
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
İKİSİDE İSTEMİYOR AMA...
AK Parti milletvekili Harun Karacan…
İsimleri AK Parti Büyükşehir belediye başkan adaylığı için geçen iki isim:
Harun Karacan çok yere gidiyor ve gittiği her yerde “Büyükşehir adayı falan değilim. Ne böyle bir hesabım ne de böyle bir talebim var” diyor…
Nabi Avcı’nın ise özellikle yakın çevresinde bulunan bazı kişilere özellikle “Son günlerde benim büyükşehir belediye başkan adaylığım üzerinden çok şeyler yazılıp söylenmeye başlandı. Bunun bir şekilde ortadan kalkması lazım zira böyle bir talebim de girişimim de hedefim de yok” dediği biliniyor.
Kısacası…
Her iki isim de büyükşehir adaylığı konusunda istekli olmadıklarını açık açık söylüyor.
Bu söylediklerinde samimiler mi bilemiyoruz…
“İstemiyorum” diyerek aslında adaylığı istediklerini mi gizliyorlar bilemiyoruz ama her iki ismin de adaylık konusundaki söylediklerinin gerçek düşünceleri olduğunu tahmin ediyoruz.
Zira…
Büyükşehir adaylığı ile ilgili her ikisi de “Bugünün meselesi değil. Ben partinin milletvekiliyim. Zamanı gelince oturulup değerlendirilir. Parti görev verirse düşünülür” gibi topu taca atıp, zaman kazanma ve sorulardan sıyrılma yoluna başvurmuyorlar.
-“Madem aday değiller ve böyle bir talep ve çabaları yok. O halde parti içindeki mücadelelerinin sebebi ne?” diye bir soru mutlaka gelmiştir aklınıza.
Hemen söyleyelim…
Her iki isim de adaylık düşünmüyor ama gelin görün ki kendilerinin bun istememesi yetmiyor…
Partinin tek karar vericisi yarın içlerinden birine “Adaysın” dediğinde, “İstemiyorum” deme şansları yok…
Belki de parti içindeki mücadelenin ve güç gösterisinin nedeni, böyle bir talimata karşı hazırlıklı olmaktan ibarettir, kim bilir?
.....
HER KöTü OLAY BELKİ DE
YENİ İYİ BİR OLAYIN
HABERCİSİDİR.
Futbol büyük bir endüstriyel haline geldi.
Ortalama bir futbolcunun kazancı, eğitimini dünyanın en iyi üniversitelerinde yapmış ve yine dünyanın en iyi şirketlerinde önemli konumlara gelmiş insanların kazancını defalarca katlıyor.
Futbol camiasında dönen para, ülkelerarası demir-çelik sektöründe bile dönmüyor…
Bazı ünlü futbolcuların transfer sonucu almış olduğu para miktarı, bazı ülkelerin bütçelerini bile geride bırakıyor.
İşte böyle bir ortamın yaşandığı, başarının para ile endeksli olduğu ve parasızlığın başarısızlığı getireceği futbol dünyasında zaman zaman şunu düşünürdük:
-“Hiç futbolcu transfer etmeyeceksin. Küçük yaşta yetenekli çocukları alıp, yetiştireceksin. çocuklar büyüdüğünde sıfırdan bir takım yaratılmış olacak. Bu takım o endüstriyel hale gelmiş futbol dünyasının içinde bir fırtına gibi esecek. Milyon dolarlık futbolculardan oluşan takımlara, arkadaşlık ve amatör ruhun verdiği cesaretle sahayı dar edecek.”
Eskişehirspor, alacaklı futbolcuların alacağından feragat etmediği, onlara ödenecek para da bulunamadığı için transferi açamadı.
Anlaştığı futbolcuları oynatamadı.
Mecburen altyapısındaki futbolcularla maçlara çıkmaya başladı.
Son çıktığı maçı da kendi gençleriyle kazandı.
Belki de yukarıdaki düşüncemizin gerçekleşebilme ihtimalinin ilk işaretiydi bu.
Gümbür gümbür gelen gençlerin ayak sesleriydi.
Hani derler ya “Her kötü olay yeni bir iyi olayın habercisidir” diye…
Transferi açmayı başaramayan Eskişehirspor’da belki de, geleceğin ligleri sallayacak bir takımına şans doğmuş oldu…
.....
Aynı saatlerde 2 düğün…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun oğulları Kerem ile kimyager Mine Alşan, Ankara, çankaya’da düzenlenen bir törenle hayatlarını birleştirdi.
Aynı saatlerde Eskişehir’de de benzer bir düğün vardı…
CHP’li Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt oğlu Can Kurt ile Merve öze yaşamlarını düzenlenen bir düğün töreniyle birleştirdi.
Her iki çifte de yeni yaşamlarında mutluluklar olsun…
.....
Var mı cahillik gibisi?
Bilgi sahibi kişiler, bilgisiz kişiler karşısında, çoğunlukla başarısız olur…
Zira…
Bilgi arttıkça, şüpheye düşme ihtimali de artar.
Bu durum bilgisiz ve niteliksiz insanlar için geçerli değildir.
çünkü…
-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
-Niteliksiz insanlar, olmayan niteliklerini abartma eğilimindedir.
-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
-Cahilliğine rağmen her şeye hakkı olduğu iddiası ile ortalıkta öylece dolaşırlar.
-Kesinlikle dinlemezler ve ezberlerine yerleştirdikleri birkaç cümleyi söylemek için çırpınırlar.
-“Yalan” en büyük dikkat çekme silahlarıdır.
-Herkesin kendisini sevdiğini zannederler, nefret edildiklerini bir türlü kabullenmezler.
-Kesinlikle mahcubiyet duymazlar ve en iğrenç olaylara neden olduklarında bile haklı olduklarını zannederler.
-Yüzleri asla kızarmaz çünkü, organizmalarında o bölüm doğuştan iptal edilmiştir.
Fakat…
-Boş teneke gibi çok ses çıkardıkları için de, toplum içinde en çok dikkat çeken onlardır.
-Kariyer basamaklarını hızla tırmananlar ise genellikle zorba ve kendisini kurnaz olarak gören yine bu cahiller olurlar.
Ne yazıktır ki;
Siyasette, İş yerinde, arkadaş ortamında, bakkalda veya manavda bu tiplere her an rastlamak mümkündür.
Yukarıda yazdıklarımız, Psikolojide Kruger Sendromu’nun ortaya koyduğu tespitlerdir.
Bu yazıyı okuyup da “Kimin için yazdı acaba?” diye boşuna kafa yormayın.
Yazının gittiği herhangi bir adres yok.
Aslına bakacak olursanız, yazının gideceği adres bir hayli de çok…
.....
Biraz da
gülmek lazım
Bir İngiliz, bir Alman, bir de bizim Temel arabalarıyla şov yapıyorlarmış. İngiliz binmiş Mercedes'ine bir fren yapmış araba olduğu yerde durmuş. İnmiş arabadan "abs abs" demiş.
Alman binmiş BMW'sine bir fren yapmış, onun arabası da olduğu yerde durmuş, o da "abs abs" demiş.
Sıra gelmiş bizim Temel'e...
Binmiş Murat'ına basmış frene durmamış, bir daha bir daha derken duvara girmiş. "Asd asd" diye diye inmiş arabadan.
Herkes merak etmiş 'asd'nin ne olduğu tabii.
Temel açıklamış:
"Anasını Sattığımın Durmayi!"