6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

İSTANBUL'UN FETHİ



İstanbul 29 Mayıs 1453 Salı günü feth edilmiştir. Bu fetih tarihinden sekizyüz sene evvel Sevgili Peygamberimiz (a.s) kalabalık bir eshab-ı kiram topluluğuna İstanbul'un feth edileceğini söyleyerek şöyle buyurdular;
"İstanbul (Konstantiniye) elbette fetih edilecektir. Onu feth eden komutan ne güzel bir komutandır. Onu feth eden askerler ne güzel askerlerdir. (Bütün Hadis kitapları)
Bu peygamber medhi olan "ne güzel" övgüsüne layık olmak için Konstantiniye 28 defa çeşitli ordular tarafından kuşatılmış zafer elde edilmiştir.Ancak 29.kuşatmada Fatih Sultan Mehmed Han ve ordusuna fetih nasip oluş, bu kumandan ve ordusu Efendimizin "medhine" mazhar olmuşlardır.
İstanbul'un fetih gününün arefesinde Türkmen atına binen genç Fâtih hücum hattını boydan boya teftiş ederken, tepeden tırnağa beyazlar giydiği için "Ak Şemseddîn" denilen ak sakallı veliyyullâh da saf saf dolaşarak Hakk'ın askerlerine şahâdet lezzetini telkîn etmiştir.
Türk ordusunun serdarı Fâtih Sultan Mehmed'in ipek ve sırma işlemeli büyük ve kırmızı otağı Topkapı'nın ilerisine yerleştirilmiştir. Başkumandan sıfatıyla bütün kara ve deniz cephelerini idâre eden Fâtih, Edirnekapı ile Topkapı arasındaki merkez cephesini bizzat idare ettiği halde diğer cepheleri paşalar vasıtasıyla idare etmiştir.
Kuvvetli bir rivayete göre Türk ordusu şafaktan çok evvel, gece yarısından sonra saat bir ile iki arasında karanlıkları tekbirlerle inleterek bütün cephe boyunca umumi hucüma kalkmış, ilk hamlede yüksek surlara tırmanmak için iki bin merdivenle ellibin yiğid ileri atılmış, bunlar tekbir getirerek ilerlerken Mehterhane denilen ordu bandosu cenk havası çalmaya başlamış, harbin en şiddetli zamanında bir aralık Ak Şemseddin'e büyük alim Molla Gürani Hazretleri ateş hattına atılıp hak yolunda askere önayak olmuş ve bu umumi hücum, muhtelif dalgalar halinde bir-iki saat sürmüştür.
Sonra Şâhî denilen büyük toplardan birinin o sırada açtığı bir gediğe saldıran Anadolu Türk neferlerinden "Ulubatlı Hasan" Topkapı sûruna tekbirlerle çıkıp sancak dikerek İstanbul'a ilk giren Türk askeri olmak şan ve şerefini kazanmış, kendisini tâkip eden otuz kadar arkadaşıyla beraber harp ederek içeri girmiş ve bir rivayete göre de sûrun üstünden devrilerek müslümanların asırlardan beri gördüğü büyük rü'yâyı tahakkuk ettirdikten sonra Allâh'ına kavuşmuştur: Bu yazdıklarım 53 gün süren muhasa devresinin son gecesi zaferin fethin nasip olduğu son hücum gecesidir.
- Evlâtlarım, ben de sizinle beraber ölmeye hazırım!" diyen yiğit Fatih yeni bir dalganın en başında kılıcını çekip at sürerek bizzat Topkapı gediğine atılmış, o sırada Edirnekapısı ile Türklerin "Canbazhâne kapısı" dedikleri "Kerkoporta" arasında açılan gediğe hücum edenler iki sûr arasında bir müddet savaştıktan sonra şehrin içine girip Edirnekapısı'ndaki son müdâfileri arkadan çevirmiş ve netice itibariyle Türk ordusu aynı zamanda üç noktadan şehre girmiştir.
Sûrlar zaptedilir edilmez Bizans bayrakları sökülüp atılarak onların yerlerine derhal Türk bayrakları çekilmiş ve bu sırada sûrun üstünden ezan sesleri yükselmeye başlamıştır. (Osmanlı fütuhatında kaleler fethedildiği zaman sûrların üstünde derhal ezan okumak umumî bir an'ane hükmündedir.)
Bu muhteşem fetih manzarasını görür görmez büyük Fâtih, derhâl atından inip sûrun önünde şükran secdesine kapandıktan sonra otağına çekilip devlet erkânının tebriklerini kabul etmiştir. Bu sırada donanma kumandanı Hamza Paşa, Haliç'in ağzındaki zinciri kırdırıp gemilerini içeri sokmuş, mukavemet etmek isteyen bir iki Bizans gemisini batırmış, Haliç'teki sûr kapılarının bir ikisini kırıp bahriye askerlerini o cepheden şehre sokmuş ve Haliç kapılarının bâzılarını da müdâfileri açıp teslim olmuşlardır; aynı gün Fâtih Sultan Mehmed Topkapı'dan şehre girmiştir. Büyük ve muhteşem bir alayla alkışlar içinde şehre giren Fatih geçtiği sokaklarla caddeleri, evleri, konakları çok dikkatle gözden geçirerek ve şehrin harap halinden müteessir olarak Ayasofya'ya doğru ilerlemiştir.
Ayasofya'ya girdiğinde korkularından yerlere uzanarak ağlayanlara susmalarını işaret ederek Patriğe (Bizansın önderi) hitap ederek şöyle dedi;
-Ayağa kalk! Ben Sultan Fatih Mehmed Han, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki bu günden itibaren artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda benim gadabımdan korkmayınız"
Sonra ordu kumanlanlarına halka hiç bir fenalık yapılmaması için askere tenbih edilmesini ve bunun için tedbir alınmasını emretti. Ertesi gün (30 Mayıs) halkın sokağa çıkması, kaçıp şurada burada saklananların evlerine dönmeleri, kimsenin mal, can, ırz, din ve mezhebi için örf ve adeti için hiçbir endişe duymaması gerektiğini Fatih Sultan Mehmed'in fermanlarıyla sokaklarda halka ilan edildi.

Bu şehr-i Stanbul ki bi mislü bahadır,
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır."
Bir gevheni yekpare iki bahr arasında
Hurşid-i cihantab ile tartılsa sezadır. (Nedim)
İstanbul'un fethinin 561. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmed ve askerlerine binlerce Fatihalar olsun.
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi