4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İNSANA YAPILAN YATIRIM...

Eğitimden nasibini yeterince almayan toplumlar, sağlıksız, umutsuz, huzursuz, uyumsuz ve güvensiz olur. Çağa, ayak uyduramazlar. Gelişmiş toplumlarla aralarındaki mesafe giderek açılır. Bir gün gelir, önce kimliklerini, sonra da varlıklarını yitirirler. Bu nedenle de çocuklarımızı ve gençlerimizi, Türk Milletinin kültür bütünlüğü içerisinde, çağdaş, laik, demokratik, hür ve bilimsel düşünce yapısına sahip, kişilik ve bilinçli fertler olarak yetiştirerek, yüce milletimizi, çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ve seçkin ortağı yapmak zorundayız.
Ayrıca da eğitilmiş insan, bütün zamanların en kıymetli varlığıdır. Bunun için, çocuk ve gençlerimizi, yarının büyük ve güçlü Türkiye' sinin, sorumluluğunu omuzlarında taşıyacak ve onu yükseltecek nitelikte yetiştirmek ve milli kültüre dayalı bir eğitim anlayışıyla sürdürmek mecburiyetindeyiz. Nitekim Büyük Önder Atatürk, " En mühim ve en feyizli vazifemiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde, mutlaka muzaffer olmak lazım. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu surette olur" demiştir.
Salı günü, Eylül 1995 tarihinde, Eskişehir milletvekillerinden Muammer Fevzi YALÇIN tarafından kurulan Özel ATAYURT Okullarını ziyarette, bu gerçekleri, okulun kurucusu Sayın YALÇIN ve Genel Müdür Sayın ERTÜRK' le, yaptığımız sohbette, bir kez daha hatırladık. Özellikle de Sayın YALÇIN' ın, Türk dünyası ile ilgili düşünceleri, bizlere 16-23 Mayıs 1992 tarihleri arasında yapılan, Türk Cumhuriyetleri konferansını hatırlattı.
O toplantılarda, Türk Dünyası' nın, tarihi Türkçe, coğrafya, din öğretimi konularında kongreler düzenlenmesi, toplantıya katılan Eğitim Bakanlarını ortak görüşü olarak kararlaştırılmıştı. Bu toplantılarda vurgulanan diğer bir hususta, yapılacak işbirliği sayesinde, Türk cumhuriyetlerinin birbirlerinin ilim, sanat ve edebiyatlarını daha yakından tanımları, bunun içinde gerekli ortamın sağlanması kararlaştırılmıştı.
Sayın YALÇIN' da, Türk çocuklarının, sadece kendi devletinin ve boylarının tarihini, coğrafyasını, kültürünü, edebiyatını ve sanatçılarını değil, Türk dünyasının, müşterek değerlerini de öğrenmeleri gerektiğini belirtti, gerekçe olarak da tüm Türklerin anayurdu, Orta Asya olduğunu söyledi. Bu coğrafyayı her zaman ziyaret etmekten zevk aldığını söyledi. Bu özlemini de eğitim kuruluşunun ismini, "ATAYURT" olarak koyarak hayata geçirdi
Genel Müdür Sayın ERTÜRK, bir yöneticide sahip olması gereken, bilgi, deneyim, önsezi, yetki ve sorumluluk trafiğini doğru yönlendirme ve denetleme, başarı ve başarısızlıkları paylaşabilme, ekibini eğitebilme gibi, meziyetlere de sahiptir. Faktörler ne kadar değişse de, değişen koşullara uyan ve insanlarla iyi ilişki kurabilen, imkânları elverdiği sürece de, her etkinlik ve faaliyetin içinde olmak isteyen, bir yapıya sahiptir.
Sayın ERTÜRK, sohbet süresince sürekli, "BİZ" kelimesini kullandı. Eğitim-öğretim faaliyetlerine ve etkinliklerine ulusal ve global perspektiften bakıyor. Etkili bir okulda yöneticinin program ve ekibi ile etkili olacağının bilincindedir. Hedefi, okulu yönetmekten çok, eğitim ve öğretim işlerini yönlendirmek, rehberlik etmek, dersler ve sınıflar arasındaki koordinasyonu sağlamaktır. Öğretmen, personel, veli ve öğrencilerin başarılı olması için de güdüleme yanında, yüksek moral, serbest iletişim, demokratik liderlik ve katılımcı problem çözme yapılarını, ön planda tutuyor.
ATAYURT okullarında, "KALİTE", veli, öğrenci ve çağdaş eğitim perspektifinden belirleniyor. Okuldaki her çocuk, kendi yeteneğine uygun ve eşit bir eğitim hakkına sahiptir. Fırsat eşitlik ilkesinde, ödün verilmiyor. Yaparak, yaşayarak ve özgürce öğrenme, okulun felsefesi olup, okulun geneline, bütün öğrenciler öğrenebilir, öğretmenlerde, öğretilmesi gerekenleri öğretebilir. Her öğrencinin, eğitim-öğretim çalışmalarında, yüksek beklentileri olabilir, normları da geliştirebilir, ilkesi hakimdir.
Okulun, en önemli niteliklerinden biri de öğrencilere sorumluluk verilmesi ve proje bazından çalışmaların, teşvik edilmesidir. Ayrıca öğrenciler, derslerde, ekip çalışmasına, ders dışında müzik, spor, resim-iş gibi etkinliklere yönlendirilerek serbest zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmeleri sağlanıyor. Okulda, öğrenciler, üzerlerine düşen görevleri yapmak suretiyle sorumluluk duygusuna sahip oluyorlar. Bu da ahlak gelişmesi yönünden, ayrı bir kazanç oluyor. Çünkü ahlak söz, ya da öğütle değil, iş, yaşam, etkinliklerle kazanılır.
ATAYURT okullarında, bilimsel ve analitik düşünebilen, üretken, girişimci, araştırmacı, özgüveni olan, topluma, kişiye ve doğaya saygılı, teknolojik gelişmelere hakim, sorumluluk üstlenebilen, ATATÜRK İLKELERİ DOĞRULTUSUNDA, DEMOKRASİYE, LAİK VE SOSYAL VE HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE BAĞLI, HOŞGÖRÜLÜ, BARIŞTAN YANA, SEVGİ DOLU GENÇLERİN yetiştirilmesi ile en hayırlı yatırımın ve geleceğin güvencesinin EĞİTİM, eğitimin güvencesinin de ÖĞRETMEN olduğuna bir kez daha tanık olduk.
Sayın YALÇIN ve ekibini kutluyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi