1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İşsizliğin ruh hali...

çocukların eğitim sürecini anlatmaya gerek yok.
Hemen herkes yaşamıştır o meşakkatli süreci.
Hedef: çocuğun iyi bir üniversite kazanmasıdır.
öyle de olur…
Binlercesi sınavı kazanamazken, iyi-kötü bir üniversiteye girmeyi başarır çocuk.
Böylece ilk hedefe ulaşılmıştır.
Şimdi sırada ikinci büyük hedef vardır.
Yani üniversite bitecek ve iş bulunacak, hayat kazanılmaya başlanacaktır.
çocuk iyi-kötü bir şekilde de mezun olur üniversiteden…
En sıkıntılı an olan iş bulma safhası gelip çatmıştır aslında…
Müracaatlar yapılır CV’ler dağıtılır, araya insanlar sokulur…
Kapı kapı dolaşılır, açılan her sınava girilir, kısacası elden ne geliyorsa yapılır ama iş konusunda o beklenen sevindirici ve iyi bir haber bir türlü gelmez.
Aile fark ettirmese de mutsuz, çocuk ise bildiğiniz mahcuptur…
Bu mahcubiyetten biraz olsun uzaklaşabilmek adına çocuk ikinci üniversite okumaya başlar.
Diğer yandan yüksek lisanslar falan yapılır.
çünkü ailesine yük olmanın ezikliğini yaşıyordur çocuk.
Anne-Baba’dan harçlık alıyor olmanın yarattığı ruhsal çöküntünün dışa vurumudur bu yaptığı.
İş’ten hala haber yoktur…
Yıllar böyle böyle geçer…
Arada sırada aldığı eğitim ile hiç de alakası olmayan ufak tefek işlerde, az çok harçlık kazanılsa da, günleri bu kez sağda solda açılan ücretsiz kurslarla geçer…
Bir arkadaşıyla bir cafeye gidip, bir çay-kahve içemez çocuk…
Evde anne ve babasıyla göz göze gelemez…
çevresinde bulunan ve kendinden daha kapasitesiz ama daha torpilli akranlarının işe yerleşmesini hazmedemez.
2 üniversite bitirmiş, yüksek lisans yapmış, en az 3-5 sertifikası bulunan ama işi olmayan biri olarak eve hapsolmuş bireydir artık.
Her doğan günü umutla karşılama heyecanı da, her günün umutsuzlukla sonuçlanması yüzünden resmen yok olmuştur…
Umutsuzdur, bildiğiniz bitiktir artık…
Eğitimi için harcanan onca para ve emek, sonuçta hiçbir işe yaramamıştır…
Aynı durumda olan binlercesi gibi mutsuzdur, eziktir, çaresizdir…
üstelik bunun böyle olmasında en ufuk bir kusuru olmamasına rağmen…


.....


 


Dürüst ama beceriksiz, becerikli ama hırsız…


Oda, dernek, kulüp, örgüt, parti, belediye, ülke…
İçinde bulunduğunuz ve içinde olmaktan da gurur duymak istediğiniz kurumlar bunlar.
Birileri tarafından yönetiliyor yıllarca.
İyi yöneten var, kötü yöneten de…
Yönetmek için hakkıyla bu saydığımız kurumların başına gelenler var, haksız yere gelenler de.
Bunun yanı sıra…
Tesadüfen gelip koltuğa oturanlar da yok değil hani…
Genelde…
Bir parçası olduğumuz ve aidiyet duyduğumuz bu kurumların iyi yönetilmesini isteriz.
Başarı getiren çalışmalar ortaya konulmasını bekleriz.
Böylece.
Aidiyet duyduğumuz bu kurumlarla övünme, gurur duyma hazzını yaşayabilelim.
Ancak…
çoğu zaman yöneten kişi konusunda şanslı değilizdir.
Zira…
İster Oda, Dernek, Kulüp olsun, isterse örgüt, parti ve hatta ülke yönetimi olsun iki tip yönetici çıkar karşımıza.
Birincisi: dürüst ama beceriksizdir.
İkincisi ise: becerikli ama hırsızdır.
Hem becerikli hem de dürüst olanını bulamadığımız için bu iki yönetici tipinden birini seçmek durumunda kalırız.
Genelde seçtiğimiz ise, becerikli ama hırsız olandır.
çünkü…
Dürüst ve beceriksiz yönetici ile başarıyı görmenin mümkün olmadığını düşünürüz.
Hırsız ama becerikli yönetici ile en azından başarıyı görme şansımız vardır.
-“Tamam, öyle bir kötü tarafı var ama bu işi de bu yapar kardeşim!…” deriz çoğu zaman.
O içinde bulunduğumuz kurumlara aidiyet hissediyoruz ya…
Hissettiğimiz o aidiyet nedeniyle, şartlar ve bedel ne olursa olsun başarıyı görmek istiyoruz ya…
O başarı sayesinde gurur duyacak ve egolarımızı tatmin edeceğiz ya…
Hiç düşünmeden basarız oyları hırsız olduğunu bildiğimiz ama becerikli olan yöneticilerin üstüne.
İşte…
O yüzden hırsızlar, beceriksizlerden daha makbul, daha değerli, daha kıymetlidir.
İşte…
O yüzden dürüstlük meziyet olmaktan çıkmıştır nazarımızda…
Sonuçta…
Dürüstlüğün hırsızlığa kurban edilmiştir ve bunun suçu hepimizindir…


.....


