini hedef göstermiş sırayla.
Milletvekili Gaye Usluer, 2019 seçimlerinde galip gelebilmek için şimdiden kolların sıvanması gerektiğini, Türkiye'nin tıpkı 16 Nisan'da olduğu gibi, 2019 seçimlerinde de el ele vererek diktaya son vermesi gerektiğini söylemiş.
Usluer bu arada ortak aday vurgusunda da bulunmuş.
Konuşması esnasında, "Ortak aday ile yürümemiz lazım"cümlesini kurmuş.
İşte kurmuş olduğu bu "Ortak adayla yürümemiz lazım" cümlesinin hangi amaçla kurulduğu pek anlaşılamamış.
Gaye Usluer konuşmasında "Ortak aday" derken, 2019 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın karşısına çıkartılacak olan isimden mi bahsetmiş?
Yoksa...
Kongre sürecinin yaşandığı CHP'de, parti içi grupların üzerinde mutabakat sağlayacağı ortak bir il başkan adayı vurgusunda mı bulunmuş?
"Ortak aday" vurgusunu, CHP il başkanlığına yönelik söylenmiş bir söz olarak anlayanlar "Keşke bunu daha açık olarak söyleseydi" yorumu yaparken, aynı vurguyu Cumhurbaşkanı adayı olarak anlayanlar ise "Biz parti içinde daha il başkanı için ortak bir aday üzerinde anlaşamazken, Cumhurbaşkanı adayı konusunda nasıl mutabakat sağlayacağız?" diye yorumlar yapmışlar.