
AKTÜEL
İNSANLAR NİÇİN DEĞİŞİK DİLLERDE KONUŞUYORLAR?
Dünyadaki 6 milyar kişinin konuştuğu 3000'den fazla dil vard?r ama dünya nüfusunun yar?s? bu dillerden yaln?zca 15'ini konuşmaktad?r. En çok say?da insan?n konuştuğu dil ise Çin'deki Mandarin dilidir. Yaz? dili bütün Çin'de ayn? olmas?na rağmen halk?n yüzde 70'i Mandarin dilini konuşur ve kuzeyde oturan bir kişi güneydekinin konuştuğunu anlamaz.
Afrika'da 1000'e yak?n dil konuşulmaktad?r fakat l milyondan çok kişinin konuştuğu dillerin say?s? 30'u geçmez. Hindistan'da 800'den fazla dilkonuşulmaktad?r. Hatta bu kalabal?k ülkede, her 12 kilometre gittikçe lisan?n değiştiği söylenmektedir.
Genetik bilimi, insanl?ğ?n dünyan?n belli bir noktas?nda, çok büyük bir olas?l?kla Yak?n Doğu'da doğarak yay?ld?ğ? ve dünya üzerindeki iki toplum coğrafi olarak birbirinden ne kadar uzaksa genetik yap?lar?n?n da o kadar farkl? olduğu düşüncesini doğrulamaktad?r. Örneğin Çin, Japon gibi doğu milletleri genetik olarak birbirlerine, Avrupal?lar ise Kuzey Afrikal?lara, Ortadoğululara ve Hintlilere daha yak?nd?rlar.
Dünyan?n bu genetik haritas? ile konuşma lisanlar?n?n yay?l?ş? paralellik gösterir. Teoriye göre milattan önce 7500 y?llar?nda tar?m?n başlamas? ve hayvanc?l?ğ?n gelişmesi ile birlikte Yak?n Doğu'dan Avrupa'ya, Kuzey Afrika'ya ve Hindistan'a büyük göçler olmuştur. Bu büyük göç dalgalar? üç ana dil gurubunun oluşmas?na yol açm?şlard?r.
Diller aras?ndaki akrabal?ğa, bir başka deyişle dillerin tarihsel oluşumuna dayanan bu s?n?fland?rmada, ortak bir kökenden kaynakland?klar? varsay?lan diller ayn? öbeğe konulmuştur. Çelişkili olmalar?na ve tam tatminkar aç?klamas? yap?lamamas?na rağmen bu üç dil grubu şunlard?r: (1) Hint-Avrupa dilleri, (2) Ural-Altay dilleri, (3) Hami-Sami dilleri.
Türk dilleri Ural-Altay ailesinin Altay öbeğindedir. Büyük dil öbeklerinin d?ş?nda s?n?fland?r?lmalar?na rağmen Kore, Japon ve Eskimo dilleri de bu aileden gösterilir. Hami-Sami dillerinin en belirgin örneği Arapça'd?r. Çin-Tibet ve Kafkasya dilleri, Avustralya, Afrika ve Amerika yerli dilleri bu ana s?n?fland?rman?n d?ş?ndad?rlar.
Diller ayr?ca dilbilgisi yap?lar?na göre de dört s?n?fa ayr?l?r: (1) Kelimelerin k?sa k?sa, ek almadan, cümle içindeki yerlerine göre anlam yüklendikleri diller (Çin, Vietnam, vb.); (2) Zaman, kişi, olumsuzluk gibi tüm durumlar?n fiilin köküne ek gelmesiyle türetilen diller (Türkçe); (3) Dilbilgisi bağlant?lar?n?n fiil kökünde değişiklik yap?larak ifade edildiği diller (Hint-Avrupa, Hami-Sami); (4) Sözcüklerle ekler birleştirilerek bir cümlenin tek sözcüğe dönüştürüldüğü diller (Eskimo). Örneğin Eskimo dilinde "takusariartorumagaluarnerpa" kelimesi "onun bununla uğraşmaya gerçekten niyetli olduğunu san?yor musunuz" anlam?na gelir. Dünyadaki bütün dillerin tek ortak yan?, en çok kullan?lan kelimelerin, daha az kullan?lanlara göre az say?da harfle yaz?lmalar?, yani daha k?sa olmalar?d?r. Ayr?ca hemen hemen bütün lisanlarda vücudun k?s?mlar?n?n ve organlar?n?n isimlerinin bir çoğu k?sa kelimelerle ifade edilir. Türkçe'deki baş, bel, kaş, göz, kas, dil, diş, el, kol, saç, aya, ten, diz, kan, boy, bel, k?l, vb. gibi. Lisan?n zenginliğinde milletlerin yaşad?ğ? ortam?n ve kültürün etkisi vard?r. Eskimo'lar ata, sadece at demekle yetinirken Türklerde at?n cinsine, yaş?na, rengine göre değişik isimleri vard?r. Ancak bizler de 'kar'a sadece kar derken Eskimo dilinde kar? ve yağ?ş?n? tan?mlayan 32 kelime vard?r. Hayvanlara sesleniş bile dillere göre değişir. Bir İngiliz tavuğunu "bili-bili" diye çağ?r?rsan?z anlamaz. İngilizler tavuğu "çak-çak" (chuck), Finliler "fibi-fibu" diye çağ?r?rlar ama hemen hemen bütün dillerde tavuğu kovalama sesleri birbirlerine benzer; k?ş-k?ş, kuş-kuş, kş-kş, kiş-kiş...