Paşa paşa ödüyoruz…


İngiltere’nin Londra kentinde, ulaşımda kullanılan otobüs ve metro bilet fiyatlarına 10 Peni zam yapılmış.
Hiç hoşuna gitmemiş halkın bu zam.
Ne de olsa demokrasiyi içine sindirmiş bir ülke.
öyle sokağa çıkıp, sağı solu kırıp dökmek yerine, daha demokratik bir yöntem kullanmışlar zammı protesto için.
Gerek sivil toplum örgütleri, gerekse sosyal medya aracılığıyla bir anda örgütlenmişler.
çoğu insan, otobüs ve metro kullanmamaya karar vermiş bir anda.
Sabah işe gidenler, eğer gidecekleri işyeri yürünecek mesafedeyse, evden bir saat erken çıkıp yürüyerek gitmiş işlerine.
Dönüşte de, bir saat geç varmışlar evlerine.
İşyeri uzak olanlar da, aynı yöne giden komşularla anlaşıp, 3-4 kişi tek bir araç kullanmaya başlamış.
Bu arada, bisikletle işe gidip gelenlerin sayısında da bir hayli artış olmuş.
Yönetim bakmış olacak gibi değil.
Zira…
Otobüs ve metro yolcu sayısı yarı yarıya azalmış bu protesto yüzünden.
Her ikisi de zarar etmeye başlamış ulaşım araçlarının.
çareyi, yapılan 10 Peni’lik zammı geri almakta bulmuş yönetim.
Fakat…
Buna rağmen halk otobüs ve metroya binmemeyi sürdürmüş.
Yeni sürece hem alışmışlar, hem de yapılan zamma çok sinirlenmişler bir kere.
Hoşlarına da gitmeye başlamış bu durum.
Yönetim yine bakmış olmuyor, bu kez otobüs ve metro bilet fiyatlarını 10 peni daha düşürme kararı almış.
Sizin anlayacağınız…
Ulaşım fiyatlarına yapılan zam, bir anda ulaşım fiyatlarına yapılan indirime dönüvermiş.

HHH

Halkın büyük bir bölümünün yoksul olduğu Brezilya’da bazı temel mal ve hizmetlere zam yapılmış.
Halk resmen sokağa dökülmüş.
Bir anda sokaklara 100 Bin kişi çıkmış.
Polisle çatışan protestocular, sağı solu kırıp dökmeye başlamışlar.
Bu arada, hem protesto eden vatandaşlardan, hem de güvenlik güçlerinden ciddi yaralananlar olmuş.
Yönetim bakmış olmuyor, çareyi yapılan zamları geri almakta bulmuş.
Zam geri alınır alınmaz gösteriler son bulmuş ve eski huzur yeniden şehre gelmiş.
Biri demokrasinin beşiği olan ve zengin İngiltere…
 Diğeri ise demokrasinin yerleşmediği fakir bir ülke Brezilya.
Biz ne İngiltere kadar zengin bir ülke değiliz.
Biz ne de Brezilya kadar fakir bir ülke değiliz.
Ama...
Zamlar konusunda her iki ülke halkının yaptıklarını maalesef yapamıyoruz.
Gerekli tepkiyi veremiyoruz.
Tamam. Brezilya'da olduğu gibi sokağa çıkıp, sağı solu kırmayalım ama İngiltere'de olduğu gibi demokratik bir tepki de veremez miyiz?
Veremiyoruz işte!
Paşa paşa kabul ediyoruz gelen zamları ve paşa paşa da ödüyoruz...


.....


Biraz da gülmek lazım


Bir sabah kadın uyanır uyanmaz;
- Kocacığım, rüyamda ne gördüm biliyor musun? akşam eve elinde çok güzel bir paketle geliyordun...
- Eee?
- Ben de paketi heyecan içinde açıyorum ve içinden ne çıkıyor bir bilsen!
- Neymiş?
- Bir inci kolye! Sence bunun anlamı ne?
Adam gülümser:
- Bu akşam öğrenirsin sevgilim.
Akşam olur adam elinde güzel bir paketle eve gelir.
Kadın gözlerine inanamaz; çok heyecanlanır:
- Kocacığım, sen bir harikasın!
Ve aceleyle paketi açar. Kutunun içinden bir kitap çıkar. üzerinde 'rüya tabirleri' yazmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi